10 Ocak 2022 13:01
Ali Ağın - Deniz Işık
İstanbul’da her geçen gün yeşil alanlar kaybolurken Üsküdar’da vatandaşlar yaşam alanlarını savunmaya devam ediyor. Validebağ Korusu’ndaki nöbet 200 gününü geride bıraktı, Kandilli halkı da mahallenin tek çocuk parkının kiralanmasına karşı eylemlerini sürdürüyor.
Üsküdar'da 1. derece doğal sit alanı statüsüne sahip Validebağ Korusu'na Üsküdar Belediyesi'nin “Validebağ Korusu Düzenleme ve Rehabilitasyon Projesi”ni uygulayacağını duyurmasının ardından başlayan nöbetler 204. gününde.
Haziran ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından koru alanının bakım, onarım ve temizlik hizmetlerinin Üsküdar Belediyesi'ne tahsis edilmesi ile birlikte çevre düzenlemesi adı altında girişilecek yol yapımı, ağaç budama gibi uygulamalara hız verildi, gönüllüler bu gelişmelerin ardından nöbet tutmaya başladı. Mahkemenin projeyi iptal etmesinin ardından 6 Ocak 2022'de de Üsküdar Belediyesi ihale protokolünü feshetti. Peki, Validebağ için süreç nasıl ilerleyecek?
Validebağ Gönüllüleri Derneği Başkanı Arif Belgin sürece ilişkin olarak T24'e yaptığı açıklamada, "Üsküdar Belediyesi’ne korunun dörtte üçlük bölümünü Mart 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tahsis edildi. Orada bakım ve onarım yapacağı şeklinde bir açıklama yapılmıştı. Daha sonra Üsküdar Belediyesi birtakım projeler açıkladı. Bu projeler arasında 500 araçlık otopark yapımı, yazlık sinema, festival alanı gibi şeyler vardı. Biz bunlara karşı tabii tavrımızı belirledik, davalar açıldı. Bu projelere karşı açtığımız davayı kasım ayında kazandık." dedi.
Belgin, "Yürütmeyi durdurma kararı verilmişti, ardından mahkeme bu projenin iptaline karar verdi. En son 200. gün etkinliğini yapacağımız gün, öğrendik ki Üsküdar Belediyesi ihaleleri gerçekleştirecek şirketle sözleşmeyi feshetmiş, mahkeme kararına dayanarak. Dolayısıyla biz çok önemli bir kazanım elde etmiş olduk. Bizim iki davamız daha var. Bir tanesi koruma amaçlı nazım imar planındaki bazı yapılaşmaya imkân veren hükümler nedeniyle, diğeri de 2018’deki millet bahçesine karşı dava açmıştık. Her ikisinde de yürütmeyi durdurma kararımız var. Şimdi artık bu mahkeme kesinleşmesini, lehimize sonuçlanmasını bekliyoruz." diye konuştu.
Belgin, mahkeme kararının ardından Üsküdar Belediyesi'nin projeyi feshetmesinin önemli bir kazanım olduğuna vurgu yaparken endişelerini de şöyle dile getirdi:
Belgin şu ifadeleri kullandı:
"Her zaman bir ama, soru işareti var. Çünkü Üsküdar Belediye Başkanı’na güvenmiyoruz. Üsküdar Belediye Başkanı bugün bu sözleşmeyi fesheder ama yarın başka bir şirketle sözleşme yapabilir. Tahsisin süresi iki yıl içindi, 2022 Mart ayında süre bitecek. Yeni bir tahsis yapılabilir ya da süresi uzatılabilir.
Bütün bunları değerlendiriyoruz. Bu kazanım bizi çok da rahatlatmıyor. Enseyi karartmıyoruz, rehavete kapılmıyoruz. Davaların sonuçlarını bekliyoruz. Oradaki devriye nöbetleri sürüyor. Masa açma şeklinde nöbette ise karar verme aşamasındayız. “Üsküdar Belediyesi projeyi iptal edene kadar masa nöbetlerini devam ettireceğiz” demiştik. Dolayısıyla şimdi o gerekçe ortadan kalktı. Dediğim gibi bu bizim mücadeleden vazgeçtiğimiz, koruyu terk edeceğimiz anlamına gelmiyor. Biz 23 yıldır orada nöbetteyiz. Sabah yürüyüşe çıkan arkadaşlarımız koruda bir olumsuzluk gördüğünde haber veriyor, devriye nöbetimiz her zaman vardı ve hiçbir zaman aksamadı.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’le bu süreçte iki defa temasımız oldu. 2021 Ocak ayında ve mayıs ayında görüştük. Bir defa da Altunizade muhtarı Rıza Şener görüştü. Hilmi Türkmen’in tavrı şu; biz iyi şeyler yapacağız. Siz bu iyi şeylere engel olmaya çalışıyorsunuz, siyasi davranıyorsunuz yönünde. Biz hiçbir şekilde siyasetle ilgilenmiyoruz. Şu parti bu parti bizi gerçekten ilgilendirmiyor. Onun yerine başka parti olsa, Validebağ Korusu’na göz koysa ve rant projeleri geliştirse aynı derecede karşı çıkarız. Siyaset için bir araya gelmiş değiliz.
