Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ABD ve Avrupa’da raflar boş. Biz de raflar dolu” sözlerine yanıt verdi. Erbakan, “Sayın Erdoğan, bizde raflar dolu ama cüzdanlar boş, cüzdanlar. Alım gücü olmadıktan sonra raflar dolu olsa ne olacak? Anadolu’yu karış karış geziyoruz. Vatandaş, ‘Peynir alamıyorum’ diye önümüzü kesiyor” dedi.
Fatih Erbakan, dün partisinin Kütahya ve Yalova il kongrelerinde konuştu. Yeniden Refah Partisi’nden bugün yapılan açıklamaya göre Erbakan, AK Parti iktidarının ekonomi politikasını eleştirdi ve şunları söyledi:
"Artık vatandaş için peynir, süt, meyve ve sebze lüks oldu"
“Sayın Erdoğan, bizde raflar dolu ama cüzdanlar boş, cüzdanlar. Alım gücü olmadıktan sonra raflar dolu olsa ne olacak? Anadolu’yu karış karış geziyoruz. Vatandaş, büyük şehirlerin ortasında; Kayseri’de, Gaziantep’te ‘Peynir alamıyorum’ diye önümüzü kesiyor. Bir başka vatandaş ise ‘Çocuğum kuruyemiş istedi alamıyorum. Eti zaten unuttuk. Artık tavuk da lüks hale geldi’ diyor. Artık vatandaş için peynir, süt, meyve sebze lüks oldu. Vatandaş; domatesi, biberi alırken bile hesap yapıyor. Raflar dolu olsa ne olacak? İktidarın beslediği faiz, beş tane imtiyazlı holding, israf ve son olarak Kur Korumalı Mevduat canavarları yüzünden milletin düştüğü durum bu. Yıllık 550 milyar lira bu canavarlara gidiyor. Haliyle emekliye, esnafa, köylüye, memura, EYT’liye, atanamayan öğretmene para kalmıyor.
Sayın Erdoğan, kurtuluşu yine yanlış yerde arıyor. 20 yıllık iktidarları boyunca, Türkiye’nin Avrupa Birliği kapısında hiçbir sonuç alamadan bekletilmesinden herhalde ders alınmamış olacak ki hâlâ çözüm el kapılarında aranıyor. Türkiye, bir yanlıştan başka bir yanlışa sürüklenmek mecburiyetinde mi? Biz ne diyoruz? Gelin, bu yıl 25. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız D-8’i ihya edelim. D-8, merhum Erbakan Hoca’mız tarafından yeni bir dünyanın, adil bir dünyanın kurulması için atılmış somut ve resmi bir adımdı. Dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 12’sine, doğal gaz rezervlerinin yüzde 22’sine sahip, dünya deniz ticaretinin 2/3’ünün gerçekleştiği deniz ve boğazların kontrolü elinde olan sekiz ülkenin meydana getirdiği D-8 topluluğunun potansiyeli hükümet tarafından maalesef yeterince değerlendirilemedi. Eğer mevcut iktidar tarafından D-8’e gereken önem verilmiş olsaydı, bugün ne Türkiye ne de İslam alemi bu halde olurdu. Eğer bu potansiyel değerlendirilseydi Türkiye, bugün swap anlaşmalarının ve yıllık yüzde 8,65 dolar faiziyle alınacak dış borçların ve kredilerin peşinde yana yakıla koşmazdı. ABD Başkanı Biden ile 20 dakikalık bir baş başa görüşme için kapılarda beklemezdik.
Geçtiğimiz günlerde, sözde müttefikimiz ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasına sert tepki göstermiş, Amerika’nın bu hamlesine karşılık iktidara çağrıda bulunarak ‘Sen de git Amerika'nın Adana'daki İncirlik Üssü'nü kapat’ demiştik. ABD, Güney Kıbrıs’a ambargoyu kaldırdı, sonrasında ortak savaş tatbikatlarına başladı. Bu neyin hazırlığı? Dedeağaç’ta, burnumuzun dibinde adeta bir ordu konuşlandıran ABD, Yunanistan’ın kuzey ucundan güneyine kadar kaç tane üs konuşlandıran ABD, şimdi de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ait özel kuvvetlerle savaş senaryoları üzerine eğitim tatbikatları gerçekleştirmeye başladı. Amerika, etrafımızı adeta bir çember gibi kuşatıyor. Bir taraftan da Suriye’de besleyip büyüttüğü terör örgütü PKK/PYD’ye de taziye ziyaretlerinde bulunup öldürülen teröristlere ‘şehit’ diyor. Sayın ABD Başkanı Biden hem suçlu hem güçlü; Amerika’daki BM Genel Kurulu’na giden Sayın Erdoğan ile görüşme tenezzülünde bulunmuyor. Tüm bunlara karşılık iktidar ne yapıyor? Sürekli şiddetle kınıyor. Onu ben de yapıyorum zaten. Kınamakla olur mu? Hükümet olarak, iktidar olarak sizin adım atmanız lazım, adım. Ne adım atacak? Sen de git, Amerika'nın Adana'daki İncirlik Üssü'nü kapat. İsrail’i İran’a karşı korumak için kurulmuş Malatya Kürecik Radar Üssü’nü kapat.” (ANKA)