Gündem

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunan tek bir kişi yoktur

TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçeleri üzerine milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından konuşan Adalet Bakanı Tunç, gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklanan kimsenin bulunmadığını söyledi

21 Aralık 2023 18:27

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulu'nda; "Anayasa’nın 138’inci maddesi gereğince devam eden yargı süreçleriyle ilgili bir değerlendirme yapmamız doğru olmayacaktır. 2022 yılında 12 milyondan fazla davada karar verilmiştir. 12 milyon karar içinden yalnızca bir kaçını gündeme getirerek tüm yargıyı töhmet altında bırakacak değerlendirmelerde bulunmak en başta fedakarca çalışan 24 bin hakim ve savcımıza haksızlıktır. Yargının hatalı kararlarının yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı vardır. Bu da yapılmaktadır. Ülkemizin hukukun üstünlüğü endeksinde çok geri sıralarda olduğu iddiasını da doğru bulmuyoruz. Endekste yer alan tespitleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çalışmanın objektif kriterlere dayanmadığı ve taraflı olduğu açıktır” dedi. İfade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdiklerini kaydeden Tunç, “Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunan tek bir kişi yoktur" açıklamasını yaptı.

TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün, Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in kalp krizi geçirmesi ve sonrasında hastanede vefat etmesi nedeniyle yarım kalan TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçeleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçeleri görüşülüyor.

TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçeleri üzerine milletvekillerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından konuşan Adalet Bakanı Tunç, şunları söyledi:

"Demokratik hukuk devletinin tahkimi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi adına son 21 yılda tarihi adımlar attık. Sadece temel kanunlarımızı yenilemekle kalmadık, darbe anayasanın vesayetçi ruhunu azaltan önemli reformları milletimizin desteği ile gerçekleştirdik. Milli Güvenlik Kurulu’nu, Yüksek Askeri Şura’yı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ve Anayasa Mahkemesi’ni yeniden yapılandırarak demokratik hukuk devleti ilkesine uyarladık. Askeri mahkemeleri kaldırdık, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler, hepsine son verdik, sivillerin dahi askeri mahkemede yargılandığı dönemleri yaşamıştık. Ülkede yargı birliğini sağladık. Anayasamızda sıkıyönetim ilanına izin veren hükmü kaldırdık, darbecilerin yargılanamayacağına dair anayasa maddesini yürürlükten kaldırarak darbecilerin yargılanmasının yolunu açtık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek halkın yürütmeyi doğrudan belirlemesi imkanını sağladık, cumhuriyetimizin ve demokrasimizi güçlendirdik.

"Yeni ve demokratik bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuz"

Hak arama yollarını anayasal güvenceye kavuşturduk; bu kapsamda; kamu denetçiliğinin kurulması, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, bilgi edinme hakkı, kişisel verilerin korunması hakkı, sendikal haklar, memura toplu sözleşme hakkı, kadınlara, çocuklara, engelli ve yaşlılara, şehit aileleri ve gazilerimize pozitif ayrımcılık düzenlemelerini anayasal güvenceye kavuşturduk. Anayasamızda, hukuk devleti ilkesini tahkim eden, temel hak ve özgürlükleri genişleten sessiz devrim sayılabilecek reformlara imza atsak da yeni anayasaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır. 177 maddeden oluşan anayasamızda bu güne kadar 184 değişiklik yapılmış olması, yeknesaklığının bozulmasına, maddeler arasında uyumsuzluklara neden olunduğu da bir gerçektir. Darbe döneminde hazırlanan anayasamızın yapılış usulü ve yapanların darbeci olması bile tek başına yeni anayasa için gerekçedir. Bu itibarla, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin görüşlerini ihtiva eden ve büyük bir mutabakatla kabul edilecek yeni ve demokratik bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur.

