23 Mart 2025
Avrupa Uluslar Ligi A kategorisine yükselme karşılaşmasında A milli takımımız Macaristan karşısında Puşkaş Arena’da oynanan karşılaşmaya ilk maçtaki iki farklı avantaj ile başladı. Maçın hemen başında yayıncı kuruluşun spikeri TV 8’in ilke kararı doğrultusunda maç boyunca tek bir kameradan yayın yapılacağını ve yakın çekim açılardan görüntülerin ekrana taşınmayacağını belirtti. Reklam panoları ile ilgili olarak ülkemizde yaşanan süreçler üzerinden böylesi bir uygulamaya mecbur kaldıklarını söyledi ve karşılaşmada herhangi bir sorun yaşanmaması adına yayının birkaç dakika gecikmeli olarak ekranlara geleceğini ekledi.
Milli takımımızın uzun yıllar sonra belki de en ilginç karşılaşmalarından bir tanesini yayıncı kuruluşun aldığı ilke kararı neticesinde doğru dürüst seyredemiyoruz. Ne yaşanan pozisyonların tekrarlarını görebiliyoruz ne de milli takımımızın kazandığı penaltı atışı öncesinde olup biteni anlayabiliyoruz. Hatta Hakan Çalhanoğlu’nun attığı golden sonra kamera kadrajının dışında kalan bir yerde milli takım oyuncuları sevinirlerken bütün bir ülke alakasız bir şekilde hiç kimsenin olmadığı orta sahayı izlemek durumunda bırakıldık. Tarihi bir maç oynuyoruz ve bu anlamda da gerçekten tarihi bir naklen yayınla karşı karşıya bırakılıyoruz. Üstelik yayıncı kuruluşun spikeri maç boyunca bu acayip durumu normalleştirme adına sık sık ‘anlayışınızı rica ediyoruz’ cümlelerini kullanmak suretiyle sinir uçlarımızla oynuyordu. Gerçekten ülkenin her açıdan olağanüstü bir dönemden geçtiği şu günlerde milli takımın oynadığı ve ilk yarıyı iki farklı galip tamamladığı mücadeleyi, yayıncı kuruluşun işgüzarlığı nedeniyle ağzımızın tadıyla izleyemedik bile!
Sosyal medya üzerinden bu tuhaflığın yansımaları arasında yaşanan gelişmeleri Fenerbahçe düşmanlığı ile açıklamaya çalışanların varlığı için ise diyecek bir laf bulamıyorum. Kafa karışıklığının bu kadar garip bir hal aldığı ülkede gerçekten de ‘ne olsa gider’ bir ruh halini yaşamak durumunda bırakılıyoruz. Milli takımımızın tarihinde ilk kez Uluslar liginde A kategorisine yükselme başarısını göstermek üzereyken böylesi bir yayıncılık gerçekten hiç ama hiç yakışmadı! Teknik direktörümüz Montella’nın rakibini son derece iyi analiz ettiğini ve her iki karşılaşmada da rakibinin etkili isimlerine önlem almak suretiyle maçı çözdüğünü söylemeliyiz. Milli takım oyuncularımızın son derece istekli ve mücadeleci oynadıklarını üstelik bunu her iki karşılaşmada da sahaya yansıtmayı başardıklarını gördük. Karşılaşmanın ilk yarısında atılan iki gol sonrasında maçın bütün ritmi kayboldu ve ikinci yarı adeta formaliteden oynandı bile diyebiliriz. Her iki karşılaşma boyunca gerek spikerin gerekse de yorumcu Ömer Üründül’ün milli takımımızdaki etkili ayaklar üzerinden yorumlarla süslediği yayıncılık söylemine maruz bırakıldık. Umarız bundan sonra milli takım karşılaşmalarında oyunu iyi okuyan ve hamasetin dışında futbol yorumlarını sahaya yansıtan bir yayıncılık anlayışı ile baş başa kalabiliriz. Elimizde son derece iyi bir jenerasyon var ve bu milli takımın çok daha iyi işler yapabileceği bir süreci yaşayacağız gibi duruyor. Yeter ki ülkenin futbol iklimi üzerindeki tuhaflıklar, milli takımı ve milli takım oyuncularını baskı altında bırakmasın!
Yayıncı kuruluşun kendi adına almış olduğu karar yüzünden milli takımımızın zafer yürüyüşünü keyifli bir biçimde izleyemedik. Pozisyonları yakın çekim göremediğimiz için yaşanan an’ları yeterince özümseyemedik ve her şeyden önemlisi atmış olduğumuz ilk gol sonrasında oyuncularımızın sevincine ortak olamadık. Bu gece gerçekten tarihi bir başarı elde eden milli takım oyuncularımızın yürüyüşüne, yayıncı kuruluşun aldığı tuhaf karar gereğince ortak olamamanın üzüntüsünü yaşamak durumunda kaldık. Umarım Türkiye Futbol Federasyonu milli takımımızın bundan sonraki turnuvalardaki karşılaşmalarını ulusal kanal TRT üzerinden yayınlama kararı alır ve bu tuhaflıklar ile bir daha karşı karşıya kalmak zorunda kalmayız. Maçın son dakikasında Abdülkerim’in attığı kafa golüyle karşılaşmayı 3-0 kazandık. Allahtan atılan gol kameranın açısında gerçekleşti de oyuncularımızın gol sevincini görebildik. Uzun bir aradan sonra son derece iyi bir hakem yönetimi (Alman hakem Felix Zwayer) ile karşılaşmayı tamamladık ve yayıncı kuruluşun spikeri de yorumcusu da bu durumu teyit etmek suretiyle ‘bir tane eyyam düdüğü çalmadan şu maçı bitirdi’ cümlesini sık sık kullandılar. İki maçta toplam altı gol atarak Uluslar A ligine yükseldik. Darısı Dünya kupası elemelerinin başına diyelim.
Ahmet Talimciler kimdir?Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede sosyoloji bölümünü kazandı. 1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir. Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır. Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. Kitapları - Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları) - Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları) - Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları) - Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi) - Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap) - Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap) - İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) - Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) - Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile) - Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research) |
Bırakın neyin doğal neyin doğal olmadığına doğum anı geldiğinde hastanın kendisiyle onun doğumunu sağlayacak olanlar, hastanın ve çocuğun sağlığı noktasında gereken kararı versinler
Adolescence, kendi içerisinde başta aile ilişkileri olmak üzere, okul, arkadaşlık ilişkileri ve sosyal medyanın toplumsal hayat üzerindeki etkilerine dair alışıldık klişeler yerine çok daha somut eleştiriler getirmekte
İktidar bizlere başka bir Türkiye üzerinden anlatıları aktarırken muhalefet ise asıl sorunlara temas etmek yerine suya sabuna dokunmayan bir yaklaşımla konfor alanı içerisinde varlığına devam etmekle meşgul
© Tüm hakları saklıdır.