24 Ocak 2025

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi: Bugün kimlerle ve nasıl devam ediyor?

Stevenson’ın hikâyesi, insan doğasının sınırlarının aşılmasının trajik sonuçlarını vurgular. Bugün insan beynini teknolojiyle birleştirme çalışmaları, insan doğasını fiziksel ve bilişsel olarak dönüştürmeyi hedefliyor

Hâllerini bir türlü fani bir insana benzetemediğim, dünyaya kazık çakmayı da aşarak sanki onu (ve bazı yakın gezegenleri) ‘babalarının mahrem topları’ yapmak için doğurulmuş kadar kararlı, sayıları okkalı bir şamarın beş parmağı kadar olan o tekno-bilmem-ne herifler ve onların misyonerlik network’larıyla bütün yerkürede oluşturdukları ‘müminleri’ ve anlattıklarından içime fenalık gelen ‘jeton para atınca işleyen makineleşmiş şürekâlarından’ bir türlü hazzedemedim.

Geçen gün görüşlerini büyük bir ilgiyle izlediğim Süleyman Seyfi Öğün Hocam, “Robert Louis Stevenson’ın o büyüleyici romanı Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi’ndeki kurguyu neredeyse birebir karşılayan bir durumla karşılaşıyoruz.

Aslında bu, orta sınıfların kültürel ve zihinsel genetiğinde ortaya çıkan bir doku bozulmasının mahsulü olan bir dönüşümdü (metamorfoz)” diye yazdı.

Biraz da o yazının verdiği istekle, anılan kitap ve onun bugün de geçerli sorunsal içeriği için birkaç satır da ben yazmayı düşündüm.

“Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi”, İskoçyalı yazar Robert Louis Stevenson’un 1886 yılında yayımladığı “Gotik” olarak sınıflandırılan uzun bir gerilim hikâyesi.

Özgün adı “Strande Case of Dr Jekyll and Mr Hyde” (Türkçesi, Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ın Tuhaf Vakası) bizde ilk defa 1942 yılında Hamdi Varoğlu'nun Türkçe çevirisiyle “İki Yüzlü Adam” adıyla Ahmet Halit Kitabevi tarafından yayımlanmış.

Daha sonra 1944 Maarif vekâleti Yayınları tarafından, bu kez “Dr Jekyll ile Mr. Hyde” adıyla basılmış, 1963'te Varlık Yayınları’nca adı tekrar “İki Yüzlü Adam”a çevrilmiş. 2000’li yıllara kadar birçok yayınevi tarafından yapılan yeni baskılarında özgün adının çevirisine yakın isimler kullanılmış.

Hikâye kabaca, Londralı avukat Gabriel John Utterson'ın, eski dostu Dr.Henry Jekyll ile Edward Hyde adlı gizemli bir suçlu arasında geçen tuhaf olayları araştırması.

Dr. Jekyl, sıradan biri gibi görünse de muhtemelen onu gütmekte olan şiddet dürtülerini gizleyen biridir.

Öylelerinin, tıpkı o hikâyenin kahramanı gibi, kişisel psikolojik sorun ve ego ihtiyaçlarına çeşitli misyonlarla “insanlık adına” daha ‘ulvi örtüler’ bulmakta mahir olduklarını biliyoruz -Kendim için yapıyorsam namerdim!” durumu.

Nitekim Dr. Henry Jekyll de bir insanın iki tarafı, şeytanî tarafı ve meleksi tarafı olduğuna inanan bir bilim adamı olarak, bu iki taraf ayırabilirse insanın özgür olabileceğini düşünmektedir.

Bunu başarabilmek amacıyla birtakım kimyasal deneyler gerçekleştirdikten sonra, içtiği iksir onu korkunç suçlar işleyen Hyde'a dönüştürür.

Kitabın sonunda, Dr. Jekyll, Bay Hyde tarafından tamamen tüketilir. Bay Hyde daha sonra kendini öldürür ve bu esnada Jekyll'ı da öldürür.

Robert Louis Stevenson’ın 1886’da yayımlanan bu kitabı, insanın doğasındaki ikilik, ahlâki çatışma ve bilinçaltının karanlık yönleri üzerine yapılmış yeni bazı eserlerle de karşılaştırılır.

Bu tür kurgusal anlatılar, genellikle geniş bir hayâl (ve gelecek tahmini) gücüyle insanın sınırlarını ve onu zorlayan teknolojinin etik sonuçlarını irdeler.

Birkaç yaygın olarak da bilinen kimi sanat eserinde o kısa romanın öne çıkardığı bazı temel fikirlerle benzerliklerden söz edenler olmuştur.

