27 Ocak 2022

Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı

AKP iktidarının oy, fikir ve besin kaynağı olan tarikatların, dinbaz cemaatların, masum adların ardına saklanmış dinbaz örgütlenme aracı vakıfların beslenmesi, bedava arsa, düzenli gelir sağlayabilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri için İstanbul olmazsa olmaz bir öneme sahip

Başlıktaki İmamoğlunun yerine Mansur Yavaş koyun, Tunç Soyer, Zeydan Karalar, Yılmaz Büyükerşen koyun; CHP’li bir büyükşehir belediye başkanının, bir il, bir ilçe, bir belde belediye başkanının adını koyun. Başlık değişmez.

Bir CHP’li belediye başkanı halkın yararına bir iş yaptığında, yoksula destek çıktığında, kentlinin yaşamını kolaylaştıracak, zenginleştirecek bir adım attığında AKP’nin en tepesinden, mahalledeki dümen neferine, medyadaki uşağına kadar koskoca bir kadro karalar bağlıyor, yas tutuyor, Eyvaaah diye böğürüp "Bunu nasıl engelleriz” hesabı yapmaya başlıyor.

Beceriyorlar da.

Belediyenin CHP’de olduğu bir ilde vali çaktırmadan, bazen de kör kör parmağım gözüne hesabıyla özellikle çaktırarak Belediye’nin atacağı ve halkın hoşlanacağı, yararlanacağı adımları önlüyor.

Belediye başkanının CHP’li olduğu büyük kent, kent ve beldelerdeki belediye meclislerinde AKP ve MHP’li tosunlar kolları sıvıyor ve oylamada “Bu karar CHP’ye yarar mı, yaramaz mı” hesabına oturuyorlar. Cevap “Evet yarar” ise kollar anında red için kalkıyor.

Daha kilit alanlarda devreye İçişleri Bakanı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı giriyor. İçişleri Bakanı harbiden engelleme görevini üstleniyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ise “O yapmadı ki, CHP’li belediye yapmadı ki, biz yaptık, biz, yani AKP’li bakanlık yaptı” dercesine çocuksu bir rekabet sergiliyor.

En kilit konularda ise kolları sıvayan AKP Reisi ve Cumhurunun Başkanı oluyor. Kendini neredeyse sınırsız yetkilerle donatan Saray’daki zat CHP’li belediyelerin önünü, suyunu, mali kaynaklarını kesmek için o sınırsız yetkilerini bile aşmaktan çekinmiyor...

*   *   *

Buraya kadarı AKP iktidarının “halka hizmet” değil, “iktidarlarının devamına hizmet” için ne kadar pervasız ne kadar gözü dönmüş olduklarının kanıtlarıydı.

Bir de sanırım özel olarak ele alınması gereken bir belediye var: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB).

AKP Reisinden mahalle aralarındaki en çurçur tetikçisine, medyadaki en ağır toplarından en yetenek fukarası gazetecisine kadar AKP-MHP iktidarı takımının hepsi gözlerini İBB’ye, onun başındaki Ekrem İmamoğluna dikmiş durumdalar.

Hayır, daha önce Tayyip Erdoğan İBB Başkanlığı yaptığı için özel bir ilgi odaklanması yaşadıkları için değil.

Hayır, YSK marifetiyle iptal ettirdikler İBB seçiminin tekrarında çok ağır bir şamar yedikleri ve bunu bir türlü hazmedemedikleri için de değil.

İstanbul çok büyük bir lokma.

Sanayii ile, finans sermayesinin merkezi oluşuyla, borsasıyla, yaratılan dev boyutlu katma değeriyle, açık ara ile en büyük vergi kaynağı oluşuyla, ülke nüfusunun beşte birini barındırmasıyla, hemen her dalda en büyük pazar oluşuyla, rant deposu ve kaynağı niteliğiyle İstanbul çok, ama çok büyük bir lokma.

Siyasal İslâm iktidarının lâik yanı ağır basan büyük sermayeye karşı kendi dinbaz ya da talancı sermayesini yaratma hedefine ulaşmak İstanbul'suz mümkün değil.

AKP iktidarının oy, fikir ve besin kaynağı olan tarikatların, dinbaz cemaatların, masum adların ardına saklanmış dinbaz örgütlenme aracı vakıfların beslenmesi, bedava arsa, düzenli gelir sağlayabilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri için İstanbul olmazsa olmaz bir öneme sahip.

Ve AKP büyük şehir belediyelerinin en önemlilerinin en önemlisi olan İstanbul’u son yerel seçimlerde yitirdi.

Artık İBB’nin kadro olanaklarını kullanamıyor. Belediyeden maaş alıp iktidarın hizmetinde kullanılan militanları beslemek, barındırmak, geçimlerini sağlamak için pervasızca kullanılan İBB kaynağı kurudu.

O yüzden İBB’nin attığı her halkçı adımda AKP saflarında “eyvah” böğürtüleri yükseliyor.

Çok örnek var. Saysam buraya sığmaz.

Anlamlı bir örnekle yetinelim.

Yoksulların 3,5 liralık özel fırın ekmeği yerine 125 kuruşa ekmek alabilmelerini sağlayan “Halk Ekmek” hizmetini genişletme ve yaygınlaştırma adımlarına karşı ilçe belediyelerinden, İBB Meclisinden ve Saray’dan gelen engellemeler yeterli bir örnek.

O yüzden İBB’nin attığı büyük ya da küçük herhangi bir hatalı adım AKP saflarında “yaşasın” çığlıklarıyla kutsanıyor.

İmamoğlu’nun kar felaketi sırasında bir saatlik yemek molasına karşı koparılan ahlâksız yaygara bu “yaşasın” çığlıklarının bir yansımasından ibaret.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim