Türkiye, Yunanistan arasında son günlerde yaşanan krizlerin ardından Yunanistan’da yayımlanan To Vima gazetesi, Türkiye'de yaşayan Rum ve Yunan vatandaşlarla konuştu. Gazete, "Erdoğan Türkiye’sindeki Yunanlar” başlığıyla hazırladığı haberinde, Türkiye’deki Yunan ve Rumlara röportaj için gönderdikleri onlarca email ve telefon aramalarının ise “korku ve endişe nedeniyle” cevapsız kaldığını ve önceden ayarlanan randevuların da iptal edildiğini açıkldı. “Korkarım ki açık olarak konuşamam...” cümlesi ve farklı versiyonlarının röportaj için başvurulan Rumların verdiği cevapların başını çektiği belirtildi.
Ahval'den Evren Dede'nin hazırladığı haberde, Yunanistan’da Public Issue kamuoyu araştırma şirketinin kısa bir süre önce yaptığı araştırmaya katılan Yunanların %81’i Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geçen yıla kıyasla kötüleştiğini düşünüyor. %44’ü önümüzdeki yıllarda iki ülke arasında savaş ihtimali olduğunu inanırken, %79’u da Türkiye’nin Yunanistan için tehdit teşkil ettiğini düşünüyor.
İstanbul Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Konstantinos Travlos (37) “Yunanistan, Türkiye için bir tehdit değil. Türk basınında Yunan-Türk ilişkileri nadiren öne çıkıyor. Türkiye konusu Yunanistan’da manşette olabilir, ancak Yunanistan Türkiye’de manşette değil. Burada Kürt sorunu, Suriye krizi, Gülen, ABD ve Rusya ile ilişkiler konuşuluyor.
Türk dostlarım Ege’deki krizleri benden öğreniyor. Son dönemde ise Yunan-Türk krizine dikkat çeken Yunan basını ise her krizde beni arayıp ‘Türkiye ile savaş çıkacak mı?’ diye soruyor” diyor.
"Yunan olarak ne dediğime ne söylediğime dikkat ediyorum"
2014 yılından bu yana İstanbul’da yaşayan Travlos “O zamandan bu yana yaşanan bütün siyasi gelişmeleri yaşadım. Yunan olarak ne dediğime ve nerede söylediğime dikkat ediyorum.
Ancak üniversite düzeyinde hiçbir tepki almadan görüşlerimi açıkça ifade ettiğimi kabul etmeliyim” ifadelerini kullanıyor.
Yunan-Türk ilişkileriyle ilgili bilenmeyen bir yöne de dikkat çeken Profesör Travlos “Yunanistan’ı ziyaret edenler ülkemizdeki insanların özgürce konuşup kendilerini ifade edebildiklerini hissediyor. Özellikle de Türkiye’deki başarısız darbe sonrası, Yunanistan bir kişinin yaşayabileceği ideal ülke olarak yansıtılıyor.
Düşmanca bir hava olduğunu söylemek mümkün değil” şeklinde konuşuyor. 29 yaşındaki müzisyen Fotini Kokkala ise Beyoğlu’nda sahne alan “Sinafi Trio” adlı grubun üç kadın üyesinden biri. “Diğer ikisi yaşananlardan sonra Yunanistan’a geri döndü ve gidip geliyorlar.
“Söylememen gereken bir şeyi söylersen başın belaya girebilir”
Darbe girişimi istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı yarattı” diyen genç Yunan müzisyen “Bu yıl ise bir istikrar havası olduğunu söyleyebiliriz. Turizm yeniden yükseliyor. Ama gelenler Avrupalılardan ziyade Arap turistler” diye ekliyor.
“Söylememen gereken bir şeyi söylersen başın belaya girebilir” ifadelerini kullanan Fotini, “Bu da bir içe kapanıklığa yol açıyor. Uluorta söyleyeceğin şeyleri söylemeden önce iki kez düşünüyorsun. Hatta, düşüncelerinden dolayı suçlanma korkusuyla Facebook’taki bir paylaşıma like yapmayı bile düşünecek hale geliyorsun” şeklinde konuşuyor.
Kendisine İstanbulluların sıkça “8 Türk askerini neden iade etmiyorsunuz?” sorusunu sorduğunu anlatan 29 yaşındaki Yunan müzisyen, “Her halükarda Yunan-Türk ilişkileri konusunda iki ülkenin önceliği hakkında çok büyük fark var. İki ülke arasındaki gerginlik burada pek önemsenmiyor, Yunanistan’da ise büyük gündem yarattığını biliyorum” diyor.
14 yıldır Türkiye’de muhabirlik yapan 47 yaşındaki Kıbrıs'lı Rum gazeteci Anna Andreou da “Yunanistan, Türkiye için tehdit teşkil etmiyor. Ege veya Batı Trakya’daki azınlıkla ilgili konularda milliyetçi söylemler olsa bile sade vatandaşı veya basını yakından ilgilendiren konular değil bunlar. Yunanistan’da hakim olan savaş senaryoları için de aynı şey geçerli.
"Yunanlar, Türklerin tahriklerine aşırı tepkiler veriyor"
Yunanistan’da böyle bir havanın olması mantıksız değil. Yunanistan ve Kıbrıs için birinci tehdit Türkiye’dir. Türkiye için ise en büyük tehdit Kürtlerdir” ifadelerini kullanıyor. Yunanistan’ın Star Channel kanalı, Kıbrıs Haber ajansı ve Kıbrıs Devlet Televizyon kanalı RIK için muhabirlik yapan Andreou darbe girişimi sonrası Yunanistan’a kaçan 8 Türk subayı hakkında ise “Buradaki hakim görüş Türkiye’ye iade edilmeleri gerektiği yönünde. Türkiye’nin hak iddia ettiği 18 Yunan adası konusunda da Türkler milli çizgide hareket ediyor ancak hiçbir zaman Yunanların olduğu kadar hırs yapmıyorlar. Burada gündem yaratan tek olay Nisan ayında Türk komandolarının Yunan kayalıklarında indirdiği Yunan bayrağı oldu. Hatta Başbakan Yıldırım’ın televizyondan açıklama yaptığını hatırlıyorum. Bu beni etkilemişti. Yunan-Türk meseleleri nadiren gündemde yer alıyor. Bu konu gün boyunca manşet olunca tedirgin oldum. İşlerin iyi gitmediğini düşündüm. Ta ki gerginlik düşene kadar” ifadelerini kullanıyor. 68 yaşındaki tur rehberi Yannis Galitsis ise doğma büyüme İstanbullu. İstanbul Rumlarından olan Galitsis “Yunanlardan daha iyi Yunanca, Türklerden daha iyi Türkçe konuşuyorum” diye espri yapıyor. Ancak, To Vima gazetesinin “tuzak sorularına” da diplomatik cevaplar vererek aradan başarıyla sıyrılan tecrübeli tur rehberinin “Yunanlar, Türklerin tahriklerine aşırı tepkiler veriyor. Son dönemde Yunanistan’daki dost ve yakınlarımın ironik bir şekilde sıkça sorduğu soru ‘Orada Erdoğan ile ne yapıyorsunuz, aranız nasıl?’ sorusu oluyor. Yunanistan’da kriz patlak verdiğinde ise Yunanlardan en sık duyduğum söz ‘Keşke bizim de bir Erdoğan’ımız olsaydı!’ sözüydü.
İki ülke arasındaki kriz ve gelişmelerin Türkiye ve Yunanistan’da farklı etki yarattığını anlatan İstanbul Rumu Galitsis “En büyük endişeyi, Yunanistan’dan iltica talep eden 8 Türk asker konusu yarattı. İki Yunan askerinin tutuklanması konusu ise neredeyse duyulmadı. Sade bir Türk vatandaşının bu konudaki tepkisi şu: Yabancı bir Yunan askeri, bölgenin hassasiyetini bilmesine rağmen hangi hakla yabancı bir toprağa girer ve bu neyi amaçlamaktadır?” İki ülke arasındaki savaş senaryolarıyla ilgili ilginç bir teori ortaya atan 68 yaşındaki İstanbul Rumu, “Savaş senaryolarının uç, suni ve hatta düzmece olduğunu düşünüyorum. Yunanistan’daki kamuoyunu başka yere yönlendirme çabası bu. Yunan hükümeti çekişmeyi arttırıyor. Türkiye’de ise kimse bu konuyla ilgilenmiyor. Yunanistan’ın Yunan-Türk meselelerine yaklaşım politikası yanlış” diye görüş beyan ediyor. Erdoğan’ın ilk görev yıllarında Rum azınlığa yönelik çabaları olduğunu ancak daha sonra bunlardan vazgeçtiğini dile getiren Galitsis “Türk Cumhurbaşkanının Yunanistan’a karşı izlediği saldırgan politika, iç kamuoyuna yönelik bir hamledir. Siyasi görüş beyan etmek istemiyorum. Beni sadece havayı aktarmak ilgilendiriyor” sözleriyle açıklamalarını tamamlıyor.