DİĞER
“Dönüş bana ‘80’leri getirdi; bu tarihi ondan öncekilerle birlikte getirdi; 'dönüş' kelimesindeki ironiyi, yıllar ve yıllar içinde, her politik kuşağın ağına takılan sürgün, adalet, göç, kayıp, aile, parçalanma, direniş kelimelerinin etrafında ha bire nafile dönüp duruyormuşuz duygusunu getirdi.”
"Dönüş için ne söylenebilir? Sürgünün ve tesellinin sanat üzerinden bir yansıması mı? otoriterliğin bir analizi mi? Bir aile tarihi mi? Ya da devrim sancıları içindeki bir ülkenin portresi mi? Yoksa bizim coğrafyamız ve tarihimiz için de geçerli tutkulu bir yas çalışması, bir acıyı yaşama biçimi mi?"
“İsimlerini bilmediğimiz yüzlerce şair, ressam, artist, editör, çevirmen, oyuncu gibi Savaş da bu dünya için yaratılmamıştı... Müziğe olan sadakatin terbiyesi çok daha özel, daha “kutsal” bir yerde durmalıydı onun için.”
“Céline vakasını nereye koyacağız? İnsanı düşünmek, onu bir bütün olarak, karanlık ve aydınlık taraflarıyla mı düşünmektir? İnsanda ve eserde her şey bir arada var olur, iç içe geçer, etkileşime girer mi? Yazarı, politik düşünen insandan ayırmak mümkün müdür? Céline neden hâlâ insanların aklını bu kadar meşgul ediyor ve bölüyor?”
"Foa’nın araştırmaları, katliama katılanların kendilerini bir hevesle bir gecede katil bulmadıklarını, aksine, bu katillerin kullandıkları tekniklerin ve hünerlerin Protestanlara karşı on yıllık bir zulüm ve şiddete dayandığını gösterir. Bundan önceki katliamlar neredeyse 'pratik yapmayı' mümkün kılmış, Saint-Barthélemy on yıllık şiddetin doruk noktasını oluşturmuştur."
"Kar Panteri’nde doğanın katledilmesi, hayvan hakları, devletlerin çevre politikalarının ötesinde, evrensel bir insanlık anlayışı, modern insanın unuttuğu, ıskaladığı ya da vazgeçtiği bir anlayış 'yaratıcı, kişisel bir felsefi' yaklaşımla kaleme alınmış. Yazarın da ifade ettiği gibi, 'hayvanların seyrine dalmak onu kendisiyle buluşturmuş'”.
"Kel Kâtip romanı, ‘45-‘50’li yılların Ankarası’na ait, bu yazının izin vermeyeceği bollukta, bugün artık hayal dahi edilemeyecek, tarihe tanıklık eden mahal araştırmacıları için son derece zengin anlatımlar sunar."
"Jean Genet’yle aynı kan grubundan olan Réal’in edebiyatı, fahişelik yapan kız kardeşlerine, tüm o yalnızlıktan kaybolmuş, ölüme terk edilmiş, çok fazla sevgi vermiş ancak hiç almamış dostlara, Eleni Varikas’ın ifadesiyle 'dünyanın kırıntıları, döküntüleri olan ayaktakımına' övgü niteliğindedir."
"17 yaşında New York’a gitmek üzere evden ayrıldı. Kuzgun yol boyunca onunla birlikteydi, yine kendi ifadesiyle 'kalp atışlarıyla, bu şehrin ışıkları altında ona ritim tutuyordu'. Hiçbir kadın bu kadar müstehcen olmaya ya da bu kadar cinsel özerklik talep etmeye cesaret edememişti. Hiçbiri kadın-erkek rollerini bu derecede değiştirmemişti."
"1867’de Goncourt kardeşler tarafından yazılan ve henüz Türkçeye çevrilmeyen Manette Salomon, klasisizm, neo-klasisizm, romantizm, oryantalizm, alegorizm ve realizmin bir geçit töreninin yapıldığı, 1840-1860 yılları arasındaki kısa bir resim sanatı tarihi olarak da anılır."
"Annie Ernaux gibi edebiyatçılardan Didier Eribon gibi sosyologlara ya da Geoffroy de Lagasnerie gibi çağdaş filozoflara varıncaya kadar Ayrım’ın doğurgan bakış açısından faydalanmayan yok gibidir. Benim payıma da, 1873’te yayımlanan ve Paris sebze halini, buranın esnafını merkeze alan bir kitap düştü: Émile Zola’nın Paris’in Karnı."
"1950’ler boyunca Fransız işçi sınıfının göçmen işçilere yönelik ırkçılığı, polise çalışma izni göstermezlerse ülkelerine gönderileceklerini bilen göçmenlere bırakılmış düşük ücretli montaj hattının acımasız gerçekliği, o yıllarda epey yaygın olan toplu tutuklamaların kurbanı olan Cezayirliler, ayrıca yöneticilerin adaletsizlikleri..."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık