Ersin Salman*
Sevgili Akın Atalay’la başlayıp, Murat Sabuncu, Turhan Günay, Hakan Kara, Bülent Utku, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik, Kadri Gürsel, Musa Kart, Ahmet Şık diye, asker gibi değil, şiir gibi devam eden sevgili dostlar;
Yazının başlığını ise bir şair dostumdan, Sevgili Haydar Ergülen’den ödünç aldım. “40 şiir ve bir...” adlı, bugünlerde 14. basımını yapan kitabının bir dizesi bu. Bugünleri düşünüp de yaratmamış bu dizeyi elbette Haydar. Bambaşka bir duygu durumunun sızısından akıvermiş belli ki... Hatta cesaret etseydim belki de dizeyi bir miktar çarpıtırdım bile! Mesela derdim ki: “Kaç mahpus istiyor cezaevleri, biri rahat yaşasın diye?” Bugünkü hayat sanki buna itekliyor insanı arkasından... Yıllar önceydi dostlar, Cumhuriyet henüz Cağaloğlu’ndaki o eski ahşap binasındaydı. İlhan Abi sağ ve salimdi. Vakit bulursak arada iki kadeh parlattığımız da olurdu. Gazete Aydın Engin’in önerisini benimsemiş ve promosyon olarak eski Milli Eğitim Klasikleri’ni yeniden vermeyi kararlaştırmıştı. Ben kampanyanın tanıtımını üstlenmiştim. Tiraj ise kısa sürede içimizi rahatlatacak ölçüde yükselmişti. İyiydik velhasıl. “Bu ülkenin aydınlık insanları, size Cumhuriyet yakışır...” Gazetenin ve kampanyanın sloganı bu idi. Televizyonlardaki, radyolardaki tanıtımlarda hep bu slogan tekrarlanıyordu. Gazeteyi telefonla arayanlar, önce bu sesle karşılaşıyordu... İşte şimdi bu sesi yeniden duyurmanın sanki tam da zamanı! Siz içerideki ve dışarıdaki dostların, ne kadar önemli bir misyonu gerçekleştirdiğinizin ve de bu göreve hâlâ devam ettiğinizin bizler farkındayız.
Bizler biliyoruz ki, bu ülkenin insanına aydınlık günler yaraşır! Demokrasiyle taçlanmış bir Cumhuriyet yaraşır! Hesap vermeye hazır bir yönetim, hesap sormaya kararlı yurttaşlar yaraşır! Yetti artık! Biri yaşasın diye ölüler vermek istemiyoruz! Biri rahat etsin diye mahpuslar vermek istemiyoruz.