15 Ekim 2024

Dışişleri'nde aşka yer yok mu, yoksa kadının adı yok mu?

Dışişleri’nde uygulanan personel politikasını nasıl okumalı? Bakan ve ekibi diplomasiyi erkek işi olarak mı görüyor, yoksa diplomasiyi tamamen bir istihbarat işi olarak görüp, MİT çalışanlarına daha fazla alan mı açmak istiyor?

Dışişleri Bakanlığı’na yeni giren çiçeği burnunda bekar diplomasi adayları, yabancılarla evlenmemeleri gerektiğini biliyorlar.

Malûm, Hakan Fidan 13 yıllık MİT Başkanlığı'nın ardından Dışişleri Bakanı olur olmaz ilk yaptığı uyarı, yabancılarla evli diplomatların sayısının çok yükseldiğini belirtip halen bu durumda olanlara haksızlık yapılmasa da bundan sonra yabancılarla evlenecek olanların kritik konumlara getirilmeyeceği oldu.

Ancak yeni girenlere aşk hayatlarına ilişkin yeni bir kriter daha getirildi: Birbirinize aşık olmayın, aranızda evlenmeyin.

Dışişleri'nde diplomat çiftlerin sayısı son yıllarda ciddi şekilde arttı. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, bakanlığa giren kadınların sayısının artması oldu.

70’lerde, 80’lerde hem çok az kadın bakanlığa giriyordu hem de bakanlığın üst kademesi, diplomasiyi erkek işi olarak gördüğü için teşvik etmek bir yana, tersine hayatlarını özellikle zorlaştırıyordu. Diplomat çiftler de sadece bir kere aynı ülkede görev yapabiliyorlardı.

Diplomatlık erkek işi midir? Diplomasi ile istihbarat aynı mıdır?

Bakan ve ekibi de diplomasiyi erkek işi olarak mı görüyor, yoksa diplomasiyi tamamen bir istihbarat işi olarak görüp, MİT çalışanlarına daha fazla alan mı açmak istiyor, ya da “bunlar bizden değil” deyip eski kadroları bezdirmeye mi çalışıyorlar, bilemiyorum. Her üç tezi de destekleyen emareler var.

Denebilir ki Fidan, bakan yardımcısı olarak bir kadın büyükelçiyi atadı. Bir zahmet o kadar da olsun. Dışişleri’nde kadın meslek memurlarının sayısı yüzde 35 civarına ulaştı. En az erkekler kadar da iyi çalıştıkları için üst düzey atamalarda göz ardı edilmeleri kolay değil.

Kadın diplomatlar bu noktaya gelmek için çok uğraş verdiler. “Burası zor bir görev yeri, bana kadın memur göndermeyin” diyen büyükelçiler oldu. Önceleri kültür, konsolosluk gibi daha “soft” görünen dairelere atanırken, sonraları, NATO, terörle mücadele, istihbarat gibi askerî/stratejik dairelerde görev alır oldular.

Fidan gelene kadar, son 15 sene, NATO, istihbarat daireleri gibi erkek egemen olduğu varsayılan daireler, genel müdüründen genel müdür yardımcısına kadın diplomatlara emanet edildi. Bu anlamda dönemin bakan yardımcıları, öncesinde müsteşar ve yardımcılarının teşvik edici rolünü alkışlayıp not etmek gerek.

Ancak son dönemde, verilen sözün aksine, yabancılarla evli iki kadın diplomat Türkiye karşıtı gruplarla mücadele, terörle mücadele, uluslararası suç örgütleri vs gibi konularla ilgilenen istihbarat ağırlıklı dairelerden alındı. Yine bir kadın genel müdürün yerine, MİT’ten atama yapıldı. Sırası gelen ama bir türlü terfisi yapılmayan yabancılarla evli diplomatların istifayı düşündüğü söyleniyor.

Şimdi burada mesele kadınlara güvensizlik mi?

