29 Aralık 2021 11:16
Alternatif müziğin genç isimi Evrencan Gündüz yeni albümü ‘Anadolu Funk’ ile Ayşen Güven’e konuk oldu. Albümün ve şarkıların oluşum serüvenini anlatan Gündüz, ilhamını Anadolu kültüründen ve Türkiye’nin koşulsuz sevgisinden aldığını söyledi.
Türkiye’nin mutsuz ve içine kapanık bir topluluğa dönüştüğünü ifade eden Gündüz, bu duruma Anadolu Funk’la itiraz ettiğini belirterek “Ben de bir genç olarak bunu tekrar dönüştürmek ve sevgi yoluna değiştirmek istiyorum. Bu yüzden Anadolu Funk. Ben bir coğrafyada yaşıyorum ve bir kültüre sahibim. Bu özel bir şey. Bu havalı bir şey arkadaşlar. Türküler havalıdır. Bağlama çalmak havalıdır” dedi.
Anadolu'nun eşsiz tınılarıyla evrensel bir müzik yaptığını belirten Gündüz, ‘Anadolu Funk’ albümünü Gündüz anlattı:
“Bizi bir araya getiren temel unsurları, kendimce müzik ve kültürel olarak; yemek sofrası, kahvaltıda tanımadığın kişiye ‘Afiyet olsun, gel birlikte olsun’. Ben çok yerde görmedim bunu. ‘Tanrı misafiriyim’, ‘gir’ falan. Bu koşulsuz sevginin var olduğu bir memlekette büyüyerek bu kadar ‘Merhaba’ diyene cevap vermeyen insanların olduğu bir topluluğa nasıl dönüştük. Ben de bir genç olarak bunu tekrar dönüştürmek ve sevgi yoluna değiştirmek istiyorum. Bu yüzden Anadolu Funk. Ben bir coğrafyada yaşıyorum ve bir kültüre sahibim. Bu özel bir şey. Bu havalı bir şey arkadaşlar. Türküler havalıdır. Bağlama çalmak havalıdır. Bir türküyü sokakta dinlemek güzeldir.
Bir gün aralarında üç dakika yok. Bir tane Ferdy Klein dinliyorum. Çok büyük bir usta. Üç tane kingden biri. Mesela üçüncü dakikada Erdal Erzincan diliyorum. Hemen araya Donny Hathaway’den eski 70’lerden soul sanatçısı Ghetto Boy dinliyorum. Hemen arkasından Gönül Dağı dinliyorum. Çünkü içinde sevgi olan, ışık olan, bir şey anlatan herkes zaten ozan oluyor. Yani hepsi bir şey anlatma derdinde."
70'lerin en başarılı soul müzisyenlerinden Hathaway'ın şarkısında gettodaki bir çocuğu anlatırken Anadoluda'ki sanatçının ise toprak işleyen ve geçim derdinde olan bir insanı ve halkı anlattığını söyleyen Gündüz, müziğinin içindeki anlatının ne ifade ettiğiyle ilgili şunları söyledi:
"Bunların hepsini birleştirince aslında hiçbir şeyin hiçbir şeyden farkı kalmıyor. Böyle o kadar uzun sentezler var ki. Kendi içimde bunların öyle güzel kombinasyonları olması gerekiyor ki. Hem böyle kendimden çıktığını bilmem gerekiyor. Evet bu ben; çok ben ama isimlendiğim her şeyi de çok güzel taşıyorum ve bundan gurur duyuyorum. Mesela Bozacı şarkısını dinlediler; ‘Barış Manço’ya benziyor’ dediler. Bunlar harika. Evet amaç o. ‘Asım abinin gitarını çok güzel taşıyor’ dediler. Evet. Bunlar mesela bazı müzisyenlere şey geliyor; onun içinde küçülmeyin onunla yücelin. Onları da arkanıza alıp onunla devam edin.”