Fight Club (1996) öyledir mesela.

Chuck Palahniuk bu eseri, modern tüketim toplumunda kimlik arayışını ve bir karakterin bölünmüş kişilikleri arasındaki çatışmayı anlatır -“Psikolojik Gerilim, Şiddet ve Kişilik Bölünmesi.”

Black Mirror (2011–2023) dizisi, teknoloji ve insan doğasının karanlık yönlerini ele alarak Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın “bilimsel keşiflerinin” etik sonuçları temasını günümüze taşıyordu -“Bilim ve Etik”.

Venom veya Hulk gibi karakterler, içlerindeki yıkıcı güçlerle çatışma yaşayan bireylerin hikayeleri olarak benzer paralellikler gösterir. -“Süper Kahraman ve Anti-kahraman ihtirası ve Anlatıları”

Son olarak, Demi Moore’a bir Oscar ödülü kazandırması muhtemel sansasyonel filmi “The Substance” bu temanın son ürkütücü örneği -“İksirlerle kendinin daha iyi ve genç bir versiyonu olmayı hayâl etmek.”

 Bu örnekler, insan doğasındaki ‘iyi’ ve ‘kötü’ arasındaki sınırın belirsizliğini ve bilimsel veya toplumsal güçlerin bu sınırı nasıl etkilediğini araştıran anlatılarla doğrudan ilişkilidir.

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi”, insanın bilim aracılığıyla kendi doğasını değiştirme isteğinin tehlikeli sonuçlarını vurgulayan güçlü bir metafordur.

Bir bakışla, günümüzde performans artırıcı ilaçlar veya zihinsel durumu değiştiren deneysel tedaviler, Jekyll’ın ahlâki sorumluluklarını sorgulatan deneylerini hatırlatıyor.

Limitless de (2011) bu tür bir hikâyedir.

Her durumda, Stevenson’ın eseri, bilimin sınırlarını aşmanın ve bunun insan ahlâkı üzerindeki etkilerinin bugün de sorgulanması için kalıcı bir uyarı niteliğindedir -“Genetik Manipülasyon ve İnsan Doğasının Yeniden Tanımlanması.”

Dr. Jekyll, insanın iyi ve kötü taraflarını ayırarak ahlâki olarak “mükemmel” bir varlık yaratma çabası içindedir.

Takip edebildiğim kadarıyla bu dönemde genetik mühendisliğinin de CRISPR teknolojisi gibi araçlarla insan DNA’sını değiştirme yolunda ilerlemekte olduğunu okuyoruz.

Kuşku verici olan; genetik düzenlemenin doğuştan gelen özellikleri değiştirme potansiyelinin, kimlik ve ‘insan olmanın doğasıyla’ ilgili soruları gündeme getirmesi olasılığı.

Daha iyi sağlık veya üstün yetenekler, yapay zekâ donanımı sağlamak için yapılan müdahalelerin, gelecekte sınıf ayrımları ve etik sınırlar gibi tehlikeli toplumsal sorunlara yol açabileceğini öngörenler var.

Hikâyede Dr. Jekyll, zihinsel ve ahlâki çatışmaları çözmek için kimyasal bir formül kullanır.

Günümüzde psikiyatride kullanılan bazı deneysel ilaçlar ve nörolojik beyin stimülasyonu yöntemleri, insanların ruh halini ve kişiliğini değiştirme sakıncasını barındırmaktadır.

Bunlardan endişe duyanların en ciddi gerekçeleri, ruhsal bozukluklar için geliştirilen tedavilerin bazen kişilik değişikliklerine ve kontrol kaybına neden olabileceğidir.

Ayrıca, zihinsel performansı artırma amacıyla kullanılan ilaçlar, etik dışı rekabet ve bağımlılık sorunları doğurabilir.

Stevenson’ın hikâyesi, özetle, insan doğasının sınırlarının aşılmasının verdiği trajik sonuçları vurgular.

Bugün insan beynini teknolojiyle birleştirme çalışmaları, insan doğasını fiziksel ve bilişsel olarak dönüştürmeyi hedefliyor.

Bunun da kuşku verici yönü; beyin-makine arayüzlerinin, giderek insanların düşünce süreçlerini değiştirebilir ve kimlik kavramını dönüştürebilir oluşu.

Kontrol mekanizmalarının kaybolması, bireyin kendi zihni üzerindeki otoritesini tehdit edebilir.

