DİĞER
"Saklı bir bahçe gibi bu roman dizisi, bir kez dalabilirseniz içine her duyuya hitap edebilecek güzelliklerle dolu: görsel ve işitsel olmakla kalmayıp damağa, buruna ve tabii tensel olana da hitap eden anlatılar bunlar. Aslında bir anlamda son derece eğlendirici olması da cabası."
"Vermeer’in Delft Manzarası, Proust’a göre dünyanın en güzel resmidir. Hayranlık duyduğu ressam hakkında romanında sadece Swann’a Vermeer incelemesi yazdırmakla yetinmez. Ressamı ebedi kılarak, Bergotte’yi bu resmin önünde öldürmeyi seçer. Proust’la birlikte Vermeer’in şaheserine bakanlar önce bu güzelliğin içinde kaybolur, sonra o sarı duvara tutunurlar."
"Onun yazdıkları lirik şiiri çağrıştırır, bir öznenin iç konuşmalarını, sayıklamalarını. Lirik şair nasıl sözlerinin, sanatının kifayetsizliğinin farkına varıp kendisine karşılık veremeyeceği nesnelere ve kavramlara başvurursa, Edgü’nün anlatıcısı ya da konuşan öznesi de okurunu durup soluklanmaya, anlatılanları sorgulamaya çağırır."
"Uwe Timm, – ’68 kuşağına mensup solcu bir yazar olarak ailesiyle yüzleşmeye karar vermiş. Kardeşimin Gölgesinde, abisini gördüğü o tek andan hatırında kalanlarla başlıyor. Uwe o günlerde üç yaşında. Karl-Heinz kardeşini kucaklayıp havada süzerken birlikte tek anılarının bu olacağından, birkaç ay sonra Ukrayna’da öleceğinden habersiz..."
Harper Lee'nin yıllarını akıtıp da yayınlamadığı hakiki suç kitabı ve başka suçlar üstüne
Irmak Zileli: Zihin katmanlardan oluşuyor. En yüzeyde belki akılla kavradıklarımız, farkında olduklarımız var. Peki ya farkında olmadıklarımız?
Harper Lee, yaşamı boyunca ilk romanının getirdiği şöhretin gururuna kapılmamaya çalışmış, Bülbülü Öldürmek’te de bunu yazmıştı: “Aklı olan yeteneklerinden gururlanmaz.”
Harper Lee’nin 55 yıl sonra yayımlanan Tespih Ağacının Gölgesinde romanının çevirmeni Püren Özgören’le hem çevirmenlik serüvenini hem de Lee’nin romanındaki çeviri detaylarını konuştuk...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık