15 Şubat 2025

Van’a kayyım bir eşik; Bahçeli sürecine önemli bir müdahale!

Nisan ayında kent genelinde protestolara neden olan mazbata krizine rağmen Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanması, yeni sürece olan güvensizliği daha da artıracak

Yerine kayyım atanan DEM Partili Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan

Kürtlerin eşit vatandaşlık arayışının yüz yıllık serüveninde, MHP lideri Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “güç verdiği”, Abdullah Öcalan’ın da “pozitif katkı sunmaya ehil ve kararlı” olduğunu söylediği yeni paradigmayla en çelişkili durum ne derseniz yanıtı, anti demokratik uygulamalar ve kayyım siyaseti olur.

Yeniden bir kayyım sabahına uyandık. 31 Mart 2024 seçimlerinde 8 yıllık kayyım uygulamasının bir kez daha sandıktan yenik çıktığı Van’da beklenen oldu.

Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandı. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Son seçimlerde DEM’in Van Büyükşehir Belediyesi dahil bütün ilçeleri kazandığı ilde belediyeler teker teker atanmışların eline geçmeye başladı.

İlk olarak Bahçesaray’a kayyım atanmıştı.

Ama ilk deneme 2024 Nisan ayında mazbata krizinde yaşandı. Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan’a mazbatası verilmedi. Zira Adalet Bakanlığı’nın başvurusu üzerine, Zeydan’ın memnu (yasaklı) haklarının geri alındığı açıklandı. Ancak kent genelinde üç gün süren protestoların ardından YSK, yapılan itirazı kabul ederek mazbatayı Zeydan’a yeniden verdi.

Nisan ayındaki protestolarla mazbata yeniden alındı ama kayyım tehdidi devam etti.

Çünkü Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Abdullah Zeydan hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yasaklı haklarının iadesine ilişkin kararı, “görevsiz şekilde verdiğini” bu nedenle kararın hukuki değerden yoksun olduğuna işaret ederek bozulmasına hükmetti. Daire, dosyayı yeniden karar verilmek üzere Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi de Zeydan’a 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi.

Yani devlet unutmadı. Zeydan görevden alındı, belediyeye de vali kayyım olarak atandı.

Kayyım uygulamalarının Van özelinde nasıl sonuçlar ürettiğini yazmıştım.

Abdullah Zeydan, kendisiyle temmuz ayında yaptığım söyleşide şunları aktarmıştı:

“Belediyemiz şu an 9 milyar TL’lik bir borçla karşı karşıya. Belediyenin hizmetleri içerisinde yer almayan çok sayıda okul yapılıp Milli Eğitim Bakanlığı’na verilmiş. Aynı şekilde Sağlık Bakanlığı, Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı için de inanılmaz paralar harcanmış. 2 milyar 200 milyon TL para harcanmış. Para olmadığı için gidip bankalardan kredi çekildiği için bunların bugünkü geri ödemeleri yaklaşık 5 milyar TL. Sadece bir örnek vereyim size, mayıs ayında VASKİ’nin (Van Su ve Kanalizasyon İdaresi) bir kredi borcunu ödedik, 20 milyon liraydı. Bunun sadece 2 milyonu ana paraydı. 18 milyonunu ise faize ödedik. Başka bir örnek; 500 kişinin çalışması gereken yere 2000 kişi alınmış. Son altı ayda seçim vaadiyle işe alınan çoğu varlıklı olan kişilerin iş akitlerini feshetmek zorunda kaldık. Üstelik bu işe alımlar ahbap çavuş ilişkisiyle torpille, rüşvetle olmuş. Bazı bürokratların yakınları, bazı AKP’li seçilmişlerin yakınlarıyla doldurmuşlar belediyeyi.”

Kimilerinin Kürt-Türk İttifakı” olarak tarif ettiği yeni sürece şüpheleri diri tutan kayyım siyasetinin toplumdaki kutuplaşmayı da artırdığını kimi araştırmalar ortaya koydu.

DEM Parti’nin Hakkari, Mardin, Van, Batman, Hilvan, Akdeniz, Siirt, Tunceli, Başkale, belediyeleri ile CHP’nin ‘Kent İttifakı’ ile kazandığı Esenyurt ve Ovacık belediyeleri kayyım yönetiminin elinde.

Bunun CHP ve DEM ittifak tabanını dağıtmak, iki partiyi birbirinden uzaklaştırmak olduğunu çok yazıldı, çok konuşuldu.

Şimdi ise daha ileri bir durum var.  Seçimi kazanmak için ‘kent uzlaşısı’ yapmak suçlama olarak muhalefetin önüne kondu. Bunda Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adaylığı denkleminden düşürmek de etkili bir neden.

Van’a kayyım atanması ayrı bir anlam da taşıyor. Zira nisan ayındaki protestolardan sonra seçmen iradesiyle zıtlaşmakta ısrar edilmesi, bunu da Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin tarihi olan 15 Şubat tarihine denk getirilmesi, DEM’i kendi tabanına yeni süreci anlatmakta, ikna etmek de zorlayacaktır. Aynı şey demokratikleşme olmadan olmaz diyen çevreleri de sürece mesafelendirecektir. Bu da iç siyaseti belirleyecek bir hamle…

Van’da 14 Aralık’ta Kurdish Studies Center’ın yaptığı “Kürt Meselesinde Yeni Dönemin Dinamikleri; Olasılıklar, Fırsatlar ve Riskler” başlıklı çalıştayın raporu da yeni çıktı.

O raporda kayyım meselesi de yer aldı. Rapora göre kayyımlar Bahçeli’nin başlattığı yeni sürece olan güvensizliği artırıyor, sürecin başarıya ulaşacağına dair inancı zayıflatıyor.

Görünen o ki, kayyım siyaseti devam ettiği sürece toplumun belirli bir kesimini sürece ikna etmek daha da zorlaşacak.

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

Yazarın Diğer Yazıları

İsmail Kılıçarslan’a yanıt: Bu dağların karı erimez!

Kılıçarslan bir inanç grubunu Esad’la özdeşleştirmemesi gerektiğini bildiği halde bundan geri durmuyor

CHP’li Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan: Bir Kürt yurttaş AK Parti’de siyaset yapabilir ama CHP’de siyaset yapınca ‘terörist’ oluyor!

“2023’te bedelini ağır ödedik, toplum bir daha böyle bir bedel ödeyemez; herkes müsterih olsun”

İstanbul Barosu Başkanı Prof. Kaboğlu: İktidar iki yüz yıllık hukukileşme mirasını reddediyor, Cumhuriyet anayasacılığının sonu bu!

"Ankara İmralı'yı sürekli davet ediyor, İstanbul ise nasıl bir sabaha uyanacağı konusunda hukuki güvenliğe sahip değil”

"
"