DİĞER
Bitkinin bir korku figürüne dönüşmesine, gotik ve botaniğin iç içe geçmesine şaşmamak gerekir. İnsan ölünce bitkinin besini olur. Doğa, insan türü için ölüm demektir
İki asırlık bir süreçte halk efsanelerinden gerçeğe, gerçeklerden kurguya vampirin nasıl bir dönüşüm geçirdiğini, akıl-inanç ikircikliliği üzerinden görürüz. Burada dönüşen sadece vampir değil, modern bireyin, uygar insanın doğaüstüne karşı tutumudur...
İnsanları mutlu edecek düzen, sistem, yöntem nedir? İşte bu sorunun peşindedir Sovyet bilimkurguları
Gotik olduğu kadar güncel, fantastik olduğu kadar da sosyal bir roman var karşımızda. Bir arayış hakkında olduğu gibi, cevapların kara toprakta filizlendiğini gösteren bir roman: Vejetaryen
Şömine başında anlatılan hayalet öykülerinden, çağdaş korku ve fantastik kurgularına kadar kışın karını, karanlığını ve sessizliğini kendine fon yapan hikâyeler...
Alejandro Jodorowsky, bir roman kahramanı kadar büyülü, bir büyücü kadar gerçek bir öykü anlatıcısı
Batı Penceresinin Meleği, 16. yüzyılın bazen en büyük matematikçisi bazen de en büyük büyücüsü olarak anılan John Dee’nin hayatıyla, bir 20. yüzyıl insanı olan Baron Müller’in hayatının kesişimini ve bu kesişimden doğan korkunun öyküsünü anlatıyor
Biri 19, diğeri 20. yüzyıldan iki sıradışı kıyamet romanı… Cehennem ve kıyamet ise tüm uygarlığın meselesi, çünkü “Yara, yaradır. Yaralar iyileşiyor, kapanıyor ve tam onları tamamen unutuyorsun ki, hava değişiyor ve ağrımaya başlıyorlar.”
Yazdıklarıyla bizi uykusuz bıraktı, içimizi kararttı ama hafızamızı tazelemeyi de asla ihmal etmedi. Müziğin metafiziğini yaptı. Dostoyevski ve Shakespeare’i ölçü kabul etti. Albrecht Dürer ise onun peygamberiydi...
Kusurlu olmanın mükemmelliğin bir parçası olduğunu sanattan ve doğadan örneklerle anlatan John Ruskin’in estetik anlayışı kusursuz gibi, ancak toplumun alt ve orta tabakaları ile özellikle kadına bakışı ne yazık ki öyle değil
Terry Eagleton’ın en çok eleştirildiği konu, çok sık ve dağınık yazması, birçok alanda söz sahibi gibi bir tutum takınması, bazen gereğinden fazla alaycı bir üsluba sahip olması olabilir ama bir edebiyat eleştirmeni olarak Eagleton...
Batı’ya ait bir kavram olan fantastiği Türkçe edebiyatta aramak anakronik bir yaklaşım mıdır? Her yapıt hayalle iştigal eder, peki o halde fantastiğin farkı nerede ortaya çıkar?
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık