Özgün Keleşoğlu
Geçen hafta Fenerbahçe’nin Karabük’te yaşadığı puan kaybının ardından gelen Trabzonspor galibiyeti Galatasaray’ın şampiyonluk yoluna baş koyduğunu herkese gösteren bir karşılaşma olmuştu. Erciyesspor karşılaşması görece daha kolay bir karşılaşma olarak göze çarpıyordu ki öyle de oldu.
3 puanı 3 golle alan Galatasaray ile başlayalım. Sarı kırmızılıları Fatih Terim devri sonrasında konuşmaya başlarsak ilk faslı Wesley Sneijder’e ayırmalıyız. Kimine göre maç seçen, kimine göre gitmek isteyen Hollandalı yıldız, Türkiye’de eşine az rastlanır şekilde üst düzey futbol oynuyor. Bunu yaparken her zaman yaptığı gibi gösterişsiz olmayı da iyi beceriyor. Maçın başında kaydettiği golde yaptığı vuruş bir yana sağ kanatta gelecek bir ortada çift forvetin arkasında oynayan bir oyuncunun nasıl ve nerede pozisyon alacağını hepimize öğretti. Tıpkı Juventus maçında yaptığı koşular gibi…
Mukavele uzatmaya hazırlanan Drogba, takımı sırtlayan Sneijder ya da kafa gollerine devam eden Burak Yılmaz’dan da bahsederek yazıya devam edebilirim ama bu Felipe Melo’ya haksızlık olur. Her rakip takım taraftarının nefret ettiği Brezilyalı zaman zaman hem Selçuk İnan, hem Wesley Sneijder, hem de kendisi oldu. Hem maestro hem de dinamo olmayı becerebilen dünyadaki 4-5 oyuncudan biri olan Melo’nun performansı Galatasaray için şampiyonluk yolunda belirleyici faktör olacak. Hele bir de Selçuk’un formu bu düzeyde devam ederse…
3'lü savunma bitti mi?
Hayır bitmedi. Günümüz futbol dünyasında vazgeçilmeyecek şeylerden biri olan takımı rakibe göre hazırlamanın Türkiye’deki ustası kuşkusuz Mancini’dir. Bunun sebebi de bana göre yardımcısı Attilio Lambardo’dur. Manchester City’nin 44 yıl sonra gelen lig şampiyonluğunda Mancini’nin yardımcılığını yapan iki kişiden biri olan Lambardo’nun takımı hazırlama teknikleri genel yapıyı 3’lü ya da 4’lü savunmaya hazır tutacak şekilde oldu, olmaya da devam ediyor.
Kuşkusuz taktik bilgi açıdan yerlerde sürünen Türk futbolcularına bunu anlatmak zor…
Örneğin, 31 yaşına merdiven dayamış ve Almanya’da altyapı eğitimini tamamlamış Hakan Balta’dan 3-5-2’nin solunda isabetli ortalar ve can alıcı kademeler beklemek bence yanlıştır. Zaten bunun için de 3’lü savunma oynamasını iyi bilen Alex Telles transferi gerçekleştirilmek isteniyor.
Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi’nde önemli yerlere gelmek tabi ki önemli… Fakat Mancini ve ekibinin şuana kadar yaptığı işler bence daha da önemli… Geldiklerinde hiçbir çarkı işlemeyen Galatasaray, bugün tekrar şampiyonluk için somut aday olabildi. Scouting ve teknik ekibi oturan bir Galatasaray’ın yabancı transferde hata oranının da düşeceğinden emin biri olarak tek merakım yerli transferlerin ve futbolcuların takıma vereceği katkı. Kabul edelim ki Türk futbolcusu maçtan maça farklı taktik disipline alışık değil.
Gelelim can derdinde olan Kayseri Erciyesspor’a…
Sezon başı kurulan Erciyesspor’un futbolcu kadrosuna baktığımızda özellikle bu sezon yapılan transferlerin hemen hemen hepsi kariyeri düşüşte olan futbolcular…
Bu konuda Turgay Bahadır, Bakaye Traore, Mandjeck, Yasin Öztekin ve Jorgacevic’i örnek gösterebiliriz. Kısacası Fuat Çapa’nın kurduğu takım ve oluşturduğu takım kimyası oldukça zorunlu.
Süper Ligi iyi bildiği söylenen Hikmet Karaman’ın da yapmak istediği ısıran ve fazla gol bulmak isteyen bir takım yaratmak. Sezon başında bütçesinin üstüne çıkarak tam anlamıyla bir takım transfer eden Erciyes’in devre arasında nasıl transferler yapacağı da merak konusu. Açıkçası ben Erciyesspor’un bu futbolcu ve oyun yapısıyla Süper Lig’de tutunabileceğini zannetmiyorum.
Diğer yandan da bir şekilde taraftarsız olan ya da taraftarsız bırakılmış takımların Süper Lig’de bulunmasına da pek sıcak bakmıyorum.
Tabi Erciyesspor’un taraftar açısından bulunduğu durumda Kayseri kent yönetimlerinin ve Kayserispor yönetimlerinin de katkısı boldur. Bunu da atlamamak gerek.