Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE, (DHA)- ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın\'ın ÇOMÜ TV\'de konuk olduğu bir programda sarf ettiği, \"12 Haziran 1924. Camiler kapatılıyor, satılıyor. Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var. Ahır olarak kullanılan camiler var\" sözleri, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu\'na (RTÜK) taşındı.
RTÜK Üst Kurul üyeleri CHP\'li İlhan Taşçı ve İsmet Demirdöğen, ÇOMÜ TV’de 20 Şubat 2018 tarihinde, 2. Abdulhamid’in ölümünün 100’üncü yılı nedeniyle yayınlanan programa konuk olarak katılan ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın’ın \"Daha enteresan 12 Haziran 1924. Camiler kapatılıyor düşünebiliyor musunuz? Camiler satılıyor. Çok özür diliyorum Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var\" sözlerini RTÜK\'e taşıdı. Taşçı ve Demirdöğen, RTÜK Başkanlığı\'na yaptıkları başvuruda, Yrd. Doç. Dr. Akın’ın, RTÜK tarafından tahsis edilen ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) tarafından kullanılan 94.0 frekansında KAMPÜS FM çağrı işareti ile yayın yapan radyoya konuk olduğu kaydedildi. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın’ın burada kullandığı ifadelerin akıl sınırlarını zorlayan, insaftan ve izandan yoksun sözler olduğunu belirten Taşçı ve Demirdöğen, başvurularında şöyle dedi:
\"ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın’ın Cumhuriyeti ve Atatürk Devrimlerini hedef aldığı basına yansımıştır. Abdullah Akın’ın akıl sınırlarını zorlayan, insaftan ve izandan yoksun, Cumhuriyete, Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret içeren iddialarının bir bölümü şöyledir:
\'12 Haziran 1924. Camiler kapatılıyor düşünebiliyor musunuz? Camiler satılıyor. Çok özür diliyorum Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camilar var. Ahır olarak kullanılan camiler var. Türkiye’de camiler kapatıyorlar müessese olarak. 19 Mayıs 1915 gecesi biz burayı savunurken resmi rakamara göre söylüyorum; bir gecede 51 subay, bunları askeri kaynaklardan söylüyorum, 3 bin 369 er şehit verdik bir gecede ve 97 subay ile 9 bin 487 askerimiz yaralandı. Toplamda 9 bin 584 yaralımız iki siper arasında 4 gün boyunca kaldı. Sıcak aylardan bahsediyorum. 9 bin 584 yaralı kardeşim bir bardak su verin diye haykırdılar bizler siperden çıkamadık. Çanakkale koktu. İki taraftan beyaz bayrak çıktı, 8 saatte bunlar kontrol edilecek. Ortada 16 bin şehit ve yaralımız var. Mümkün olmadı, iki tarafın da anılarında yazıyor. Büyük kasap kancalarıyla bunları açtığımız çukurlara çektik, yaralı olanları gömdük. Ezan Türkçeleştirildi. 18 Temmuz 1832 (Kendi ifadesi) birkaç şeyle bunu toparlayayım. 1932, 18 Temmuz sabahı burada ezan Türkçeleştiriliyor aynı günün akşamı burada akşam, Amerika’da sabah oluyor. Bizi orada Birleşmiş Milletler\'e kabul ediyorlar. Bunun şartı ezanın Türkçeleştirilmesi idi. Çünkü ezanı Türkçeleştirdiler, camileri kapattılar. Harf Devrimi yaptılar bizi güya 600 yıllık Osmanlı anayasasından, milleti bir arada herkesin hakkını vererek yaşatıldığı bir kanundan kopardılar. Bize bir İsviçre Medeni Kanunu, bir Alman Ceza Kanunu, bir İtalyan Kanunu verdiler. Başımıza bir şapka, ayağımıza pantolon giydirdiler, güya medeni olduk.\'
Söz konusu yayının 6112 sayılı Yasa’nın 8. Maddesi\'ndeki yayın ilkeleri çerçevesinde değerlendirilerek Üst Kurul gündemine getirilmesini talep ederiz.\"
FOTOĞRAFLI