Reza Zarrab'ı tutuklatan New York Bölge Başsavcısı Preet Bharara’nın peşinde olduğu ileri sürülen Türk iş adamlarından Hasan Besneli konuştu. Oda TV'ye konuşan Besneli, Türkiye’de yaşayan Besneli, “Her açıdan bakarsanız tamamıyla saçma sapan bir olay. Şu an uçağa binip Amerika’ya gitsem ben, kimse alıkoyamaz” dedi.
ABD’li Başsavcı Bharara’nın isteğiyle New York Eyaleti Güney Bölgesi Bölge Mahkemesi geçen ay Türkiye’deki gazetelere verdiği ilanda; Hasan Besneli’ye karşı açılan bir davanın olduğu ifade edilerek, belirlenen süre içinde yanıt verilmemesi halinde, gıyabında karar verileceği açıklanmıştı. Buna göre; Türk işadamı Hasan Besneli’nin, Alman Deutsche Bank ile ABD Eximbank’dan aldığı 38 milyon dolarlık kredide usulsüzlük tespit edildiği ileri sürüldü. Besneli’nin söz konusu kredileri, Darüşşafaka Cemiyeti için İstanbul ve İzmir Urla’da yapacağı inşaatlarda kullanacağı bilgisini verdiği iddia edildi. “Kredi anlaşması Darüşşafaka Cemiyeti, Deutsche Bank (fonlayan banka) ve Exim Bank arasında imzalanmıştır” diyen Besneli, “Exim Bank beni de işin içine sokmaya çalışıyor” iddiasında bulundu ve şunları söyledi:
“İşi benim organize ettiğim doğru, ama nasıl organize edildi? Yaptığıma 'aracılık' demek de yanlış. Çünkü Exim Bank’ın karşısında bir Amerikan şirketi olmak zorunda. Dolayısıyla biz işi SABA şirketine götürüyoruz. ‘Böyle bir iş var, yapar mısınız’ diye… Onlar da ‘Biz bunu şu şartlarda yaparız’ diyor. Ve bunun karşılığında, biz onlara bir ücret öderiz. İş bu kadar. Eğer hata yapılmışsa, -ki ben yaptıklarına inanmıyorum- bunun sorumlusu SABA’dır.”
"Uçağa binip Amerika'ya gitsem"
ABD ve Türkiye’de bu iddianame yüzünden tutuklanmasının söz konusu olmadığını ileri süren Besneli, bu iddiasını şu sözle sürdürdü:
"Her açıdan bakarsanız tamamıyla saçma sapan bir olay. Şu an uçağa binip Amerika’ya gitsem ben, kimse alkoyamaz”
ABD’de kendisine “ceza davası” değil, “ticari dava” açıldığını vurgulayan Hasan Besneli, özetle şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye Cumhuriyeti Savcılığı vasıtası ile ABD’deki ilgili mahkemeye gerekli cevap verilmiştir. Peki bir iddianame hazırlanınca o insan suçlu mu oluyor? O zaman mahkeme veya Yargıtay’a ihtiyaç kalmaz.
ABD Exim Bankası kredi vermez, kredi garanti eder. Kredi anlaşması Darüşşafaka Cemiyeti, Deutsche Bank (fonlayan banka) ve Exim Bank arasında imzalanmıştır. Kredi bana değil, Darüşşafaka’ya verilmiştir. İhracatı yapan firma SABA Inc.’dir. Benimle organik veya başka türlü bir bağı yoktur. Dolayısı ile ben bu kredinin bir tarafı değilim.
Sorun şu: Proje tamamlanıp, SABA firması ibra edildikten sonra, yeni seçimle gelen Darüşşafaka Cemiyeti Yönetimi bütün ödemelerini durdurmuş (Exim Bank ve diğer bütün) ve yeniden yapılanmaya gitmiştir. Exim Bank ve Darüşşafaka arasında yapılan sözleşmeye göre ve İş Bankası ile Garanti Bankası desteği ile yeniden yapılandırılmış ve borçlarını zamanında ödemektedir.
Kredi sözleşmesi içerisinde Darüşşafaka Cemiyeti, Maslak’daki okulunu teminat olarak göstermiştir. Bu teminatın bugünkü değeri herhalde birkaç yüz milyon dolardır. Dolayısı ile Exim Bank’ın bir zararı oluşmadığı gibi oluşması da teminatın değerini düşünürseniz mümkün değildir. Olmayan zararın hangi tazminatı talep edilebilir?
"Muhatabı ben değilim”
Bunun ötesinde SABA Inc., Exim Bank ve Deutsche Bank’ın tek muhatabıdır. Benim ne Exim ne de Deutsche Bank’a verilmiş tek bir yazım veya imzam yoktur.
Olamaz da, çünkü bu kurumların tek muhatabı SABA Inc.’dir çünkü ihracatçı SABA Inc.’dir. 1992 senesinden beri SABA bu tür 12 projeyi yapmıştır. Hep SABA bu işleri yürütmüş ve Darüşşafaka’da da işlemler diğerleri ile aynı şekilde yapılmıştır. Ayrıca 1978-1992 seneleri arasında John Deere şirketinin Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Ortadoğu satış müdürü olarak birçok ihracatı aynı şartlar da John Deere olarak yapmışız. Dolayısı ile benim SABA’nın yaptıklarından şüphe etmem için hiçbir neden yoktur.
Her şeyin başında böyle bir tazminat davasının muhatabı ben olmadığım gibi, zaten tazminatı gerektirecek bir zarar da söz konusu değildir. Burada beni SABA’nın çalışanı olarak göstermeye çalışan iddianame (beni tek bu şekilde işin içine çekebilecekleri aşikar) bunu belgeleyecek hiçbir kanıta sahip değildir. Aksine SABA firmasını ihracatçı olarak tutan ve onlara bu servisten ötürü 1993 yılından beri proje bazında para ödeyen benim yönettiğim şirketler olmuştur.”