DİĞER
"Andığım üç yazarın yapıtlarındaki ortak konu, sakat birer genç kadın olan anlatıcıların diğer insanlarla ilişkilerinde olup bitenlerdir. Anlatıcılar bu ilişkileri herhangi bir genelleme üzerinden değil, temsil ettikleri genç kadının özgül deneyimleri üzerinden, onun bakış açısıyla ortaya koyuyor, ne eksik ne fazla."
"Doğu-Batı ikileşmesinin ötesinde, bu ikileşmeyle farklı derecelerde ilintili olarak kendi başına bir varlık nedeni ve var olma iradesi yaratmaya da çalışan şairler: Seyhan Erözçelik, Hüseyin Ferhad, Can H. Türker."
"Şimdi, onu kaybettiğimiz bu günlerde sıra şairliğinden söz etmeye gelince, epeydir zihnimde dolaşan bir cümleyi yazarak başlamanın zamanı olduğunu anlıyorum: Şiirler kutsal metinlerle aynı soydandır. Şiir yazan ya da okuyan herkes bunu doğrudan deneyimlemiş olmayabilir ama, çeşitli biçimlerde dile getirilmiş, en azından etrafında kuvvetle dolaşılmış bir düşüncedir bu."
"Keskin Bir Hayat, Özgür Gündem’in öyküsü dahil, Avukat Eren Keskin’in ve İnsan Hakları Derneği’nin yaşamöyküsü etrafındaki başlıca olguları bütün canlılığıyla anlatıyor ve paha biçilmez tanıklıklar sunuyor. Her hayata başka hayatlar karışır, Eren Keskin’inki gibi hayatlara çok daha da fazlası karışıyor..."
"Rönesans, Avrupa tarihinde büyük yer edinmiş bir toplumsal diriliş olgusunun adı olarak özel ad niteliğini kazanmış olmasaydı, Karakoç için 'Doğu Rönesansı’nın idealisti' diyebilirdik. Kendisinin bunun yerine 'Diriliş' sözcüğünü seçmesi, özgünlüğü esas aldığına ilişkin sayısız ve çok temel göstergelerden biri."
"Müstesna bir şair gerçekten İldeniz: Çeşitli açılardan, kendisinden beş yaş büyük Gülten Akın’ı ve neredeyse beş yüzyıl büyük Louise Labé’yi çağrıştırıyor. Cinsiyetlerini cinsiyetçi ideolojiden ayrı, neredeyse salt bir olgu olarak mesele yapabilmiş üç öncü kadın şairden söz ediyoruz. Genç yaşlarında zamanlarının ötesine geçen bir 'kendi olma' cesaretiyle yazmaya koyulmuşlar."
"Selahattin Yusuf’un anlatısı, Trabzon'un kadim yüksek yaylalarından birini mekân seçiyor ve o mekânın aynı zenginlikteki diliyle konuşuyor. Biz başkayerlilerin karşısına, boğucu olmamayı, ancak yeterli yabancılık ve gıpta duygusunu vermeyi başaran sayısız yerel sözcük çıkarıyor roman."
"İlhan Sami Çomak’ın şiirlerinde yerler ve zamanlar, dağlarla şehirler, suların dipleri ve üstleri birbirine ulanıyor, çözülüp yeniden bağlanıyor, bitmek bilmez bir hareket halinde. İnsan bu şiirleri durup durup okumayı seviyor."
“'Kestim Kara Saçlarımı' şiiri ve aynı addaki kitap 1960’ta yayımlanmıştı. Ben bu şiiri ‘60’ların ikinci yarısında, Mülkiye öğrenciliğim sırasında okudum. Zihnime sonsuzca kazınmış şiirlerden biridir. Gülten Akın’ın adı o yılların şiir artalanında esen, bazen büyülü bazen uzak rüzgârlardan biriydi. Uzaklığın olası nedenlerinden biri, 20. yüzyılın ilk üç çeyreğinde ‘kadın şair’ kavramının ve imgesinin hâlâ ufuk dışı kalması olabilir."
"Polemikler bir bütün olarak bir tür hesaplaşma panoraması çiziyor, dolaysız siyasetten çok düşünsel verimlerle hesaplaşma. Düşünsel verimler demek kişiler, düşünürler demek. Koçak’ın önceki verimlerinden de biliyoruz: Ufkunda her zaman bir panorama halinde ve bir idealler bütünü olarak dünya kültürü vardır. Düşünsel hareket noktasında Marksizm, bakış açısında eleştirel kuram."
"Kurmacalarındaki toplumsal zeminleri ve anlatımlarıyla dikkat çeken, çok okunan iki yazara bakıyorum. İkisi arasındaki farklılıklar, benzerlikleri ölçüsünde çarpıcı geliyor. Daha doğrusu benzerlikler, farklılıkları ölçüsünde çarpıcı."
"Çoğu büyük yapıt gibi Beauvoir’ın yapıtı da hak ettiği asıl kavrayışa ulaşamadı, yalnız kaldı, Batı’da daha hızlı, dünyanın çeperlerinde fazlasıyla yavaş yol aldı."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık