Yaşam

Yırcalı kadınlar: Birlik olmayı, zeytin direnişinden öğrendik

"Sabun evinde birliğiz, çalışmak, kendi paranı kazanmak çok başka güzelmiş"

04 Mart 2018 18:01

Manisa’nın Soma ilçesinde köylerinde yapılmak istenen termik santrale karşı çıkmak için bir araya gelen Yırcalı kadınlar, “Birlik olmayı zeytin direnişinden öğrendik” dedi. Yırca kadınları 8 Mart Kadınlar Günü’nde Yırca Hanımeli İktisadi İşletmesi’nin yeni mekânının açılışını yapacak.

Birgün'den Güneş Dermenci'nin haberi şöyle:

Manisa’nın Soma ilçesi Yırca köyünün meydanına açılan yolda iki katlı, bahçeli bir evvel zaman evi... Öyle tarif ediyor kadınlar sabun evini. Asırlık ömrünü yıkıldı yıkılacak devam ettiren bir taş evi geçen yıl imeceyle satın aldılar, şimdiyse zeytinyağı sabununun yanı sıra salça, ekmek, tarhana, reçel gibi doğal gıdalar üretip satabilecekleri yeni bir atölye haline dönüştürüyorlar. Bahçeye bitişik tek göz odayı ‘kadınlar kahvesi’ olarak tasarladılar. Köyde bu sıralar sabun kokularıyla beraber tadilat sesleri de duyulması bundan. Üç yıl önce termik santrala karşı kendi gelir modellerini el emekleriyle yaratmak üzere birlikte yola çıkan Yırcalı kadınlar çok heyecanlılar. Her şey yolunda giderse, 8 Mart’ta sabun evinin açılışı var.

Zeytin nöbetinden üretime

Köylerinde kurulmak istenen üçüncü kömürlü termik santrala karşı başlattıkları zeytin nöbetinden tanıyoruz onları. Yıllar önce, köylerine ilk baca dikildiğinde vaat edildiği gibi köydeki herkese iş getirmeyen, dumanı, kül barajı yetmezmiş gibi tarım yaptıkları tütün tarlalarını zamanla taşa kesen termik santrala rağmen büyüttükleri zeytin ağaçları kesilmesin diye direnen Yırca köyü halkını... Kolin şirketi, hukuki süreç tamamlanmadan altı binden fazla zeytin ağacını kestiğinde, gözyaşları içinde “Onlar kestiyse biz yeniden dikeriz, yine de termik santral yaptırmayız” diyerek çevre mücadelesine umut veren Yırcalı kadınları... Danıştay’ın iptal kararı ve şirketin termik santralı Yırca’da yapmaktan vazgeçmesiyle sonuçlanan “zeytin nöbeti”, köyün kömürlü termik santrala karşı mücadelesini “sabun üretimi”ne devretti.

"Birbirimize kenetlendik"

“Zeytin zamanında oldu kızım” diye başlıyor söze Hamide Akın, sabun evinin nasıl doğduğunu sorduğumuzda anlatırken hikâyelerini... “Temel İhtiyaç Derneği, Soma’daki maden faciasından sonra kadınlara meslek edindirmek için Soma’nın köylerine gelmiş, muhtarlar kabul etmemiş. Sonra bizim muhtara soruyorlar, o da bizim kadınlar yapar, diyor. Köye geldiler, kahveyi kapatıp birlikte toplantı yaptık ve bir karar aldık, sabun üretecektik. Köyün girişinde bir ev kiraladık. Bir yıl dernekle çalıştık, onlardan rengarenk, kokulu sabunlar yapmayı öğrendik. Yollarımız ayrılınca sabuna devam etmek istedik. 2016’nın başlarıydı, Yırca Köyü Derneği’nin Yırca Hanımeli İktisadi İşletmesi’ni kurduk. Biz birlik olmayı zeytin direnişinden öğrendik. Birbirimize kenetlendik, bak zeytinlerimiz kesildi ama tarlalarımız bize kaldı. Şimdi de sabun evinde birliğiz. Çalışmak, kendi paranı kazanmak çok başka güzelmiş.”

Desteğinize ihtiyaçları var

Yırca’daki bu umut dolu hikayeyi anlatabilir, özel günlerinizde misafirlerinize, şirkette çalışanlara anısı kalacak bir hediye sunmak isterseniz sabun sipariş edebilir ya da böyle sipariş bağlantıları kurabilirsiniz. Sivil toplum kuruluşları ile beraber onlara sabun satabilecekleri alanlar açabilir, etkinliklerinize davet ederek hikayelerini paylaşmalarını sağlayabilirsiniz. Sabun eviyle ilgili gelişmeleri facebooktan ve instagram hesapları @yircahanimeli ‘nden takip edebilir, mesajlarınızla yalnız olmadıklarını hissettirebilirsiniz. Bunlardan birini bile yapmak istediyseniz, yolunuz bir gün Yırca’ya düştüğünde, kadınlarla sevgiyle kucaklaşıp kendinizi sabun evinde kolları sıvayıp işe girişmiş bulduğunuzda zaten göreceksiniz; gönül rahatlığıyla Yırca’nın gönüllü sabuncusuyum diyebilirsiniz.

