DİĞER
"Müslüman toplumların sorunları için Batı emperyalizmini suçlamak çözüm değil. Aksine, Müslümanların ciddi bir özeleştiriye ihtiyaçları var. İslam tarihinin ilk dört-beş asırlık döneminde Müslümanlar dinamik, üretken ve nispeten çoğulcu bir medeniyet ortaya koyduklarını hatırlamalılar.”
"Tarihçi Ruth Roded, 845 ilâ 1987 yılları arasında yazılmış olan 37 Arapça tezkireye dayanan sayısal bir analiz sunmuş, bu eserlerin çoğunda kadın biyografilerinin küçük bir azınlık teşkil ettiğini, daha önemlisi bu sayının giderek azalıp %2'ye kadar düştüğünü göstermiştir. Nüfusun %50 kadarını teşkil eden kadınların erkek-egemen bir toplumda tezkirelerin de %50’sini işgal edemeyeceği doğal olmakla birlikte, sayının bu kadar düşmüş olması izah edilmeye muhtaçtır."
"İslamcılık ideolojisine ilişkin sosyo-politik tarih analizini süreklilik-kopuş içerisinde ve tarihsel gelişmelerin neden olduğu karmaşık katmanları ve ilişkileri göstererek sürdüren kitap, Batılı ülkelerin 19. yüzyılda başlayan ‘İslam siyasetleri’nin politik nedenlerini izah ediyor."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“İslam dünyası kavramı, İslamın kendisi kadar eski olan 'ümmet' kavramından gelmemiş; 1870’lerde, Avrupa imparatorluklarının dünya Müslümanlarının çoğunu yönettiği bir dönemde, Batı’daki 'Hıristiyan medeniyeti'nin antitezi olarak ortaya çıkmıştır. Bir başka ifadeyle, Müslümanlar 'Küfür tek millettir' demeden çok önce, Avrupa’nın emperyal elitleri, “Dünyadaki Müslümanlar tek millettir” anlayışıyla, Müslümanları aşağı ve geri bir din ve medeniyetin temsilcileri olarak tanımlamıştır."
"Roy’un siyasal serüveninin düşünsel dünyasını fazlasıyla etkilemiş olmasının ötesinde, asıl sorun, bu gibi tezlerin siyasal sonuçlarıdır. Müslüman nüfuslu coğrafyada, laikliğin modası geçmiş bir deneme olarak sayılması, demokrasi ile yollarının ayrılabileceği fikri ve bu çerçevede kurulan siyasi ittifaklar bu paradigma içinde şekillendi ve meşrulaştı."
Şeylerin, hatta hayatın, tüm anlam ve önemi kültle ilişkisi üzerinden belirleniyordu artık. İlke çok açık: Bana yararı olmayana hayat hakkı tanımam
Kültürel iktidar ancak kendi bahçenden çıkabilecek gücü bulduğunda etkisini göstermeye başlar; başka bahçelerdeki birikime kucak açarak, bundan mutluluk ve gurur duyarak…
Basbayağı sağcı bir kültür devinimini; özerk, bağımsız, kayıtsız, eyvallahsızmış gibi sunmak, sadece okuma yazma tecrübesinin ilk basamaklarındaki romantik gençlerin aklını çelebilir bir poz olarak kalıyor...
Siyasî iktidarın değişmesiyle bir yandan Hidayet Romanları'nın popülaritesi düşerken, diğer yandan hidayet olgusu da dönüşüme uğrar. Yeni anlatıda iktidarın tesis edilmesi gereken mekân devlet kurumları yerine evdir...
Servet-i Fünun dergisi, tarihsel gerçeklik-metinsel gerçeklik-kurmaca boyutunda üç katmanda işlediği yoksulluk temasıyla, sistem eleştirisi gerçekleştirmeye ve asıl sorunun üzerine gitmeye de çalışır
Ne yazık ki İstanbul hep yeniden fethedilecek. Her fethedense İstanbul'un fethinde bir imar cihadı ve ilmî üstünlük arayacak
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık