Oğur yazısında, “'Ablaların ablası' diye yolcu edilmek bir akraba, tanıdık için hoş bir veda olabilirdi ama bir entelektüel, bir yazar için 'ablaların ablası' olmanın herhalde başka bir anlamı var" dedi.
Oğur, yazısında şunları kaydetti:
"2013’de Beyaz Türkler Küstüler çıktı. Gezi olaylarından bir ay kadar önce çıkan kitapta liberal, solcu aktivizm, medya yerden yere vuruluyordu.
Karakterlerden birinin adı Burak Çakıroğlu’ydu.
Rizeliydi, ODTÜ mezunuydu, Converse ayakkabıyı simge yapan Genç Siviller grununun kurucularındandı Burak.
Bana çok tanıdık geldi.!
Uzun uzun alıntılarla bu Genç Siviller’in bildirileri, metinleri de.
Çünkü çoğunu bizzat ben yazmıştım. Ama orada çizilen Batıcı, liberal, şımarık aktivist değildim.
Birkaç yıl sonra Alatlı, Erdoğan’ın elinden ödül alırken, Erdoğan’ı Dünya Beşten Büyüktür dediği için yerli, milli ilan ederken bu kitabı düşündüm.
Helal ve yasallık konuşması sahiden güzeldi. Ama her şeye yasalara uygun yapıldığı bir ülke için bu hoş bir hassasiyet hatırlatması olabilirdi.
Alev Alatlı, daha tarih üstü, büyük meseleler vardı ve o hassasiyetler için muhalif olup, hep eleştirdiği, tiksintiyle romanlarında bahsettiği insanların yanında olmak istemedi.
Batılı siyasi düşünce metinlerini çevirdi. Üniversite kurdu. Varolan durumu teorize etmeye çalıştı. Ablaların ablası olarak yolcu edildi."
Yazının tamamı için tıklayın.