İyi şeylere de neden karşı çıkalım? Örneğin biz Üsküdar Belediyesi’nde 23 yılda en az 20 defa dilekçeyle talepte bulunmuşuzdur. Dedik ki korudaki çöpleri toplayın, ağaçların bakımını ve köpeklerin rehabilitasyonunu yapın. Ama rehabilitasyon köpekler aşılansın, kısırlaştırılsın ve tekrar alınan yere bırakılsın şeklinde. Bu taleplerimizi hiçbir zaman yerine getirmedi, bunun dışında abuk sabuk projelerle ortaya çıkıp bunlara onay vermemezi bekliyor. Mahkemeler de bizim yanımızda, yürütmeyi durdurma kararları da bunun göstergesidir. Umarım Hilmi Türkmen de bunu anlayacak.
23 yıldır süren mücadelemiz bundan sonra da aynı şekliyle devam edecek. Biz hiçbir şekilde yılmıyoruz, vazgeçmiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyelerinin söyledikleri gibi, vazgeçmiyoruz, buradayız, kararlıyız, hiçbir şekilde bizi yıldıramayacaklar.
Belgin'in ardından görüştüğümüz Validebağ Savunması'ndan Figen Küçüksezer'de benzer kaygıları taşıdığını söyledi.
Küçüksezer, "Bizim nöbete başlama gerekçemiz ihaleydi. İhalede korunun ekosistemini çok olumsuz yönde etkileyecek suni çim döşenmesi, peyzaj çalışmaları yapılması, çocuk oyun alanları vs. Yapılması gündeme gelmişti. 21 Haziran’dan itibaren orada nöbet tutmaya başladık. Sözleşme feshedilince nöbet tutmak için somut gerekçemiz ortadan kalkmış oldu." değerlendirmesini yaptı.
Küçüksezer, şunları söyledi:
"Bir yandan öbür davalar sürdüğü ve bu insanların hukuk dinlemediğini senelerdir tecrübe ettiğimiz için pek çok başka alanda biz orada nöbetlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Mücadele 23 senedir sürüyor. Validebağ ile ilgili projeler yeni değil. Orası harap olmaya bırakılmış bir alan. Kamusal alanlara çökme politikalarının tipik karakteristikleri bunlar. Önce değersizleştiriyorsunuz alanı, ondan sonra da düzeltelim diyerek birtakım rant projeleri geliştiriliyor.
Hukuken orada yenilmiş durumdalar. Geri adımdır sözleşmenin feshi ama bu başka bir hamle yapmayacakları anlamına gelmez. Yeni bir ihale projesi çıkabilir ortaya veya teknik ormancılık faaliyetleri kapsamında budama, bakım, yol yapımı vs gibi şeyler yapabilirler."
İstanbul Planlama Ajansı'nın öncülüğünde ağustos ayında yaptıkları çalıştaya değinen Küçüksezer, Orada da buranın bir doğal ekosistemin olduğu ve bu ekosistem tabanlı bir yönetim planı yapılması gerektiği. Burada yapılacak her türlü düzeltme, bakım vs işleminin de bu plana uygun biçimde yapılması gerektiği kararı oradan çıkan en somut ve elle tutulur karardı. Bununla ilgili de bir çalışma başlattık, gönüllü akademisyenler, gönüllü olan bizlerle birlikte orada bir sene sürecek, toprak, su analizini, doğal yapısını, korunması gereken alanları araştıracak. Bu Türkiye’de bir ilk olacak. Yönetim planlarının aslında resmi kurumlar tarafından yapılması gerekiyor, bunu layıkıyla yapacak bir resmi kurum olmadığı için biz ilk defa sivil inisiyatif olarak bunu biz üstlenelim dedik. Resmi bir karşılığı yok bu işin. Haftalık toplantımızda yol haritamız belli olacak. Bizim gözümüz her zaman orada olacak, oralı insanlarız. Mahallemize, yaşam alanımıza sahip çıkıyoruz aslında." ifadesini kullandı.