***

Yırcalı kadınların hayatı değişti

Sabun evinde şimdilik 20 kadın çalışıyor. İstanbul’a, İzmir’e, Manisa’ya, Bursa’ya, Bodrum’a, Çanakkale’ye, Kaz Dağları’na, Bozcaada’ya binlerce sabun gönderdiler. Çoğu kez kendileri de davetli gittiler. Yaptıkları konuşmalarda hikâyelerini paylaşıp başka kadınlara ilham oldular, umut verdiler. Sabun satmayı, muhasebeyi, interneti, sosyal medya kullanmayı öğrenirken karar almayı, organize olmayı, birlikte üretmeyi, planlamayı da deneyimlediler. Kendi markalarını yaratıp kendi yollarına bağımsız devam ederlerken yeni bir atölye hayal ettiler. İnternette kampanya başlatıp yaklaşık 750 kişinin katıldığı imeceyle sabun satışlarından artırdıkları parayı birleştirip köyden eski bir taş ev satın aldılar. Geçen yıl şubat ayında taşındılar.

“Yeni sabun ev, uğurlu geldi” diyor sabuncu Kerime Akın, “Geçen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sadece bir şirket beş bin adet sabun siparişi verdi. Bizim için rekordu. Ne kadar sipariş gelirse gelsin biz gece gündüz demeden el birliğiyle üretiriz. Hepimizin görevi ayrı, işi paylaşıyoruz. Kimi sabun eritiyor, kalıplara döküp pancardan, ıspanaktan elde edilen doğal boyalarla rengini ayarlıyor, çiçek kokusu sıkıyor. Kimi tabakalarını yapıyor, kimi paketliyor. Boşta olan çay demliyor, yemek hazırlıyor. Yeter ki sipariş olsun, biz çok seviyoruz. Başlangıçta hiçbir şey bilmiyorduk, acaba yapabilecek miyiz diyorduk. Kadınların yapamayacağı bir şey yok ki.. Hele ki birlik olmuşsak herşeyin üstesinden geliriz.”

***

Açılış 8 Mart'ta, sonrası gıda ruhsatında

Şimdiki hedefleri yeni sabun evinde gıda üretim izni alabilmek. Sabunun yanı sıra birbirinden lezzetli salçalarını, reçellerini, tarhanalarını, turşularını, eriştelerini de üretip satabilmek için sabırsızlanan Yırcalı kadınlar, taş evi dönüştürmeye, izin için belirtilen özelliklere uygun hale getirmeye koyuldular. Bunun için Herkes İçin Mimarlık’tan destek aldılar. Bu sıralar köyde hem 8 Mart için aldıkları sabun siparişlerini yetiştirme telaşı hem de sabun evinin tadilatını 8 Mart’a kadar tamamlayıp açılışını yapmak için yoğun bir çalışma var. “Hevesle bekliyoruz” diyor Nazmiye Suer. 53 yaşında. Köyde toprağı eken beş altı kişiden biri. Eşiyle beraber yıllardır pazarcılık yapıyorlar. Sabun işi başladığından beri gündüz tarlaya, sipariş oldu mu akşamları sabuna gidiyor: “Çok güzel geçiyor vakit, sabun evinde. Stres atıyoruz, konuşuyoruz, çok gülüyoruz çalışırken. Bizim için çok iyi oluyor. Kokulu sabun işi bir gün tükenecekti. Doğal ürünlerimizi satmaya başlayabilirsek işimiz sürekli hale gelecek.”

***

Toprak sıva duvarlarda hepsinin emeği var

Yırcalı kadınlar önce zeytin nöbetiyle, sonra sabun üretimiyle değişen hikâyelerinde farklı şehirlerden birçok insanla dost oldular. 27 yaşındaki Kenan Kahya da onlardan. Bir süre önce köye yerleşen ve kadınlara sabun üretiminde, siparişlerde destek veren Kenan Kahya anlatıyor: “Hiç sipariş gelmeyen en umutsuz anlarımızda köydeki iki kömürlü termik santralı, kül barajını, otoyol projesini düşündük. Bütün bu ekolojik yıkıma karşı köyü yaşatabilmenin bir yolunu bulmak gerekiyordu, bunu da ancak kadınlar bir araya gelerek yapabilirdi. Yırca Hanımeli İktisadi İşletmesi’ni kuracağımızı söylediğimizde köyün erkekleri bize inanmadılar, yapamazsınız dediler. Kadınlar vazgeçmeyip başararak herkesi ikna etti.”

Sabun evinin üretim yapılacak kısımları geleneksel mimariye göre geliştirildi. Evi dört bölüme ayırıp sabunhane, gıdahane, gıda ve sabun deposu ve konukhane ismini verdiler. Eskiden bakkal olan bahçedeki küçük odaya ise “kadınlar kahvesi”. Köydeki kadınların ortak kullanım alanı olacak kahveye serbest kürsü ve kütüphane de düşünüyorlar.
“Sabun evi bizim için dayanışma, özgürleşme, özgüven kazanma demek” diyor Firdes Ünlü ve gülüyor: “40 yaşından sonra iş kadını oluyorsun, öğreniyorsun. İlkokul mezunuyuz, kargo yaparken binlerce sabun saydık. Şaşırmadık mı? Olsun, bir daha saydık.”