Demek gerçekten Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) ele avuca sığmayan asi siyasetçisi Jens Spahn bakan olacak, öyle mi? Muhafazakâr değerleri canlandırmak isteyen ve Merkel'in göçmen politikalarını yüksek sesle eleştiren siyasetçi, geçtiğimiz aylarda Avusturya'nın popülist başbakanı Sebastian Kurz ile boy boy pozlar vermekten çekinmemişti. Spahn ayrıca Berlin'in en canlı ve gözde semtlerinde Almanca'nın yanı sıra çokça İngilizce konuşulmasından rahatsız olduğunu söyleyerek de dikkatleri üzerine çekmişti. Demek eleştiride kimseye pabuç bırakmayan Spahn şimdi Sağlık Bakanı olacak.
Görelim bakalım... Madem öyle, Sağlık Bakanı olsun da biraz da doktor ve hastane lobicileriyle uğraşsın. Almanya'nın küçük kasabalarında neden doktor açığı var, buna çare bulsun. Malum, sağlık bakanlığı pek de göz önünde olunabilecek bir makam değil. Ancak hakkını da vermek lazım: Muhafazakârlığı ve asiliği ile dikkat çekmeden önce Spahn sağlık hizmetleri hakkında uzmanlık kazanmıştı. Yani Merkel'in bu seçimi akıllıca bir adım. "Merkel sonrası dönem için umut vaat eden bir siyasetçi" olarak tanımlanmasına ses çıkarmayan Spahn'ın gelecek hükümet döneminde somut başarılarla kendini kanıtlaması gerekecek. Merkel'in Spahn seçimiyle vermek istediği mesaj oldukça net. Bu kararla Merkel açıkça "Ben buradayım. En azından önümüzdeki yıllarda burada olmaya devam edeceğim" diyor.
Merkel'in bu mesajı CDU'nun umut vaat eden ikinci ismi olan Julia Klöckner için de geçerli. Klöckner yeni kabinede Tarım Bakanı olarak şansını deneyecek. Geçtiğimiz aylarda Klöckner CDU'nun basın sözcüsüymüşcesine bir tartışma programından diğerine koşturarak dikkat çekmişti. Ancak Klöckner'in iki sene önce Rheinland-Pfalz'daki eyalet seçimi kampanyalarında başbakan Merkel'in göçmen politikalarını eleştirerek oy kazanmaya çalıştığı da hâlâ hafızalarda. Klöckner'in taktiği halk arasında konuşulan popüler konulara el atıp onları kendi siyasi çizgisine katmak oldu. Ama Merkel bu hamleleri unutmamıştır herhalde. Aslında Merkel bunları asla unutmayacaktır. Hadi bakalım, Klöckner de şimdi Tarım Bakanlığı'nda inatçı çiftçiler ve asabi çevrecilerle uğraşsın. İyi eğlenceler!
Gelelim savunma bakanlığına... Her ne kadar askerlerin favorisi olmasa da Ursula von der Leyen Savunma Bakanlığı'nda kalmaya devam edecek. Kim bilir, belki von der Leyen iki sene sonra NATO'nun başına geçer. Ne de olsa ancak Savunma Bakanlığı'nda görev almış biri oraya rahatlıkla yatay geçiş yapabilir.
Kabinedeki önemli bakanlıklardan biri de Maliye Bakanlığı. Geçtiğimiz dört yıl boyunca Başbakanlık Müsteşarı olarak görev yapan ve Merkel'in göçmen politikaları olmak üzere birçok konuda Merkel' e destek çıkan Peter Altmaier Ekonomi Bakanı oldu. Yeni görevinde Altmaier hem CDU'nun en geniş seçmen kitlesini oluşturan hem de ihracat devi Almanya'nın belkemiği olan küçük ve orta ölçekli işletmeler ile bağlantıları güçlendirecek. Altmaier'ı kabinenin diğer CDU'lu bakanlarından ayıran en belirgin özelliği, Spahn ve Klöckner örneklerinde olduğu gibi taktiksel değil, bilinçli ve gerekçeleri olan bir seçimle Ekonomi Bakanı olarak görevlendirilmiş olması.
Son olarak gelelim CDU içerisindeki en önemli mevkiye. Parti genel sekreterliğini bundan böyle Saarland Eyalet Başbakanı ve Merkel'in samimi arkadaşı Annegret Kramp-Karrenbauer üstlenecek. Kramp-Karrenbauer, CDU'nun reformlarla yenilenmesinden sorumlu olacak.
Genel tabloya bakınca hangi isimlerin bakanlık koltuğuna oturacağının Merkel'in çok da umrunda olmadığını söyleyebiliriz. Açıklanan isimler çok da yenilik vaat eden, parıltı saçan karakterler değil. Çünkü Merkel için hükümette önemli olan tek şey, Merkel'in kendisi.
Jens Thurau
© Deutsche Welle Türkçe