Yoksa, 30 yıllık kariyeri boyunca sicilinde şüphe uyandıracak herhangi bir gölge bulunmayan, bu zamana kadar devletin en hassas bilgilerine haiz memurları, “benim mahallemden değil” diye, yabancılarla evli tezinin ardına saklanarak bezdirmek mi?

Yoksa, mevcut atamalar diplomasiyi istihbaratla eşdeğer gören bir zihniyetin personel politikasının bir ürünü mü?

Emekli büyükelçi CHP milletvekili Namık Tan’ın verdiği bilgiye göre, Dışişleri’nde son olarak kurulan Diplomatik Güvenlik Genel Müdürlüğü ile birlikte toplam 30 Genel Müdürlük'te 8’i MİT kökenli, 5’i siyasi olmak üzere meslekten olmayan genel müdürlerin sayısı 13’e çıkmış.

Tan sosyal medyadaki paylaşımında “Kısacası, Hakan Fidan döneminde bakanlık bir nevi paralel MİT haline getirilmiş durumda” diye de ekledi.

Ben açıkcası işin bir boyutunda kadına bakışın da yattığını düşünüyorum.

Ama bundan önce şu önemli ayrıntıya dikkat çekmek isterim.

Türkiye’de görevli kadın diplomatların sayısı rekor düzeyde

Ankara ve İstanbul’da yabancı kadın diplomatların sayısında muazzam bir artış var.

Özellikle ağır sıklet Avrupa başkentleri Türkiye’ye kadın diplomat yolluyor.

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi ile İstanbul Başkonsolosu kadın.

Fransa’nın Ankara Büyükelçisi ile İstanbul Başkonsolosu kadın.

Aynı durum İsveç için geçerli.

İngiltere, İspanya, Avusturya, Arjantin’den Singapur’a pek çok ülkenin Ankara Büyükelçisi kadın. (Tam listeyi yazının sonunda bulabilirsiniz.)

İstanbul’da da kadın konsolos sayısı hayli yüksek.

Herkes gider Mersin’e, Türkler gider tersine.

Ben Dışişleri’nin mevcut politikalarının kadın memurları teşvik edici olduğunu düşünmüyorum.

Misal, kendi aranızda evlenmeyin talimatı.

Hakikaten distopik filmlere senaryo olur. Şimdi iki bakanlık memurunun gönlü birbirine düşerse ne olacak? Gizli gizli buluşmalar mı olur, kariyerinde ilerlemek isteyen kıskanç memurlar birbirlerini jurnaller mi personel dairesine?

Tunç ve Aslıgül Üğdül çifti, emekli olduktan sonra
anılarını kaleme aldılar

Diyelim, bir diplomat çift kaç göç yapmak istemiyor. Kariyerini kim feda eder sizce?

Erkek diplomat mı? Kadın diplomat mı? Büyükelçi olacağına, büyükelçi eşi ol diyen ailelerin de baskısıyla kim kariyerinden vazgeçer sizce?

İhtimalen, “evli diplomatları aynı yerlere atama çabası başkalarına haksızlık yapılmasına neden oluyor,” türünden bir gerekçeyle diplomatlar arası evliliğin istenmediği öne sürülüyordur.

Ben bu gerekçeyi inandırıcı bulmuyorum.

Diplomatlık zor meslektir. Mesleğin zorluklarının farkında olan çiftlerin daha kolay birliktelik kuracakları varsayılabilir. Üstelik, diplomatların aşk evliliği değil mantık evliliği yaptıklarını varsaymak durumunda da değiliz. Kaldı ki, diplomat eşi olmak da zordur.

Zeynep Ersavcı, İki Yarı Bir Bütün adlı kitapta
diplomat eşi olmanın zorluklarını kaleme aldı

Önemli olan, bu tercihi isteyerek, bilinçli olarak yapmaktır, şartlar başka seçenek bırakmadığı için değil.

Şimdilerde evli çiftler kara kara düşünüyorlardır. Bu yüzden terfi alamama ya da tayin olamama durumu olabilir, diye endişe ettiklerini tahmin edebiliyorum.