Yaşam savunucularının mücadelesi Validebağ'da karşılık bulurken, bir yaşam alanı savunması da Kandilli çocuk parkında yürütülüyor.
Kandilli Mahallesi’nde bulunan ve 1994 yılından günümüze kadar çocuk parkı ve basketbol sahası olarak kullanılan alan, İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan bir ihale ile AKP Alpay Tarhan’ın yönetiminde bulunduğu Sürgü Gayrimenkul’e 25 yıllığına devredildi.
Kandilli Holding’e bağlı Sürgü Gayrimenkul, ihaleyi alır almaz, parkın etrafını tel örgülerle çevirip, inşaata başladı. Üsküdar Belediyesi, aralık ayının başında alana gelerek, çocuk parkı kısmı söktü.
Fotoğraf: Mahalle sakinleri bu hafta 5. kez eylem düzenledi
Bölge Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü tarafından "ticari alan" olarak ihale edildi. İhale şartnamesinde, alanın kafeterya, restoran ve büro gibi ticari fonksiyonda kullanılacağı bilgisi yer aldı. Mahalle sakinleri ise buraya yapılacak bir ticari alanın, tarihi dokuyu bozacağını ve tek deprem toplanma alanını yok edeceğini savunuyor.
Mahalle sakinleri, sosyal medya üzerinden parkın geri verilmesi için kampanyalar başlattı. Ayrıca dikkat çekmek amacıyla her pazar saat 12.00’da parkın önünde toplanarak eylem yapmaya başladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Boğaziçi İmar Müdürlüğü, Tabiat Varlıkları Kurulu, İstanbul 6 No’lu Koruma Kurulu Başkanlığı, Üsküdar Belediyesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü II. Bölge'ye de dilekçeler yazan mahalle sakinleri şu çağrıyı yaptı:
“Belirtildiği üzere, boğaz ön görünümünde bulunan, boğaz hattında ve sahile sadece 150 metre mesafede bulunan, ayrıca, içinde korunması gereken tarihi yapı ve anıt ağaç bulunan bu alanda Boğaziçi Kanunu gereği herhangi bir inşaat faaliyeti yapılamayacak ve kullanıma konu olamayacak olup bu alan herhangi bir ihaleye, kiralamaya, satışa ve ticari işleme konu edilemez. Alanın korunmasını ortadan kaldıracak her türlü işletmenin derhal durdurulmasını, alanın kurumunuzca korumaya alınmasını talep eder, gereğinin yapılmasını arz ve talep ederiz.”
Eski Türkiye Voleybol Federasyonu Asbaşkanı ve mahalle sakini Mehmet Çakmak, "Kandilli Üsküdar'da yegane dokusu bozulmadan mahalle anlayışı kalmış tek semt. Yalnızca Üsküdar'da değil belki de tüm İstanbul'da. Burada komşuluk bambaşka, yaşam bambaşka, sokak hayvanlarını sevmek başka; bu mahalle bir başka. Burada 100 yıllık, 200 yıllık evler var. Bizim mahallemiz eski bir yapı olduğu için sokakları hatta caddeleri çok dar. Otopark yok. İş yerlerinin gelmesi içinden çıkılamaz hale getiriyor. Burada 30 yıldır olan bir park var. Çocuk parkı, basketbol sahası ve deprem toplanma alanı. Artı içinde tarihi bir ahırın olduğu binalar var. Mahmudiye Han Vakfı'na ait. Bu alan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kiraya veriliyor. Kiraya verildiğinden mahallelinin haberi yok. Yalnız mahallenin dokusunu korumak için bile mahalleli bu ihaleye girer, burayı geri alırdı" dedi.
Üsküdar Belediyesi'ne birçok kez ulaşmak istediklerini fakat geri dönüş alamadıklarını belirten Çakmak, "Üsküdar Belediyesi ile görüşmek istedik mailler atıldı, dilekçeler verildi hep menfi cevaplar aldık. Üsküdar Belediyesi'nin de büyük hatası var. Üsküdar Belediyesi, ihaleye girmemiş bile. İhale sonuçlandıktan sonra belediye gelip, yangından mal kaçırır gibi 3 saat içinde vinçlerle, kaynak makineleriyle bütün parkı yıktı döktü, perişan etti gitti. Kiralayan adam, şimdi burayı alıp restoran, pastane, ofis katı ve otopark yapacakmış. Bu mahallenin intiharı demek, ölümü demek. Çocuk parkının yok olması, basket sahasının yok olması, ihtiyarların oturduğu bankların yok olması demek" ifadelerini kullandı.