Müziğin her türlüsünü sevdiğini dile getiren Gündüz, son dönemin popüler işleri arasında yer alan coverlar ile ilgili düşünceleri şöyle:
"Dönüştürün. Onu değiştirin. Kendinize uyarlayın. Kendiniz yapın. Yepyeni yapın ama hep söylüyorum mesela; ‘'Cover yaptım' diyorlar. Bir ağacı ortadan ikiye kesip, yarım bir ağaç yaptım diyemezsin. Yok öyle bir şey. İnsanlar şarkıları yorumluyorlar mesela çok genç sanatçı var. Bir ağacı tekrar yapamazsın. Ağacın üstüne yılbaşı süsleri asarsın ‘Bak ben böyle bir ağaç tasarladım, yarattım’ dersin o zaman olabilir. Ağaca sanatsal bir şey katarsın. Ama ağacın bütün dallarını kesip dimdik bir şey yapıp ‘Ben ağacı coverladım' diyemezsin."
Ayşen Güven ise Gündüz’ün bu yorumunun üzerine birkaç müzisyenin bu konuya ilişkin “Artık müzikte de 'yeni bir şey, yeni bir şey' değil. Hepsi var zaten. Olanı yeniden veya başka türlü yorumluyoruz belki ama hiç bulunmamış bir şey icat etmek değil yaptığımız şey. Bazen öyle anlatılıyor ve abartılı geliyor” sözlerini ekledi.
Gündüz müziğinin tınılarını ve ilhamını yaşadığı bu coğrafyadan aldığını ve bu coğrafyanın zenginliklerini çok sevdiğini ancak insanlarım olumsuz yönde değişimlerini ise ihmalkarlık olarak değerlendirdiğini şu sözlerle anlattı:
"Coğrafya tamamen rengarenk. İnsanların bu kadar rengarenk bir yeri gri görmesine anlam veremiyorum. Bu tamamen ihmalkarlık. Kendini, toplumu ihmal etmek bir zaman sonra hissizleşmek, uyuşmak; yapılanları, olanları görmezden gelmek. Bana bulaşmasında ne yaparlarsa yapsınlar gibi böyle hepimizin iç içe yaşadığını unutmak. Birbirimizi yargılıyoruz, açıklarını arıyoruz ama günün sonunda değişmediğini niye bu kadar geç anlıyoruz. Ben çok böyle kalp bir yerden konuşuyorum. Aslında birbirimize kızarak, nefret ederek bir döngünün içine girdiğimizi ne zaman anlayacağız?”
'Boza' şarkısının kaybolan mahalle kültürünü anlattığını ve şarkıyı mahalleye benzeten Gündüz, bu şarkıda pozitif kodlarla yazıldığını şu sözlerle anlattı:
"Bu mahalle şarkısı. Akıyoruz. Bu şarkıda da anlatmaya çalıştığım şey; ‘Kalbine göre versin inşallah/Gönlüne göre versin/Gençlere akıl, fikir inşallah’. Şarkının içine pozitif kod mantığıyla böyle kodlar yükleyip şarkı sürekli ‘Boza boza/ Kitabını yazanlara roman olsun’. Biz diyebilirdik başka bir şey olsun da diyebilirdik ama istemedik."
"İçinde her şey pozitif olsun diye ve dinleyip ezberleyen ve evde söyleyecek olan insanların bütün ülkeye aydınlık bir enerji vermesine her zaman niyet ettik. Bu mahalle enerjisini ve özlediğimiz birlikteliği; insanların komşusunun çocuğuna ‘hadi bana da bir ekmek al’, bozacının sokaktan geçmesi, baş sağlığı dilemesi için mahallenin bakkalının gelmesi oraya çünkü bütün mahalle bir aile. Bütün Türkiye bir mahalle. Bütün Türkiye bir aile. Bunu anlatmaya çalıştım.
Tüm mahalle birlikte olsa. Kalbimdeki tozu silip süpürüp atsa/Boza Boza. Aslında içindeki kodlar. Kalbimiz hepimizin kalbi yaralı. Biliyorum etrafta görüyorum. Herkes renk giymiyor artık. Herkes gri ve siyah giyiyor artık. Çünkü ruh halleri öyle. Çok iyi anlıyorum. O yüzden gelin, gelin, gelin canlar. Haydi gel, hiç korkma, Anadolu Funk bir de. Biz varken yanında. Hep böyle bir elimden geldiğince çağırıyorum herkesi. Buyurun arkadaşlar gelin, partimize katılın, bizimle olun diyorum”
© Tüm hakları saklıdır.