Robert Louis Stevenson’ın Dr. Jekyll ve Mr. Hyde hikâyesi ile, günümüz tıbbındaki insan tabiatını değiştirmeye yönelik çalışmaların bazı kuşku verici benzerlikler taşıdığı yabana atılacak bir yorum değildir.

Bu benzerlikler, bilimsel ilerlemenin insan ahlâki kimliği ve toplumsal etkileri üzerindeki potansiyel sonuçlarına dair etik endişeleri artırıyor.

Bunu, tıpkı Jekyell’in çalıştığı gibi “Genetik Manipülasyon ve İnsan Doğasının Yeniden Tanımlanması” olarak adlandıranlar var.

Belli ki genetik mühendisliği, CRISPR teknolojisi gibi araçlarla insan DNA’sını değiştirme yolunda ilerlemektedir.

Kuşku verici yön; genetik düzenlemenin doğuştan gelen özellikleri değiştirme potansiyelinin, kimlik ve insan olmanın doğasıyla ilgili soruları gündeme getirebilmesi olasılığının, daha iyi sağlık veya üstün yetenekler sağlamak için yapılan müdahalelerin, kontrol edilemez sonuçlara yol açabileceğidir.

Dr. Jekyll, zihinsel ve ahlaki çatışmalarını çözmek için kimyasal bir formül kullanıyordu.

Günümüzde psikiyatride kullanılan bazı deneysel ilaçlar ve nörolojik beyin stimülasyonu yöntemleri de, insanların ruh halini ve kişiliğini değiştirme potansiyeline sahiptir.

Ruhsal bozukluklar için geliştirilen tedaviler bazen kişilik değişikliklerine ve kontrol kaybına neden olabilir.

Ayrıca, zihinsel performansı artırma amacıyla kullanılan ilaçlar, etik dışı rekabet ve bağımlılık sorunlarını doğurabilir.

Stevenson’ın hikâyesi, insan doğasının sınırlarının aşılmasının trajik sonuçlarını vurgular.

Bugün insan beynini teknolojiyle birleştirme çalışmaları, insan doğasını fiziksel ve bilişsel olarak dönüştürmeyi hedefliyor.

Beyin-makine arayüzleri, insanların düşünce süreçlerini değiştirebilir ve kimlik kavramını dönüştürebilir. Kontrol mekanizmalarının kaybolması, bireyin kendi zihni üzerindeki otoritesini tehdit edebilir, deniliyor.

Hikâyede de Dr. Jekyll, Mr. Hyde’a dönüşerek kontrolünü kaybeder.

Günümüzde insan davranışını kontrol etmek için kullanılan biyoteknolojiler, genetik ya da nörolojik müdahaleler, bireyin özgür iradesi ve etik karar alma yetisi üzerindeki kontrolü zayıflatabilir.

Bu tür müdahaleler, insan doğasının öngörülemeyen ve potansiyel olarak tehlikeli değişikliklere uğramasına neden olabilir.

Stevenson o eseriyle, insan tabiatını değiştirmeye yönelik girişimlerin karmaşık ahlâki sonuçlarını ve bilimin kontrolsüz ilerlemesinin tehlikelerini dramatik bir şekilde ortaya koyuyordu.

Günümüz tıbbında insan doğasının manipüle edilmesiyle ilgili çalışmaların, aynı riskleri ve etik ikilemleri barındırdığı öne sürülebilir.

Bu nedenle, bilimsel gelişmelerin sınırlarını belirlerken bu hikâyenin vaktiyle sunduğu hiçbir şekilde eskimemiş hayâl gücünden faydalanmak akıllıca olabilir.

Rastladığım kadarıyla “Çifte kişilik” (split personality) denilen, aynı vücut içinde birden fazla kişiliğin barınması biçiminde tezahür eden ruhsal bir durumun çeşitli şekillerde toplumsal sonun olma yönündü yaygınlaştığı yazılıp çiziliyor...

Robert Louis Stevenson 150 yıl önce şu satırları yazmış:

“You never know whether Bob will be a Jekyll or a Hyde!“

İşte tam da bundan, bu yazının başında bir türlü güvenip ısınamadığım kişilerden söz etmiştim.

Onlarda beni rahatsız eden, belki de bu belirsizliğe rağmen bütün insanlık adına gözü kara yazı tura atma hakkını kendi kendilerine vermek pervasızlıklarıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Siyasetin meteorologları

Gerçekte, yerdeki "sıklet merkezleri" (kitleler) acaba gökte olduğu kadar hızlı yön (fikir) değiştiriyor mudur?

Oksijen ça(d)yırları

Biz denizi severiz. Ama hızla tüketiriz, iyi kirletiriz

"
"