"İfade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdik"

Eleştiri ve haber sınırını aşmayan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağına ve bu suçların istinafta kesinleşme yerine temyiz yolunu da açarak ifade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdik. Şunu açıklıkla ifade edebiliriz ki, gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunan tek bir kişi yoktur. Kasten yaralama, eziyet, tehdit, kasten öldürme suçlarının kadına yönelik işlenmesi halini ağırlaştırıcı sebep olarak düzenledik. Kasten yaralama suçunun kadına yönelik işlenmesi durumunu tutuklama sebebi saydık. Israrlı takibi yeni bir suç tipi olarak düzenledik. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlı olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim. Uyuşturucu suçlarına, cinsel saldırı suçlarına, çocuk istismarı suçlarına verilecek cezaları artırdık, terör suçlarında olduğu gibi bu suçlar bakımından lehe olan infaz düzenlemelerinden yararlandırmadık.

"32 bin 500 uzlaştırmacımız 1,5 milyonu aşan dosyada uzlaşma sağlamıştır"

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamının genişletilmesinin toplumsal uzlaşmaya hizmet edeceğine ve yargının iş yükünü azaltacağına inanıyoruz. Bu kapsamda, ceza hukuku alanında, basit usul, seri muhakeme, uzlaştırma gibi cezada alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini uygulamaya koyduk kapsamını genişletmiştik. Bu güne kadar 32 bin 500 uzlaştırmacımız 1,5 milyonu aşan dosyada uzlaşma sağlamıştır. Diğer yandan, 2003 yılında ihtiyari olarak başlattığımız, sonrasında bazı uyuşmazlıklar bakımından dava şartı olarak devam ettiğimiz hukuk uyuşmazlıklarında ara buluculuk sistemi ile dostane ve barışçıl çözüm yönetimini hukuk sistemimize kazandırdık. 10 yıllık uygulamada 5 milyondan fazla dosya ara buluculuk önüne geldi ve bunun 3,5 milyona yakını anlaşma ile sonuçlandı. Davanın iki tarafı olduğunu düşündüğümüzde 7 milyon insanımız mahkemeye gitmeden aralarındaki uyuşmazlığı dostane bir şekilde çözmüştür.

"Önümüzdeki yıldan itibaren Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı uygulamasına başlıyoruz"

Üzerinde durduğumuz önemli hususlardan biri de çocuk adalet sistemidir. Gerek suça sürüklenen çocuklar, gerekse suç mağduru çocuklar bakımından çocuklarımızın yargısal süreçlerde örselenmemeleri, üstün yararlarının gözetilmesi konusunda son derece hassasız. Bu kapsamda, çocuklarımızın yetişkinlerle aynı ortamda yargılanmasının önüne geçmek için 81 ilimizde toplam 170 olan adli görüşme odaları ile mağdur çocuklar için ülke genelinde toplam 67 olan Çocuk İzlem Merkezlerini yaygınlaştırıyoruz. Diğer yandan Çocuk Adalet Merkezlerini oluşturmaktayız. Bu yeni uygulamayı ilk olarak Erzurum ilinde faaliyete geçirdik. Önümüzdeki süreçte de ülke geneline yaygınlaştıracağız. Kötü uygulayıcının elinde en iyi kanun bile en kötü kanun haline gelebilir. İşte bunu önlemek için de önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Bu çerçevede en önemli konulardan biri hukuk eğitimidir. Hukuk fakültesine girişte başarı sıralamasını 190 binden 125 bine yükselttik. Hukuk fakültelerimizdeki eğitim kalitesinin artırılması, müfredatın yeni ihtiyaçlara uyarlanması gibi birçok konuda YÖK’le istişare içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı uygulamasına başlıyoruz. Bundan böyle, avukatlık stajına başlayabilmek için, hakim ve savcı yardımcılığı sınavına girebilmek için bu ön elemeden geçmek gerekecek. Bu durum hukuk mesleklerinde kaliteyi artıracaktır. Uygulamasına başlayacağımız bir diğer önemli husus, hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. Bundan böyle 2 yıl süren hakim ve savcı adaylığı sistemi yerine 3 yıl süren 1 yılı Adalet Akademisi’nde, 2 yılı tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta-çırak ilişkisi ile geçecek olan hakim ve savcı yardımcılığı sistemini hayata geçiriyoruz. İlk sınavı da bu hafta sonu ÖSYM tarafından yapılacak. Tüm adaylarımıza başarılar diliyorum.