Umarım atılan bazı adımların ardında Bakanlığın deneyimli kadrolarının bezdirilip, erken istifaya zorlama amacı yoktur.


* Ankara’daki kadın büyükelçiler: Arjantin, Avusturya, Bosna-Hersek, Ekvador, Fransa, Almanya, Brunei, Nikaragua, Portekiz, Sri Lanka, İsveç, Güney Afrika, Yeni Zelanda Birleşik Krallık, Arnavutluk, Finlandiya, İrlanda, Singapur.

Barçın Yinanç kimdir?

Barçın Yinanç, 1968 yılında doğdu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. 1990'da stajyer olarak başladığı Milliyet Ankara Bürosu'nda 10 yılı aşkın bir süre diplomasi muhabirliği yaptı. Ardından televizyon haberciliğine geçerek önce TV8, sonra CNN Türk Ankara Bürosu'nda çalıştı.

Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya, geniş bir coğrafyada Türk dış politikasıyla ilgili gelişmeleri takip etti. Çok sayıda yabancı hükümet yetkilisiyle söyleşiler yaptı, BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların zirvelerini, perde arkası gelişmeleri yerinden haberleştirdi.

2004 yılında İstanbul'a yerleşti, CNN Türk ve Referans gazetesinin ardından İngilizce yayımlanan Hürriyet Daily News'da (HDN) çalışmaya başladı. Haber koordinatörü, yorum sayfası editörü olarak çeşitli görevler aldı; 2010'dan başlayarak on yıl boyunca gazetenin pazartesi söyleşilerini gerçekleştirdi. Bu süre boyunca dış politika analizlerini yazmaya devam etti.

Pek çok uluslararası düşünce kuruluşunun toplantılarına konuşmacı, kolaylaştırıcı olarak katılıyor, yabancı yayın organlarının yayınları için yorumlar yapıyor. AtlatmaHaber adlı podcast serisini hazırlayan Yinanç Diplomasi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Kayak Kayan Gazeteciler Derneği (Ski Club of International Journalist) ve Dış Politikada Kadınlar platformunun üyesi.

Son yayını; Women, Peace and Security Agenda in Turkey and Women in Diplomacy: How to Integrate the WPS Agenda in Turkish Foreign Policy (Türkiye'de Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası-Diplomaside Kadın: Türk Dış Politikası'na Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası nasıl dahil edilir) başlığını taşıyor.

Aralık 2020'den itibaren T24'te yazan Barçın Yinanç, T24 ekranında da, her hafta "Dış Politika ile İçli Dışlı" adlı programı yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye’de Türkiye’nin en büyük rakibi AK Parti mi?

Batı’dan Doğu’ya Suriye’deki süreci baltalayacak çok aktör var. Ama mevcut durumu iç politikaya tahvil edip, “Suriye’deki başarıdan” nemalanmaya çalışan AK Partili siyasiler, şimdiye kadar süreci iyi yönettiği görülen “devlet aklının” kurgulaması gereken yeni dönemin en büyük rakibi olabilir

Kalın’ın mesajlarının dışarıdaki hasar kontrolünü Fidan mı yapıyor?

İstihbarat başkanı Kalın’ın Şam ziyaretinin başta Araplar olmak üzere kimi başkentlerde yaratabileceği rahatsızlığı Dışişleri Bakanı Fidan’ın dengelemeye çalıştığı görülüyor. Fidan’ın Türk ve Arap basınına verdiği demeçler, Ankara-Şam çıkışlı kimi mesajlardan ayrışıyor

Türkiye kazançlı mı; İsrail ne yapıyor, gidişat ne yönde?

Mevcut durumun en büyük kazananı (şimdilik) İsrail. Suriye’deki tüm askerî altyapı tesislerini bombaladı. Ülkedeki tapu dairelerini, her tür evrak bulunduran devlet kurumlarının binalarını bombaladığına dair duyumlar da ayrıca dikkat çekici. Bir kaynağım bu durumu, İsrail’in Suriye’yi “sıfırlaması” olarak yorumladı

"
"