Şair ve Birgün yazarı Haydar Ergülen'in bir dönem AKP'ye destek verdiği için özür dilediği, liberal ve özgürlükçü soldan pek çok insanın da özür dilemek istediğini belirttiği yazısıyla bir kez daha gündeme gelen "Yetmez ama evet" tartışması sürüyor.
2010 yılındaki Anayasa Referandumu sürecinde 'Yetmez ama evet' diyenler arasında Devrimci Sosyalist İşçi Partisi de vardı.
"Yetmez ama evet" tartışmasına katılan DSİP üyesi Şenol Karakaş "Öncelikle muhalefet, bir kliniğe gidip, doktor denetiminde kanepesine uzanmalı ve rahatlamalı" dedi.
Haydar Ergülen'in 'özür diliyorum'" açıklamasına isim vermeden atıf yapan Karakaş, marksist.org sitesinde yayımlanan yazısında "Murat Belgelere, Adalet Ağaoğulllarına, Roni Margulieslere sürekli bir itibar suikastı yapmalarına artık yeter!" diye yazdı.
TIKLAYIN: Enver Aysever, Haydar Ergülen üzerinden tartışmaya katıldı: Kuru bir özürle her şeyi unutacak mıyız; önce yüzsüzlük sorunu aşılmalı
Şenol Karakaş 'ın ilgili yazısı şöyle:
“Yetmez ama evet” konusundaki patolojik sorunlarına çözüm getirmeye çalışmalı. Bir şair, vakti zamanında Erdoğan’la yapılan görüşmede olduğu için utanç içindeymiş ve özür diliyormuş. “Yetmez ama evetçiler” de özür dilemeliymiş.
Çok bel altı bir mücadele sürdürüyorlar bizimle. Sürekli olarak yalan söylüyorlar. 2010 referandumunda gündeme gelen değişiklikler çok önemliydi. Bu yüzden “evet” dedik. Ama hem Kürt halkının taleplerini karşılamadığı hem de bir dizi eksikliği olduğu için “yetmez” dedik. Kenan Evren’le, dönemin Genelkurmay’ıyla, dönemin derin devletiyle, dönemin Bahçeli’si ile, dönemin Perinçek’iyle birlikte mi tutum alacaktık?
Şöyle bir yalan söylüyorlar: referandum oldu, hop, Erdoğan otoriter oldu! Sınıf mücadelesi böyle bir şey değil. Bu, sözde muhalefetin başarısızlıklarının faturasının, özgürlükçü ve devrimci bir muhalefet inşa etmek isteyenlere kesilmeye çalışılmasıdır. Bunu yaparken de Murat Belgelere, Adalet Ağaoğulllarına, Roni Margulieslere sürekli bir itibar suikastı yapmalarına artık yeter!
Sistematik bir şekilde 2010 referandumunu hatırlatıp özür tartışmasını devreye sokanlar bunu neden yapıyorlar, biliyoruz. Kemalist ya da sol kelamistler ve muhalefeti hep bu çizgide tutmaya çalışıyorlar. Dertleri “cumhuriyet değerleri”ni koruyan bir muhalefet. Yetmez ama evet üzerinden sahtekarca bir basınç yaratıp tüm muhalefeti siyasi gösterilerini Anıtkabir’de sonlandırmaya davet ediyorlar. Orhan Pamuk Atatürk’ü biraz övünce mutlu oluyorlar, ama Kürtler ve Ermenilerle ilgili söyledikleri nedeniyle linç etmişlerdi zamanında.
Bu ulusalcılar AKP öncesi Türkiye’nin laik-demokrat bir cumhuriyet olduğuna herkesi inandırmaya çalışıyorlar. Bu yalan. Darbeler, kontrgerilla cinayetleri, faşist linç girişimlerinin yaşandığı, otellerde insanların yakıldığı bir yerdi hali hazırda burası.
“Yetmez ama evet” demek, bu cumhuriyete “hayır” demekti. O darbeci cumhuriyetle mücadele ettik. Bugün de otoriterleşen iktidarla mücadele ediyoruz. Özür dilemesi gereken birileri varsa cumhuriyet tarihinin en demokratik hamlelerinden birisine dönüşebilecek çözüm/barış sürecine cepheden karşı olanlar, süreç akamete uğrasın diye çabalayan, üstelik bunu solculuk yapıyormuş gibi pazarlayanlardır. Bu insanlar çıkıp özür dilemeliler. Çözüm sürecinin ilk aylarında neden yığınsal, yüz binlerce barışseverin katılacağı yürüyüşlerle barış sürecinin tamamlanması için aşağıdan bir basınç yapmak yerine, sürecin daima karşısına dikildiler?
Buyursunlar, şimdi sürece en net karşı çıkan Bahçeli ve Perinçek, Erdoğan’la ittifak kurmuş vaziyetteler. Yaşadığımız dönem, askeri darbeler dönemiyle hesaplaşmaya karşı direnenlerin ürünüdür! Sorumluklarını başkalarına atmalarına artık daha fazla izin vermemeliyiz!"
Yazının tamamı için TIKLAYIN
Ne olmuştu?
Birgün gazetesi yazarı ve şair Haydar Ergülen AKP iktidarını destekleyen 'yetmez ama evetçilerin', liberallerin özür dilemek istediğini düşündüğünü yazmış, kendisinin de özür dilediğini belirtmişti.
TIKLAYIN: Şair Haydar Ergülen: Ben kendi adıma özür diliyorum; 2. Cumhuriyetçi, ‘yetmez ama evet’çi, liberal, özgürlükçü soldan pek çok insanın da özür dilemek istediğine inanıyorum