Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Aşırı sağ Fransa'yı baştan çıkardı

Aşırı sağcı Ulusal Cephe, yerel seçimlerin ilk turunda birinci parti oldu. Barbara Wesel yorumunda, Marine Le Pen’in siyasi reçetesinin tehlikeye atabileceği tek ülkenin sadece Fransa olmadığını vurguluyor.

07 Aralık 2015 21:00


Ulusal Cephe'nin Fransa'daki yükseliş senaryosu sanki ders kitaplarından alınmış. Aşırı sağcı bir parti toplumca kabul edilebilir hale nasıl getirilir? Partinin yerel seçimlerde birinci sıraya oturması, genel başkan Marine Le Pen'in ustalık eseri sayılır. Seçmenin önyargılarını kullan, dilini mahkemelik olmayacak kadar dizginle, meydanları bayrak ve flamalarla donat ve gerçek yurtseverliği sadece kendine yakıştır, yeter.

Aşırı sağın Avrupa'ya dönüşü

Tarihteki olayları kıyaslarken dikkat etmek gerekir. Ancak yakın Alman tarihini düşününce insanın karnına kramp giriyor. Ulusal Cephe ve Polonya'da iktidara gelen Kaczynski milliyetçileri geçen yüzyılın Alman faşistleri kadar tehlikeli olabilir mi? Henüz hayır, ama ileride ne olacağı bilinemez. Desenleri oldukça örtüşüyor. Toplumun bir kesiminin dışlanması, yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik tutkalları oluyor. Fransa'da Müslümanlar toplumun, ‘gerçek Fransızların' kimliğini tehdit ettikleri için mücadele edilmesi gereken günah keçisi yerine konuyor. Ürkütücü bir benzerlik. Marine Le Pen'e kanmamak gerekir. Le Pen demokrat değildir. Partisi son derece tehlikelidir. Tek hedefi de iktidara gelmektir.

Fransızları siyasi intihara iten nedir?

Bir bakımdan Fransız seçmenin hayal kırıklığı içinde olmasına hak vermek gerekir. Şimdiye kadar güçlü sayılan sosyalistler ve muhafazakârlar halktan uzaklaşıp, sonu gelmeyen skandallar yüzünden inandırıcılıklarını kaybettiler. Francois Hollande ekonomiyi canlandırıp işsizliği azaltamadığı için seçmen değişim istiyor. Marine Le Pen'in aldığı oyların büyük bölümü toplumun kayıp kesimlerinden geliyor. Le Pen de onların dertlerine tercüman olduğunu iddia ediyor.

Oysa Ulusal Cephe'nin ekonomik programı tamamen saçma ve vaatleri de son derece tutarsız. Sınırları kapatıp Avrupa Birliği'nden ayrılmak Fransız ekonomisini canlandırmaz. Dışa kapanan ve geçmişin ulusal benlik ideallerine sarılan bir Fransa ne yabancıya cazip gelir, ne de ihracatta basamak atlar. Fransız çiftçisi yıllardır alışık olduğu sübvansiyonların Brüksel tarafından kesilmesiyle neye uğradığına şaşırır. Ulusal Cephe bol sosyal yardımları daha da şişiremez ve ekonomik yapıdaki kemikleşmişliği aşıp bütün Fransızlara iş imkânı yaratamaz. Marine Le Pen'e dostu Vladimir Putin de yardım edemez. Aşırı sağcıların yönetimindeki Fransa Avrupa Birliği'nin de sonu olur. Almanya birkaç komşusuyla birlikte küçültülmüş Avrupa'ya çekilmek zorunda kalır.

Yerel seçimler bir ikazdı

Marine Le Pen'in hedefi Elysee Sarayı'na çıkmak. Ama önünde uzun bir yol var. 2017 yılında yeteri sayıda seçmen cumhuriyetçi adayın arkasında toplanarak, Le Pen'in cumhurbaşkanı olmasını engelleyecektir. Ancak yerel seçim sonuçları önemli bir ikaz olmuştur. Fransızlar aşırı sağ tarafından baştan çıkarılmaya pek yatkınlar ve tercihlerinin sonunu iyi düşünmüyorlar. Fareli köyün kavalcısındaki bednamlık onlara cazip geliyor. Ütopyacılıkları ağır basıyor. Fransız erkeğinin gururlu, Fransız kadının ise varlıklı ve güzel olduğu geçmişlerini canlandırabileceklerini sanıyorlar. Kırmızı, beyaz, mavi renkli bayraklarını dalgalandırıp, Marseillaise'lerini okuyorlar. Modern çağın ağırlığına dayanamayanlar gibi sakin ve huzurlu bir hayatın arayışı içindeler. Ulusal Cephe gibi partiler onlarda bu hissi canlandırıyor ve onlarla adeta oynuyorlar. Evet, bu filmi daha önce de görmüştük. Evet, tastamam can sıkı bir manzara. Umalım, Fransızlar önümüzdeki bir buçuk yılda, aslında düşünme yeteneğine sahip bir millet olduklarını hatırlasınlar.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle