10 Temmuz 2024

Hakkari’den izlenimler: 83 yaşında Hakkarili bir vatandaşı 6 gün boyunca yürüten neden ne?

“10 yıl öncesine kadar Hakkari’de fuhuşun, uyuşturucunun intiharın ne olduğunu bilmezdik. Burası İran ve Irak’a sınır bir il… Buraya bilinçli olarak kayyım atandığını düşünüyorum”

Bir empati yapalım… Sizce hangi neden, hangi duygu 83 yaşındaki bir insanı, kızgın-kavurucu güneşin altında, rakımı yüksek bir coğrafyada 6 gün boyunca, günde 25-30 kilometre yürümeye ikna edebilir…

DEM Parti’nin Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanmasına itiraz etmek için başlattığı 9 günlük yürüyüşe Van’dan katılan, 1985 yılında gözaltında ayak tırnaklarının çekildiğini anlatan 83 yaşındaki Hakkarili yurttaş bu soruya şöyle yanıt veriyor:

“Ben zulme karşı yürüyorum. Bu hükümet bizi hiçe sayıyor. Ne olursa olsun nereye kadar giderse gitsin biz irademizi bırakmayacağız. Ben enerjimi halkımdan alıyorum.”

 Fotoğraf: Candan Yıldız

Yüksekova-Hakkâri arası yürüyüşün 4’üncü gününde terlikleriyle yürüyüşe katılan bir gencin ayaklarının sargı beziyle sarılı olmasına rağmen yürümekte ısrar etmesi de bir şeyler anlatıyordu seçme ve seçilme hakkına saygı gösterilmesi bağlamında…

Öyle ya kadınların kazandığı seçme ve seçilme hakkının üzerinden 90 yıl geçmişti. Bu ülkede birileri 90 yıl geçmesine rağmen seçme ve seçilme hakkına saygı için yolları aşındırıyordu.

Fotoğraf: Candan Yıldız

61 yaşındaki başka bir Hakkarili de kayyım haberini aldıktan sonra hissettiklerini şöyle anlattı:

“Kayyım ilk atandığında kalbim sıkıştı. İstemiyoruz, bu bize yapılan bir zulümdür. Kayyım atandığında o belediyeyi kendimizin görmüyoruz. Zaten ömrümüz hep zorbalıkla geçti.”

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 1969’da 22 gün gibi kısa sürede inşa ettikleri Devrimci Gençlik Köprüsü’ne yürüyüşçüler bu pankartı astı

Hakkari’de durum nasıl?

Kayyımın atandığı belediyelerin vazgeçilmezi, estetiği tartışmalı elektrik direklerinin “süslediği” (Hakkari’de lale şeklinde elektrik direkleri var) Hakkari’de, belediyenin önündeki zırhlı polis kulübesinin varlığı hemen dikkati çekiyor. Hakkarililer bu yüzden hep “olağanüstü hal” ruh halinde yaşıyorlar.

 Fotoğraf: Candan Yıldız

Şehirde hava şairin dediği gibi “Kurşun gibi ağır...” Hakkari DEM Parti yöneticileri yaptıkları her siyasi çalışmanın gözetlendiğini, kameralarla kayıt altına alındığını anlattılar. Parti bürosunun yakınlarındaki bir kafede okey oynayan güvenlik görevlilerine dikkati çekerek “bizi korumak için” cümleleriyle ironi yaptılar.

“İradeye Saygı Yürüyüşü” tamamlandı. Belediye meclisinde 16 DEM, 9 da AKP üyesi var. Belediye meclisi de toplanamamış bugüne kadar. Zira belediye binasına girmelerine izin verilmemiş. Belediye komisyonları da çalışmıyormuş.

Fotoğraf: Candan Yıldız

DEM Partili belediye meclis üyeleri, “Biz belediyeye girdiğimizde bir resmi evrak götürdüğümüzde etrafımız birden polislerle çevriliyor. Muhatap bulamıyoruz. Güvenlik şubedeki polislerden öğreniyoruz belediyedeki durumu” sözleriyle anlatıyor tabloyu. Toplu ulaşım ve temizlik işlerinde korucular istihdam edilmiş. Kart basarak maaş alanları tespit etmişler ama kayyım atanmış. Belediyenin 315 milyon TL resmi borcu varmış. İller Bankası’ndan her ay gelen 25 milyon liranın 9 milyonu da kesilmiş.

DEM’li kadınlar aynı zamanda hem Yüksekova’da hem de Hakkari’de dikkat çeken genç kadın intiharlarından söz ettiler. Yüksekova’da iki hafta önce genç bir kadın intihar etmiş ya da şüpheli kadın ölümü diyelim… Örneğin 3 yıl önce Hakkâri ve ilçelerinde fuhuş çetesi iddiaları ve kadınların ifşa edildiği görüntülerin yayıldığından söz ettiler. O görüntüler sosyal medyada da yayınlandı. Gazeteci Ruşen Takva ve Mezopotamya Ajansı o zaman bu iddiaları haberleştirmişti.

Genç kadın intiharlarının fuhuş çeteleri ya da eski uzman çavuş Musa Orhan’ın İper Er’i intihara sürüklemesi olayında olduğu gibi benzer vakalarla ilgisini kurmak zorlama olmasa gerek.

Hakkari Belediyesi Eş Başkanı Viyan Tekçe ile de konuştum. Kendisi de kayyım sonrası belediye başkan yardımcılığı görevinden alınmış. Belediye meclisinin çoğunluğunun kendisini başkanvekili olarak işaret etmesine rağmen yasanın işletilmediğinden söz etti.

“Biz oraya gittiğimizde belediyenin bütün taşınmazlarını ya satmışlar ya da uzun süreli olarak düşük fiyatlara kiralamışlar. 25 yıl için 1 milyon göstermişler mesela… Halkın kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekmişler. Kayyım atandıktan sonra belediye meclisi çalışabilmeliydi. Vali buna izin vermedi. Kayyım haberiyle beraber bütün kolluk kuvvetleri belediyenin etrafında barikat kurdular. Bizi yaklaştırmadılar. Meclisin toplanması gereken haftaydı. Belediye meclis üyeleri binaya alınmadığı gibi gelmediğimize dair tutanak tutulmuş. Bunun üzerine çoğunluğu elinde bulunduran DEM Partili üyeler haftanın son günü kendi arasında toplanıp başkanvekili olarak beni seçtiler. Biz bunu yaparak şu mesajı vermek istedik: Sizin yapmanız gereken şey buydu. Kayyım atamanız yanlıştı. Meclisin feshine dair bir durum yok. En son arkadaşlarımız (meclis üyeleri) gündem konularını götürüp yazı işlerine bildirmek için gittiler ama muhatapları sadece güvenlik şubeydi.

Kayyım zamanı belediyenin girişine X ray cihazı konulmuştu. Biz geldiğimizde ilk işimiz onu kaldırmak oldu. İnsanlar belediyeye gidip faturalarını dahi ödemek istemiyorlardı. Burası halkın evi. Kendi evinize girerken bir X-ray cihazından defalarca geçtiğinizi düşünsenize, ne kadar kötü bir durum. Genç-yaşlı birçok kadın yanıma gelip derdini rahatça anlatıyordu.

10 yıl öncesine kadar Hakkari’de fuhuşun, uyuşturucunun, intiharın ne olduğunu bilmezdik. Burası İran ve Irak’a sınır bir il… Buraya bilinçli olarak kayyım atandığını düşünüyorum. Sonuçta buradaki iş imkanı belli, iş yok. O uyuşturucuyu nasıl alıyorsun, kullanıyorsun. Bunu bilmiyorum ama aileler çok şikayetçi bununla ilgili.”

28 yaşında olan Tekçe iki çocuk sahibi. Ve iki aylık bebeği olmasına rağmen bütün gün koşturuyor. Kocasıyla iş bölümü olduğunu anlatıyor. “Bazen aynaya bakmaya fırsatım olmuyor” diyen Tekçe’ye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşmesini de sordum:

“Çok güzel geçti. Kayyımla ilgili Türkiye Belediyeler Birliği’nin de bir rapor hazırlayacağını söyledi. Hakkari’nin doğasını, insanının sıcaklığını görmesini istediğimi belirterek kendisini davet ettim. Kendisi de Hakkarililer derneğinin bir davetine gittiğini, halaylar çektiğini, o zamandan beri Hakkari’ye gelmek istediğini, nasip kısmet olursa geleceğini söyledi.”

Kayyım atanan Hakkari’ye gelerek destek ve dayanışmalarını açıklayan, kayyımın bütün Türkiye’nin, özellikle de kadınların sorunu olduğunu ifade eden bir grup feministin basın açıklamasındaki güvenlikçi havaya şahit olurken insan daha iyi anlıyor Hakkarili kadınların ne demek istediğini…

Fotoğraf: Candan Yıldız

Kayyımlar sonrası çok sayıda kadın kurumunun, Şiddetle Mücadele Hattı'nın, sığınma evinin kapatıldığını biliyoruz. Hakkari öncesi Yüksekova Belediyesi’ni ziyaret eden feminist kadınlara Belediye Eş Başkanı Şadiye Kırmızıgül şu bilgileri verdi:

Kayyım, hizmet binalarına karakol kurmak gibi. Kadınlar giremiyor. Bizler gelince kadınlar gelip kendi dillerinde derdini rahatça anlatabiliyor. 19 birim var belediyemizde ama hiç kadın müdür yok. 25 kişilik belediye meclisimizde 7 kadın var. Kurumlarımızı yeniden kurmak için çalışmalara başladık. Kadın müdürlüğünü yeniden açacağız.”

Aynı ülke iki ayrı uygulama…

Şu hafızayla bitireyim yazımı… Hatırlayacaksınız…. Geçtiğimiz nisan ayında Antalya'da bir insanın yaşamını yitirdiği, onlarca insanın yaralandığı teleferik kazası sonrası Kepez Belediye başkanı tutuklandı, belediye meclisi toplanarak başkan vekilini kendisi seçti.

Hakkari’de ise gizlilik getirilen soruşturma kapsamında gözaltına alınan belediye eş başkanının (Mehmet Sıddık Akış) 14 yıldır süren başka bir davası jet hızıyla karara bağlandı. 20 yıla yakın ceza aldı. Belediye meclisinin başkan vekilini seçmesi söz konusu olmadı. Seçilen başkanın yerine kayyım atandı. Kayyım, devletin bir yerel yönetime el koyması değil sadece; kamu kaynaklarının eşit ve adil dağıtılmaması demek. Yoksa bu kadar borç, son dakika personel alımı, şaibeli ihaleler, kadın ve gençleri gözetmeyen politikalar nasıl açıklanabilir ki?

Yarın: Kayyım protestosu sonrası Van’da hava nasıl, kayyım endişesi var mı?

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Araştırma: Kürt milliyetçiliği yükseliyor

 İstanbul'da yaşayan Kürt ile Diyarbakır'da yaşayan Kürt'ün öncelikleri ve siyasal tercihi dönüşüyor

Yeni öğretim yılında elinde bez, paspas olan öğretmenler mi göreceğiz; Sibel öğretmeni öldüren "perde" gerçekleri örtemez!

Okulların temizlik personeli yeni yönetmeliğe göre bir aydan sonra haftada üç gün çalışacak

"
"