DİĞER
Mustafa Kırantepe: "Herkes bir saatlik oyunun içinden farklı öyküler aldı kendi adına. Ötekileştirilmeyle ilgili etkilenen bir tayfa oldu. Tacizle ilgili deneyim yaşamış ya da başına böyle bir şeyin geldiğini söyleyen arkadaşlarımızın yüzleşmesi oldu. Herkes farklı bir tarafından etkilendi oyunun ya da herkese farklı bir yerden dokundu oyun."
"Onarıcı bir deneyim olabilir kadınların buluşması, tıpkı Ferrante ile Abramović gibi, kendi sözcüklerini, deneyimlerini sunduğunda kadınlar birbirine, en çok da sorularını, çatlaklarından sızanları. Hisleri karşılıklı olarak söze, imgeye, sembole dökebileceğimiz arkadaşlar lazım. Bence bunu fal bakarak da yapabilirler, resimle ya da şiirle de."
"Bu metin çizgisellikten uzak, dahası çizgiselliği dinamitleyen bir yapıya sahip. Düzyazı şiiri andıran metinlerin arasında dizeler beliriyor. Bir kolajlar manzumesi. Metinde bir anlatıcıdan ziyade bir bilincin sesi var demek daha doğru olur. Bu ses gelip kısmen bir anlatıyı çağrıştırıyor, yığınla karakter serpiştiriyor ve bu karakterler de metnin sesi gibi vur-kaç tekniğiyle hareket ediyor."
"Kıvanç’ın bu belgeseli Hrant Dink’i toplumsal hafızaya nakşetmek için başlı başına önemli bir hamle; filmdeki arşiv görüntüleri ve sesler, Hrant’ı ‘kolektif hafıza’ ya da ‘kültürel belleğin' bir parçası kılıyor, sonsuza dek."
Karantina atmosferinden çıkıp –maskeyle de olsa– tatil havasına girmek istiyorsunuzdur diye düşünen K24 yayın kurulu üyeleri, pandemi, iklim krizi, yükselen faşizm, ırkçılık, ekonomik krizle dolu gündemden birkaç sayfada uzaklaşmanızı sağlayacak farklı kitaplardan oluşan bir liste hazırladı sizler için. Evet, boğucu gündemden kaçıyoruz ama kısa bir süreliğine: Listemizdeki kitapların verdiği moral ve neşe sayesinde bütün bu musibetlerle daha rahat baş edebilmek için.
"Yaşadığımız salgın, edebiyatı besleyip, yeni bir edebiyata kapı aralar mı acaba? Eğer aralarsa, o aralanan kapıdan nitelikli eserler çıkar mı? Edebiyatta bir salgın yaşanır mı? Kıyamet romanlarına karşı hazırlıklı mı olmalıyız? Peki salgın sırasında edebiyat, okur için bir sığınak işlevi görür mü? Daha düne kadar kitapla hiç arası olmayan, ne var ki evlere kapanma süreciyle birlikte kitap kurdu kesilen okurların 'okurluğu' bize ne söyler?"
2018 Nobel Edebiyat Ödülünün sahibi Polonyalı ünlü yazar Olga Tokarczuk’un New Yorker’da yayımlanan pandemiye dair denemesini Neşe Taluy Yüce’nin çevirisiyle sunuyoruz.
Pandemi döneminde yayıncılığın sorunları için 65 yayınevine 7 soru gönderdik, 19 yayınevinden cevap aldık. Dosyanın ilk bölümünde ilk üç sorunun cevaplarını yayınlamıştık. Şimdi de diğer dört sorunun yanıtlarını yayınlıyoruz…
“Karantina süreci online platformlarda muazzam bir hareketlilik yarattı. Pandeminin sanat ortamına farklı etkileri var: Çevrimiçi olma, dijital tecrübeler, görsel kirlilik… Ama pandeminin yarattığı şok ve ardıl dalgalanmalar bence ‘eski normal’ arayışının yansıması olan ‘çevrimiçine sığınma’ ve sosyal medyaya saklanma eğilimini tetikledi.”
"Pandeminin yüzleşme aynasını yüzümüze tuttuğu bu günler –evde kalabilenler için– kendimizle, korkularımızla baş etmeye çalıştığımız, sınırlarımızı gördüğümüz zamanlar. Dışarıda olmak durumunda kalanlar içinse aynaya yansıyanlar, baş etmek durumunda kaldıkları şeyler çok daha katmanlı ve ürkütücü."
"Eintracht Frankfurt’un Avusturyalı orta saha oyuncusu Stefan Ilsanker’in Kicker’e verdiği mülakatta söylediklerinin altını çizdim. 'Çok kazanıyoruz, muhtemelen haddinden fazla kazanıyoruz,' demiş açık yüreklilikle. Peşinden, 'birilerinin haddinden fazla kazanmasının,' neden başka alanlarda da sorgulanmadığını sormuş. Bravo! Buyurun, 'Futbol sadece futbol değildir'i işte buradan yakalım!"
"Ev, hem zamanı hem kişisel tarihimizi yoğurur duvarlarında. Hangi halının altında neyle karşılaşacağımız belli değildir çoğu zaman. Ama bu hal, daha çok, bizim evle ilişkimizde saklıdır."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık