Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Şehir Üniversitesi'nin kapatılmasını bugünkü köşesine taşıdı. Özdil, "Nobel kazanma gafletinde bulunduktan sonra başına gelmedik kalmayan Aziz Sancar, şimdilik Türkiye'den kurtulmuş gibi görünüyor" düşüncesini dile getirdi.
Özdil, "Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Aziz Sancar, Nobel ödülü kazanma gafletinde bulundu. Vay sen misin kazanan… Türk mü, yoksa Kürt mü olduğu tartışıldı. 'Yarı Kürt' olduğunu söyleyenler oldu. 'Kısmen Türk' olduğunu söyleyenler oldu. BBC tüy dikti, 'Arap kökenli misiniz?' diye sordu. Adamcağız, Türk bayrağının önünde fotoğraf çektirip, Anadolu Ajansı'na açıklama yapmak zorunda kaldı, 'Ben Türküm' dedi. Nobel ödülünü almak üzere İsveç'e gitti, Stockholm Üniversitesi'nde konferans verdi, yakasına Atatürk rozeti takmıştı, kravatının motifleri ise Osmanlı tuğrasıydı. Vay sen misin takan…Rozet ve kravat üzerine yüzlerce makale yazıldı. Televizyonlarda üç gün bu mevzu konuşuldu. Kimisi, aslında Osmanlıcı olduğunu, Atatürkçülerin tepkisinden çekindiği için Atatürk rozeti taktığını iddia etti. Kimisi, aslında Atatürkçü olduğunu, Osmanlıcılara şirin görünmek için eyyamcılık yaptığını öne sürdü.Kimisi, Türkiye'nin Atatürkçülerden ve Osmanlıcılardan ibaret olmadığını, yıllardır ABD'de yaşayan Aziz Sancar'ın artık Türkiye'nin gerçeklerinden haberinin olmadığını söyledi." ifadesini kullandı.
Özdil yazısında şunları kaydetti:
Aziz Sancar'ın sıdkı sıyrıldı. Bir daha gelmemek üzere ilk uçakla Türkiye'den kaçacaktı. Ama henüz çilesi bitmemişti. Yemek yemeden bırakmayız dediler. Ahmet Davutoğlu başbakandı. Çankaya Köşkü'ne davet etti. Aziz Sancar, eşi, kızı, Ahmet Davutoğlu ve eşi, sofraya oturdular. Laf lafı açtı. Aziz Sancar anlatma gafletinde bulundu… 1946 yılında Mardin'de ikiz olarak dünyaya gelmişti. 10 yaşına geldiklerinde zatürree olmuşlar, sağlık ocağına götürülmüşlerdi.
Sağlık ocağında genç bir doktor vardı, uğraşmış, çabalamış, ilaç vermiş, maalesef ikizlerden biri ölmüş, Aziz kurtulmuştu. O genç doktor, Sare Davutoğlu'nun amcası Kamil Özgür'dü. Aziz Sancar bu trajik hikayeyi anlattı ve Sare Davutoğlu'na dönerek “hayatımı amcanız kurtardı” dedi. Duygusal anlar yaşandı.
Elini verirsin kolunu kaptırırsın misali, Ahmet Davutoğlu mevzunun üstüne atladı, kurucusu olduğu İstanbul Şehir Üniversitesi'ni anlattı, “mütevelli heyetinde yeralmanız bize onur verir” dedi. Koç Üniversitesi'nin Sabancı Üniversitesi'nin Türkiye'nin en önemli üniversitelerinin tekliflerini reddeden Aziz Sancar, o sofradaki duygusallıkla “peki” deme gafletinde bulundu.
Böylece… Nobel ödülü sahibi Aziz Sancar, Türkiye'de kimsenin ismini bile bilmediği, Davutoğlu kontenjanından zart diye kuruluveren İstanbul Şehir Üniversitesi'nin mütevelli heyeti üyesi oldu. En ufak bir maddi karşılık almayacaktı, herhangi bir akademik görevi olmayacaktı, sadece sembolik olarak ismi orada yeralacaktı. Şehir Üniversitesi'nin nerede olduğunu bile bilmiyordu. Kader ağlarını örüyordu.
Aradan üç yıl geçti. Çarşı karıştı. Asrın liderimiz, zart diye başbakan yaptığı Ahmet Davutoğlu'nu zurt diye görevden aldı, kapının önüne koydu. Ahmet Davutoğlu gitti parti kurdu. Vay sen misin kuran… Asrın liderimiz “bu malum zat benim sayemde üniversite kurdu, üniversite üzerinden Halkbank'ı dolandırmaya çalışıyor” dedi.
Bizzat asrın liderimiz tarafından devlet töreniyle açılışı yapılan İstanbul Şehir Üniversitesi'ne kayyum atandı. Kabak gene Aziz Sancar'ın kafasına patladı.Asrın liderimizle Davutoğlu arasındaki kavganın ortasına düşüverdi. Telefonları çalmaya başladı… Şehir Üniversitesi'nin mütevelli heyetine girerken, Akpliler tarafından ayakta alkışlanıyordu. Şimdi aynı Akpliler “ne işin var senin orada, kariyerin lekelenir, derhal istifa et” diyorlardı. Aziz Sancar bunaldı. Mektup yazdı, Şehir Üniversitesi mütevelli heyetinden istifa etti.
Telefonlar kesilmedi… Çünkü, Aziz Sancar istifa etmişti ama, ismi silinmemişti, hâlâ mütevelli heyeti üyesi olarak görünüyordu. Aziz Sancar, illallah be birader diye yaka silkerek, bu defa avukatını göndermek zorunda kaldı. Avukatı aracılığıyla istifa ettiğini bildirdi, ismini silmezlerse hukuki yollara başvurmak zorunda kalacağını söyledi. Nihayet istifası kabul edildi, mütevelli heyetinden çıkarıldı.
Çocukluğuna dayanan şükran duygusuyla ve oldubittiyle kabul ettiği sembolik görevden, avukat zoruyla, adeta tehdit ederek ayrılabildi! Ve dün… Asrın liderimizin kararı Resmi Gazete'de yayınlandı. Nobelli (!) Şehir Üniversitesi komple kapatıldı. Nobel kazanma gafletinde bulunduktan sonra başına gelmedik kalmayan Aziz Sancar, şimdilik Türkiye'den kurtulmuş gibi görünüyor. Bilimsel gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz sayın seyirciler…
Yazının devamı için tıklayın