Çakmak, "Tarihi bir alan burası ve bu tarih her geçen gün yok oluyor. Burası imar planında çocuk parkı, bunu değiştirmeye imkan yok. Biz onun için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'ndan 10 dakika burayı ziyaret edip, gelip görmesini istiyoruz. Bu adam "İhaleyi size geri vereyim" diyormuş. İBB olarak bizim parkımızı alsınlar iade etsinler, hep birlikte imece usulü Kandilli mahalle halkı olarak parkımızı kurtaralım" çağrısını yaptı.
İdare mahkemesine Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhinde dava açıldığını söyleyen Çakmak, "Burası partiler üstü bir yer, siyaset üstü bir yer. Biz burada politika yapmıyoruz, biz burada doğayı, çocukları ve geleceğimizi korumak istiyoruz" diyerek sözlerini bitirdi.
Eyleme destek veren Korkusuz gazetesi yazarı ve eski CHP milletvekili Barış Yarkadaş, alanın Kandilli sakinlerinin tek çocuk parkı ve deprem toplanma alanı olduğuna dikkat çekerek, "Ne yazık ki Vakıflar Genel Müdürlüğü, burayı tam anlamıyla bir ticari işletmeye çevirip, açtığı ihaleyle kiraya veriyor. Hatta bu ihale açılırken o kadar çok insan ihaleye giriyor ki aylık kirası 110 bin TL'ye kadar yükseliyor. Her şey para değil. Kandilli'de küçük çocukların oynayabileceği tek bir yer yok" değerlendirmesini yaptı.
Kandilli halkının, bölgeyi tekrar kullanabilmesini ve parkın ticarileştirilmesine izin verilmemesini talep ettiklerini belirten Yarkadaş, "Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne de buradan çağrı yapıyorum, içeride hem tarihi değerde bir ahır var, hem de bir anıt ağaç var. Bütün bunların yok edilmemesi için buranın ticari bir işletmeden çıkarılması lazım" açıklamasını yaptı.
Yarkadaş şunları kaydetti:
"İstanbul'da ciddi bir deprem sorunu var ve Kandilli Türkiye'deki depremi ölçebilen nadir merkezlerden biri. Depremin ölçüldüğü yerin bile deprem toplanma alanı yok. Burası en azından hem çocuk parkı hem deprem toplanma alanı olarak kullanılabilir ama restorana çevrilmek isteniyor. Burası restorana çevrildiğinde tek yaşam alanı da ortadan kaldırılmış olacak. Bu kötülüğü yapmasınlar Kandilli'ye"
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, “Validebağ’la ilgili durum şudur; Validebağ’ın plan, proje süreci yapıldı. Bu plan ve projeye uygun ihalesini de yaptık. Buranın ‘rehabilitasyon’ projesini ihale ettik. Bu ihalemizle ilgili bazı vatandaşlar dava açtı. Herkesin tabii ki eylemleri yargı denetimine tabiidir. Yargı bizim bu ihaleyle ilgili konuda iptal kararı verdi. Bu ilk derece mahkemesi, henüz yargı kararı kesinleşmedi. Devam ediyor süreç, itiraz hakkımızı kullanacağız." açıklamasını yaptı.
Türkmen şunları söyledi:
"Neticede bu ihaleyle ilgili yerel mahkemede iptal kararı söz konusudur. İşleri durdurduk zaten. Yargının dediğine herkes uymak zorundadır. Süreç bu aşamada devam ediyor. Bizim yaptığımız Validebağ’ın doğal dokusunu bozmadan, yeşilini, ağacını artırmak, bakımını sağlamaktan başka bir şey değildir, bizim iddiamız da budur. Süreci takip ediyoruz.
Gelelim Kandilli’ye… Kandilli’deki konu ise tamamen bizim dışımızdadır. Kandilli’de şu anda park olarak kullanılan yerin mülkiyeti Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne aittir. Orada tarihi eser de vardır. Vakıflar’ın şifai iznine tabi olarak, aramızda hukuki bir sözleşme yoktur. Mahalleli kullansın diye bakımını, onarımını yaptık. Çocuk oyun grubu kurduk, vatandaş kullandı.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü, ‘Biz burayı ihale ediyoruz, yapı - işlet devlet modeliyle restore edeceğiz ve bahçesini, oyun parkı, bankları alın buradan, yerimizi değerlendireceğiz’ dedi. Biz mülk sahibinin dediğine itibar etmek durumundayız. Açık ihaleyle aldı birisi. Vatandaş parkımı geri istiyorum dedi. Bizimle bir alakası yok. Konudan bir şey çıkarmak isteyenler AKP’li Üsküdar Belediyesi cümlesiyle başlıyorlar. Kandilli’deki konu bizim dışımızdadır.”
© Tüm hakları saklıdır.