Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, iki gün önce (4 Şubat 2016) Star'ın "Şehitlerin katili ABD'nin PKK'ya hediyesi Zagros'lar!" başlıklı manşet haberini yalanlayan ABD Büyükelçiliği’nin açıklamasına ilişkin olarak ironi yaparak "utandığını ve yerin dibine girdiğini" söyledi.
Söz konusu iddiayı kendisinin de bir köşe yazısında gündeme getirdiğini belirten Özdil, Terörle Mücadele Koordinatörü Orgeneral Edip Başer’in PKK'ya silah sevkıyatıyla ilgili ABD'ye yönelik suçlamalarını ve Kandil'de KCK yöneticilerinden Murat Karayılan'la röportaj yapan İngiliz Daily Telegraph gazetesinin muhabiri Damien McElroy’un "ABD hükümetinin Irak’ta çalıştırdığı özel güvenlik firmasına ait cipler de, Kandil’deki kamplarda park halinde duruyor” sözlerini hatırlatan Özdil, "Gözümüzün içine baka baka bizi bu kadar enayi yerine koyduklarını görünce, insan hakikaten utanıyor. Yerin dibine giriyor" yorumu yaptı.
ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanılmıştı:
"ABD hükümeti, Star gibi gazetelerin kurgusal iddialarının aksine, aralarında PKK’nın da bulunduğu terör örgütlerine karşı mücadelede, Türkiye dahil, tüm müttefiklerinin yanında yer almaktadır."
Özdil'in Sözcü'de "Utandım, yerin dibine girdim" başlığıyla yayımlanan (6 Şubat 2016) yazısı şöyle:
Okuyanlar hatırlar... “Zagros” başlıklı bir yazı yazdım, pkk tarafından kullanılan ve sayın basınımız tarafından ısrarla “el yapımı” olduğu söylenen keskin nişancı tüfeğinin, el yapımı filan olmadığını, Amerikan malı olduğunu, Kobani’de kullanıldığını, şimdi de Sur’da Cizre’de kullanıldığını anlattım.
*
Şak...
ABD büyükelçiliği yalanladı.
*
ABD büyükelçiliğinin yazılı açıklamasında “Zagros tüfeği Amerikan yapımı değildir, PKK veya PYD’ye hiçbir türde silah sağlanmamıştır, ABD’nin Türkiye’ye ihanet ettiğine dair iddia, gerçek dışıdır, Türkiye’nin NATO’ya katıldığı 1952’den bu yana, ABD, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü korumak için çalışmaktadır, ABD hükümeti PKK’yı terör örgütü olarak görmektedir, PKK’ya hiçbir zaman silah sağlamamıştır, ABD hükümeti Türkiye’nin yanındadır” denildi.
*
Utandım tabii.
Yerin dibine girdim.
*
Yalanım çok fena yakalanmıştı!
*
Kendimi affettirebilmek için bazı düzeltmeler yapayım bari dedim.
*
“PKK’ya silah mühimmat nereden geliyor? Barzani’nin kontrolündeki Kuzey Irak’tan geliyor. Barzani kimin kontrolünde? ABD’nin... ABD’yle dokuz defa toplantı yaptık. En son, Beyaz Saray’da başkanın güvenlik başdanışmanıyla konuştuk, anlattık. Bir CD verdik... PKK’ya malzeme taşıyan kamyonun şoför mahallinde bir Amerikan askeri oturuyordu! Biz bunu Türk kamuoyuna anlatamayız dedim. Biz hâlâ ‘Amerika bizim dostumuz’ diyebilir miyiz dedim. Bu toplantıdan sonra Türkiye’ye döndüm, üç maddelik rapor hazırladım, ABD’deki muhatabım orgeneral Ralston’a bildirdim, 15 gün içinde cevap bekliyorum dedim. Beni o gün görevden aldılar!”
-
Kime ait bu sözler?
Terörle mücadele koordinatörü orgeneral Edip Başer’e ait.
*
“Kandil dağı’nda spotlarla aydınlatması olan bir helikopter pisti var. Irak’ta görev yapan bazı Amerikalı subaylar helikopterle sık sık Kandil’e gelerek, örgütün lider kadrosuyla görüşmeler yapıyor. ABD hükümetinin Irak’ta çalıştırdığı özel güvenlik firmasına ait cipler de, Kandil’deki kamplarda park halinde duruyor.”
*
Bu sözler kime ait?
Murat Karayılan’la röportaj yapmak üzere Kandil’e gelen İngiliz Daily Telegraph gazetesinin muhabiri Damien McElroy’a ait.
*
Peki şu ne?
*
Eylül 2006, Roma’daki NATO Savunma Koleji’nde brifing veren Amerikalı subay, Ortadoğu haritasını duvara yansıttı, orada bulunan Türk subaylar derhal salonu terketti, genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt, ABD genelkurmay başkanını arayarak, olayı protesto etti.
Temmuz 2007, Atina’daki NATO analiz semineri brifinginde Yunan subay aynı haritayı duvara yansıttı, orada bulunan askeri ataşemiz derhal salonu terketti.
Çünkü, NATO’nun o haritasında Türkiye’nin güneydoğusu Kürdistan olarak görülüyor.
*
E hal böyleyken... Pkk’ya silah taşıyan Amerikan kamyonunun kamera görüntüsü varken, İngiliz gazetecinin şahitliği varken, NATO’nun Kürdistan haritası kabak gibi ortadayken, ne diyor ABD elçisi?
*
“Türkiye’nin NATO’ya katıldığı 1952’den bu yana, ABD, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü korumak için çalışmaktadır, ABD hükümeti PKK’yı terör örgütü olarak görmektedir, asla silah sağlamamıştır.”
*
Gözümüzün içine baka baka bizi bu kadar enayi yerine koyduklarını görünce, insan hakikaten utanıyor. Yerin dibine giriyor.
*
Zagros’a dönersek...
*
Bazı emekli subaylarımız adeta kampanya başlattı, basındaki arkadaşlarını arayarak “Amerikan malı olmadığını, el yapımı” olduğunu yazdırıyorlar. Bu enteresan subaylarımıza iki basit sorum, bir de cazip teklifim var.
*
Erbil’de Duhok’ta Kerkük’te semt pazarlarında, bakkallarda bile silah satılıyor. Sudan ucuz Kalaşnikoflar, M16’lar, roketler işporta tezgahında sergileniyor. Kanas tabir edilen Dragunov marka keskin nişancı tüfeğini bulmak, domates salçası bulmaktan daha kolayken... Pkk neden keskin nişancı tüfeği icat etme ihtiyacı hissetti?
*
Toplama silah yapılabilir mi... Elbette yapılabilir. Mercedes kasaya da Tofaş motor takabilirsin. Ama, netice alabilir misin? Toplama silahta bin metreden keskin nişancı atışı yapabilecek hassasiyet olabilir mi?
*
Teklifim ise şu... Madem bu iş el yapımı bile halledilebiliyor... El yapımından vazgeçtim, Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun fabrikalarında bu seviyede, bu kalibrede keskin nişancı tüfeği yapın, gideyim Amerikan elçisinin elini öpeyim!