"Cezaevleri aynı zamanda ÖSYM, MEB sınav merkezleridir"

Ceza infaz sisteminin amacı, yalnızca suçluyu cezalandırmak değil, suçluları yeniden topluma kazandırmak ve toplumu suçtan korumaktır. Bu anlayışımızın bir parçası olarak; standartlara uymayan 392 ceza infaz kurumunu kapattık. Personel sayımızı 25 bin’den, 77 bin’e yükselterek, insan kaynaklarımızı 3 katına çıkardık. Ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklulara yönelik psikososyal destek programlarına ağırlık veriyoruz. Bugün itibarıyla cezaevlerinde 8 bin 858’i ortaokul, 40 bin 649’u lise, 7 bin 994’ü üniversite, 218’i de yüksek lisans ve doktora eğitimi olmak üzere 60 bine yakın hükümlü ve tutuklu cezaevlerinde eğitimlerini sürdürmektedir. Cezaevleri aynı zamanda ÖSYM, MEB sınav merkezleridir.

"Yargının iş yükü sürekli artmaktadır"

Cumhuriyet savcılıklarımız, ilk derece, istinaf ve temyizde toplam 11 milyon 472 bin 298 derdest dosya bulunmaktadır. 2022 yılında yargı teşkilatımız ilk derece, istinaf ve temyiz olmak üzere toplam 12 milyon 147 bin dosyada karar vermiştir. Nüfus, ekonomik ilişkiler, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yeni suç tiplerinin ortaya çıkmasına bağlı olarak yargının iş yükü sürekli artmaktadır. Bu kapsamda, iş yükündeki artışı karşılayacak şekilde yargı teşkilatının kapasitesini güçlendirmeye devam ediyoruz. Hâkim ve savcı sayısını 21 yılda 9 binden 24 bine yükselttik. Adli yargıda 3 bin 581 olan mahkeme sayısını 7 bin 118’e, idari yargıda 146 olan mahkeme sayısını 221’e, ihtisas mahkemelerinin sayısını da 986'dan 1.615'e yükselttik. İstinaf kanun yolunu yargı sistemimize kazandırdık. Adli yargıda 15’i faal 18 bölge adliye mahkemesi, idari yargıda ise 9 bölge idare mahkemesiyle hizmet sunmaktadır.

"Yargının hatalı kararlarının yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı vardır"

Anayasa’nın 138’inci maddesi gereğince devam eden yargı süreçleriyle ilgili bir değerlendirme yapmamız doğru olmayacaktır. 2022 yılında 12 milyondan fazla davada karar verilmiştir. 12 milyon karar içinden yalnızca bir kaçını gündeme getirerek tüm yargıyı töhmet altında bırakacak değerlendirmelerde bulunmak en başta fedakarca çalışan 24 bin hakim ve savcımıza haksızlıktır. Yargının hatalı kararlarının yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı vardır. Bu da yapılmaktadır. Yine ülkemizin hukukun üstünlüğü endeksinde çok geri sıralarda olduğu iddiasını da doğru bulmuyoruz. Endekste yer alan tespitleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bunu kabul edersek ülkemize, devletimize ve yargımıza haksızlık yapmış oluruz. Bu çalışmanın objektif kriterlere dayanmadığı ve taraflı olduğu açıktır. Nitekim Türkiye’nin önünde gösterilen ülkelerin bir kısmında, bırakın bağımsız yargıyı, serbest seçimler dahi bulunmamaktadır. Dolayısıyla kendi içerisinde kapalı devre yöntemle hazırlanan bu endekslere itibar edilmemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum."

TIKLAYIN - Hakan Fidan duyurdu: İran Cumhurbaşkanı Reisi, Türkiye'yi ziyaret edecek