DİĞER
"Proust’un da dediği gibi: 'Bütün güzel kitaplar bir tür yabancı dille yazılmıştır.' Latife Tekin burada bu ‘yabancı’ dili, dilden kurtularak kuruyor: Dili bir hırıltıya ya da haykırışa doğru zorlayarak. Zamansız’ı ‘barbarca’ bir metin olarak görmek de mümkün. Anlaşılmaz ve (iyi anlamda) ‘uygarlık-dışı’ bir dille konuşmak anlamında ‘barbarca’. Bu barbarlığın iki hedefi var gibi: Birincisi, grameri ihlal ederek ‘bilinçdışı’na yaklaşmak ve ikincisi, uygarlıktan kaçmak."
"Antalya’daki Rodin sergisi de Tanpınar’ın tarif ettiği bu poetik, baş döndürücü Akdeniz hissini hatırlatıyor insana. Serginin adı da bu açıdan isabetli: 'Tutkunun Heykeltıraşı Rodin.' Rodin’i ve diğer erken dönem modernleri (Baudelaire ve Nietzsche de dahil) 20. yüzyıl başı modernlerinden (Picasso ve Duchamp gibiler) ayıran şey sanırım yoğun duygulara ya da ‘tutku’ya halen tutkuyla bağlı olmalarıdır."
"Wai’nin İstanbul’da devam eden sergisinde yaptığı şey temelde şu: Geçmişten kamusal ‘yas’ görüntülerini toplamak ve dökülen teatral gözyaşlarını kitcsh denebilecek bir çerçeveye alarak gözyaşlarında gizli olan o öğrenilmiş ‘vatanseverlik’ jestlerini sorgulamak."
"Nâzım Hikmet bu ilk fütürist şiirlerinden sonra daha radikal bir noktaya doğru ilerleyebilirdi belki ama devreye her zaman olduğu gibi, ‘devlet ve sansür’ girdi. Nâzım Hikmet devlet eliyle yasaklandı ve Türkiye’ye girmesi ve kitap yayınlaması imkânsızlaştı. Böylece olası bir ‘avangard’ damar da daha başından kesilmiş oldu."
"Eylembilim eğer yaşasaydı Atay’ın edebiyatının gideceği yere dair ipuçları veriyor: Devlet, iktidar, ideoloji, özne, toplum gibi majör mevzular üzerine daha ‘aciliyetle’ düşünen, belki de daha ‘angaje’ bir edebiyat."
"Hatırlamak sadece doğal olarak yaşanan bir şey değildir, bilinçli bir çabayı ya da bakışı da gerektirir. Proust’vari bir bilinç akışını tetikleyebilecek ‘doğal’ bir hatırlama silsilesi mümkündür, ama insanın bazen de hatırlamayı hatırlaması, bakışı yoğunlaştırması da gerekir."
"Kitabın editörü Lebriz İsvan sunuş yazısına ‘Ev bir hikâyedir’ diye başlamış. Evet, öyledir ve o hikâyenin de bin bir türlü yazılış şekli var, bunlardan biri de dili dağıtmak olabilir; mesela Latife Tekin’in yıllar önce gecekonduları anlatmak için Berci Kristin Çöp Masalları’nda dili gecekondulaştırdığı gibi... Velhasıl, ‘ev’in metaforik ve reel anlamlarını araştıran diyalojik bir ‘ev nedir’ derlemesi bu. Derlemeden çok da buluşma gibi."
"Kıvanç’ın bu belgeseli Hrant Dink’i toplumsal hafızaya nakşetmek için başlı başına önemli bir hamle; filmdeki arşiv görüntüleri ve sesler, Hrant’ı ‘kolektif hafıza’ ya da ‘kültürel belleğin' bir parçası kılıyor, sonsuza dek."
"Son zamanlarda nesnelerdeki gizli şiddetin peşine düşen birçok genç çağdaş sanatçı da var, endüstriyel nesnelerin karanlık tarafları... Toplumsal bilinçdışında travmatik bir an, hem sanatçının hem de metalik aletlere bakan kişinin aklına musallat oluyor olabilir."
Dirimart’ta 80. yaşında, müthiş bir üretkenlikle, ‘büyüleyici’ bir sergi açan Komet’le resme, dünyanın hallerine, acemiliğe, ontolojiye, filozoflara, şiire, kurtarıcı saçmalığa, bir performans olarak hayata ve daha birçok şeye dair konuştuk.
"Türkçe edebiyat önerisine ‘ne yani yılların oturmuş teriminden vaz mı geçeceğiz’ diye ‘bilimsel’ bir tepki vermek bilim adamı lafı yerine cinsiyet açısından nötr olan ‘bilim insanı’ lafını kullananlara ‘ne yani yılların adam lafından vaz mı geçiyoruz’ demek kadar abestir."
"What we see in this exhibition are works created by Zehra Doğan with persistence and resilience during her prison sentence, using any surfaces, objects and materials she could find (including brushes made out of her own hair and menstruation blood used as paint; an expression of body politics in its fullest sense) and other manifestations of the alternative realm she created while in prison."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık