Yaşam

Yüzünüz sizinle ilgili ne anlatıyor?

Psikologlar yüzün kişiliğin en derin sırlarına açılan birer pencere olduğunu belirtiyor

14 Mart 2015 16:43

İnsanların görünümüne bakarak yargıya varmanın yanlış olduğu söylenir. Fakat psikologlar yüzün kişiliğin en derin sırlarına açılan birer pencere olduğunu belirtiyor. Hiçbir şeyi dışa vurmadığımızı sansak bile yüzümüz kişiliğimiz, sağlığımız ve zekamızla ilgili bilgiler barındırıyor.

İngiltere’deki Northumbria Üniversitesi’nden Carmen Lefevre’ye göre, “Genlerimiz ve hormon seviyesi gibi biyolojik özelliklerimiz büyümemizi etkilediği gibi karakterimizi de şekillendiriyor”.

Yüzün kemik yapısını ele alalım. Lefevre, testosteronu yüksek olanların elmacık kemiklerinin daha büyük ve yüzlerinin daha geniş olduğunu ve bu insanların daha iddialı ve bazen de saldırgan bir kişiliğe sahip olabileceğini ifade ediyor.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, yüzün şekli ile baskın karakter arasındaki ilişki oldukça yaygın görülebilir. Örneğin kapuçin maymunlarında yüz ne kadar genişse grup içindeki hiyerarşik yer de o kadar yüksektir. Futbolcular arasında da benzer bir durum görülür. 2010 Dünya Kupası’nı inceleyen Amerikalı bir akademisyen, futbolcunun yüzünün genişliği ile uzunluğu arasındaki orana göre faul ve gol sayılarının tahmin edilebileceğini gösterdi. (Bu, iki kulak arasındaki mesafenin, göz ile dudak arasındaki mesafeye oranıdır ve normalde 2’dir.)

 

Dolgun yanaklar

 

Yüzümüz sağlığımızın da aynasıdır. Örneğin yüzdeki yağ oranı, ne kadar formda olduğumuza dair vücut kütle endeksi kadar bilgi verir. Yüzü ince olanlarda enfeksiyon daha az ve daha hafif görülür. Bu insanlarda depresyon ve anksiteye de daha az rastlanır.

Nasıl olur da yanakların dolgunluk derecesi, hakkımızda bu kadar çok şey anlatır? Glasgow Üniversitesi’nden Benedict Jones bunu, yağın vücuttaki rolü konusunda edinilen yeni bilgilere bağlıyor. Jones, vücutta ne kadar yağ olduğundan ziyade yağın bulunduğu yerin sağlık açısından önemli olduğunu belirtiyor. Yağları kalça kısmında biriken armut vücutlu insanlar, yağları gövde kısmında biriken elma vücutlu insanlara kıyasla daha sağlıklıdır. Hayati organların etrafının yağla kaplanması tehlikelidir. Jones, yanakların dolgunluğunun belki de zararlı bölgelerde biriken yağlara işaret ettiğini, ya da yüzdeki yağların farklı bir nedenle tehlikeli olduğunu söylüyor.

 

Ten rengi

 

Bu belirgin ipuçlarının yanı sıra ten rengi de sağlık durumunuzu dışa vurur. Jones ve Lefevre bunun etnisiteyle ilgili renklere bağlı olmadığını, fakat zor fark edilebilecek ton farklarının yaşam tarzına dair ipuçları verdiğini ifade ediyor. Ten renginiz hafif sarımsı, altın rengi bir tondaysa sağlıklı ve dirençlisiniz demektir. Tene bu rengi veren, turuncu ve kırmızı meyve ve sebzelerde bulunan karotenoidadlı pigmentlerdir. Bunları yeterince tükettiğimizde derinin üst katmanlarında toplanarak sarımsı bir renk oluştururlar. Sağlık göstergesi olarak bu şekilde sergileriz onları; çünkü hastalıklarla savaşmada kullanmamışızdır. Böylesine sağlıklı bir şekilde parıldamak insanın fiziksel çekiciliğini de artırır.

Pembe yanaklar ise kan dolaşımının ne kadar iyi olduğunun, aktif bir yaşam tarzının, hatta kadınlar açısından doğurganlığın göstergesidir.

 

Özgüven

 

Jones bu sırların aslında ortada olduğunu, ancak bizim onları yavaş keşfettiğimizi söylüyor. Dış görünümü inceleyen fizyonomi tarihin bazı dönemlerinde gözden düşmüş. Fakat bugünlerde yeniden itibar kazanıyor. Yani ‘selfie’lerimizde keşfedilmeyi bekleyen başka birçok özellik bulunabilir.

İnsanın ne kadar zeki olduğunu tahmin etmeye yarayan fiziksel özellikler henüz net olarak ortaya konmuş olmasa da bu tahminler çoğunlukla tutuyor. Hatta insanların cinsel eğilimleri bile yüze ve davranışlara bakılarak tahmin edilebiliyor. Bu ani yargılara varmanın nasıl mümkün olduğu konusunda ise daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Kişilik, yaşam tarzı ve dış görünüm arasındaki bağlantı zaman içinde de değişebilir elbette.

Kısa bir süre önce yapılan zekice bir deneyin de gösterdiği gibi aslında dış görünüşümüz ten rengi ve kemik yapısından öte bir şeydir. Araştırmacılar deneklerden en sevdikleri giysilerini giyip yüzlerinin fotoğrafını çekmelerini istemiş. Bu kişileri daha önce hiç görmemiş jüri üyelerinin yaptığı değerlendirmede, giysiler fotoğrafta görünmese bile, daha öncekilere kıyasla bu fotoğraflar çok daha cazip bulunmuş. Buradan yola çıkarak araştırmacılar, güzel giysilerle özgüvenleri artan deneklerin bu ifadesinin yüzlerine de yansıdığını ifade ediyor.

Kısacası, yüzümüz sadece biyolojimizin ürünü değil. Genlerimizi ve hormonlarımızı değiştirmemiz mümkün değil elbette. Ama kişiliğimizi, özgüvenimizi ve özsaygımızı yüzümüze yansıtarak kendimizle ilgili önemli bilgiler verebiliriz.