Nihayet! Gerçi bu aşamaya gelmek çok uzun sürdü! Hem de çok uzun. Ama nihayet Almanya Başbakanı Angela Merkel eşcinsel evliliğine karşı olan tutumunu değiştirdi. Partisine bu konuda grup kararı alması için zorlama yapmayacak olan Merkel, gey ve lezbiyen evliliğinin yasallaştırılmasına yönelik kararı Federal Meclis’teki milletvekillerinin vicdanına bırakacak. Bu da şu anlama geliyor: Artık Almanya’da herkes için evlenmek mümkün olacak.
Uygarca bir adım
Bu çoktan verilmesi gerekli bir karardı. Bu, aynı zamanda hiçbir vatandaşın cinsel yönelimi nedeni ile ayrımcılığa uğramadığı bir ülke olma yolunda medeni bir adım. Özellikle de iki insanın büyük bir bağ ile biri birleri için sorumluluk üstlendiği evlilik konusunda. Nitekim Almanya’da bu önemli ilke hala ihlal ediliyor. Gerçi 2001 yılından itibaren "tescilli hayat arkadaşlığı" söz konusu. Bu düzenleme birçok yönden evliliğe benzese de her alanda bunu söylemek mümkün değil. Özellikle de çocuk sahibi olmak konusunda homoseksüeller ciddi mağduriyetlerle karşı karşıya. Örneğin Almanya’da hala eşcinsel bir çiftin beraber evlat edinmesi mümkün değil. Birçok eşcinsel bunu bir ayrımcılık olarak görüyor. Bunun da ötesinde toplumun "evlilik" anlayışını eşcinsellere layık görmemesi zaten başlı başına bir ayrımcılık.
Tipik Merkel
Eşcinsellerin evlenebilmesine yönelik tutumunu değiştiren Merkel’in bunu kamuoyuna duyuruş biçimi ise inandırıcı olmaktan çok uzak. Yani yine tipik bir Merkel tutumu ile karşı karşıyayız: Önce uzun süre tereddüt edip erteleyip, yasama dönemi süresine yayılan büyük ve üzücü tartışmalardan sonra birden şimdiye dek savunduğu tutumunu değiştirmek. Ama Merkel, bunu heyecan ve neşe içinde değil de gayet tutuk bir biçimde duyurdu. Kendi kişisel tutumunu belli etmeden, şimdiye dek olan tereddütlerinin giderilip giderilmediğine açıklık getirmeden.
Eğer durumu daha yakından incelemek gerekirse: Politikanın aktif şekillendirmesi bir yana Merkel’in, partisine grup kararı alınması için zorlama yapmayacak olması, onun açık bir biçimde eşcinsellerin de heteroseksüellerle eşit haklara sahip olmasından yana olduğunu göstermiyor. Başbakan Merkel, tam anlamı ile "ileri gitmesi gereken" son noktaya kadar gitti. O biraz herkesi hoşnut tutmaya çalışıyor. Ve bunun nedeni de tamamen iktidar hesapları. Zira parti içerisinde ve tabanındaki muhafazakârları da fazla ürkütmek istemiyor.
Aşikar olan şey şu: Merkel ve Hristiyan Birlik kaçınılamaz olana boyun eğdi. Yeşiller, Hür Demokratlar (FDP) ve Sosyal Demokratların (SPD) gelecekte eşcinsel evliliğini kabul etmeyen bir parti ile koalisyon kurmayacaklarını kararlaştırmasının baskılar önemli ölçüde artmış, Merkel ve partisi dramatik bir biçimde izole edilmişti.
Kesin olan şey de şu: Hristiyan Birlik Partilerinin homoseksüel evlilik ile zor bir dönemden geçeceği. Merkel'in Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partileri içindeki muhafazakâr ve koyu Katolikler ile güreşeceği ve büyük bir ciddiyetle tereddütlerini tartışmayı göze aldığını da görmek gerekiyor. Ama bu durum asla toplumsal politik bir uyuşuklukla sonuçlanmamalı.
Örnek Madde 175
Aslında Hristiyan Birlik milletvekilleri bu işin nasıl başarılacağının iyi bir örneğini, Federal Meclis’teki diğer partilere mensup milletvekilleri ile bir uyum içerisinde geçen hafta gösterdi. Homoseksüel mahkûmların rehabilite edilmesini öngören Ceza Yasası’nın 175’inci Maddesi’nin kaldırılması Meclis‘te oybirliği ile kabul edildi. Hristiyan Birlik Partileri buradaki tutumunu arka sıralardaki cesur milletvekillerinin ısrarcı ikna çabalarına borçlu.
Ancak şimdi ortada diğerlerini ikna edecek kadar zaman kalmadı. Eğer Merkel, geç kalmış tavizi ile diğer partilerin eyleme geçme imkânını elinden alacağını zannediyorsa çok yanılıyor. Çünkü hepsi büyük bir zevkle Başbakanı önüne katıp eşcinseller için eşitlik talep ediyor. Hem de yasama döneminin son haftasında. Özellikle de Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı Martin Schulz.
İçeri ve dışarılan verilen mesaj
Merkel’in tereddütlü de olsa tutum değişikliği LGBTİ bireylerine verilen güzel bir haber oldu. Eşcinsel evliliğinin yasallaşacağı kesin. Ancak bu, 24 Eylül’deki genel seçimler öncesinde mi yoksa sonrasında mı olur, bu ikincil bir öneme sahip. Bu gelişme Almanya'yı diğer büyük AB komşularına daha da yakınlaştıracak.
Ama bu, sadece dışarı verilen bir mesaj değil aynı zamanda ülke içindeki aşırı muhafazakâr ve sağcı kesimlere de verilen bir mesajdı, ülkemizdeki özgür sosyal atmosferi zehirlemek isteyenlere verilen bir mesajdı. Biz Anayasamızdaki özgürlükçü değerlerinin arkasındayız. Buna şimdi bir de eşcinsel evliliği ekleniyor!
© Deutsche Welle Türkçe
Gero Schließ