TÜİK verilerine göre 15-24 yaş grubunda Türkiye nüfusunun yüzde 15’ini oluşturan gençler hem Saraçhane’nin hem de Yenikapı’nın çoğunluğunu oluşturuyordu.
Yenikapı’da konuştuğum gençler, 2016’dan beri tutuklu olan Selahattin Demirtaş’a bağlılıklarını ifade ederken Saraçhane’deki gençler sanki Özgür Özel’den çok Ekrem İmamoğlu ile bağ kuruyordu.
Yenikapı’daki gençlerin çoğunluğunu güvenceli/güvencesiz işlerde çalışan gençler oluştururken Saraçhane’deki gençlerin çoğunluğunu öğrenciler ve orta üst sınıf ailelerin çocukları oluşturuyordu.
Tabii bütün bunlar benim çıplak gözlemlerim ve gençlerle konuşmalarımdan çıkan, yanlışlanabilme ihtimali olan sonuçlar.
Ama şu bir gerçek… Pazarcı babasını saldırıdan korumak için kavgaya karışan ve 17 yaşında cezaevine girmek zorunda kalan Kürt bir genç ile iktidar ve onun temsil ettiği değerlerle sorun yaşayan Türk bir gencin daha da ayrıştığı bir sosyolojiyi gözlemledim.
Örneğin Mansur Yavaş’ın Saraçhane'de “Doğu'da paçavra olan bayrakların sallandığı mitingde şeker veren polisler buradaki gençlere de versin” sözü Yenikapı’daki Nevroz alanında Özgür Özel’in mesajının yuhalanmasına yol açtı. Ve gençler bu ısrarından vazgeçmedi.

Saraçhane’de ise Mansur Yavaş’ın sözlerine sahip çıkan gençler olduğunu es geçmemek gerekiyor.
Zira çeşitli araştırmalar da gösteriyor ki milliyetçilik gençler arasında yükselişte ve dünyadaki genel eğilim de bu yönde.
Saraçhane’deki gençliğin milliyetçilik yelpazesi geniş… Kimi kendini ‘Temiz Türk’ olarak tanımlarken kimi de ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganı ile kendisini tarif ediyordu. Zafer Partili gençlerin dövizlerinde daha çok Türklük vurgusu öne çıkıyordu.

Kimi ‘Şaman torunları isyanda’ derken kimi ‘Sanmasınlar ki sineceğiz, bizler Mustafa Kemal’in evlatlarıyız’ diye bağırarak ‘ben buradayım’ diyordu.

Ortak noktaları Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk, AKP karşıtlığı ve Türklük… Bu gençlerin AKP ile sorunları var. Dışlandıklarını düşünüyorlar. Evet bir vatanları var ama devlet artık onların devleti değil gibi hissediyorlar.
Konuştuğum üniversite öğrencisi bir genç şunları söyledi:
“Ben muhafazakâr bir ailenin çocuğuyum. Uzun yıllar ailem AKP’yi destekledi. Ama şimdi onlar da desteklemiyor. Ben Gezi’den korkarak büyüdüm. Gezi olduğunda 9 yaşındaydım ve o insanlara kötü gözle bakıyordum. Ama şimdi her şeyin farkındayım. Büyüdüm. Özgürlüğünüzün kısıtlanması, hukuksuzluk… Her şey ortada olmasına rağmen sessiz kaldık, sindirildik, hiçbir tepki göstermedik. Herkesin gözü önünde hukuksuzluk yapılıyor ve bunun hukuki zemini olduğunu söylüyorlar. Yalan söylüyorlar. Halk bastırılıyor, bir şey olduğunda da Silivri’ye göndeririz diye tehdit ediyorlar. Sonunda milletin burasına kadar geldi ve patladı. Bizim kuşak özgürlüğüne daha düşkün ve otoriterlik istemiyor."
Saraçhane’ye gelen gençlerde bir Gezi hafızası oluşmuş; o yıllarda çocuk olmalarına rağmen… Gezi sloganlarını bugüne taşıyorlar… Örneğin ‘Devrim televizyonlarda gösterilmeyecek’ sloganı…

Ya da ‘Anne arama direnişteyim’ sloganı…
Bu kuşakta Gezi hafızasının bu kadar güçlü olması beni şaşırtmadı değil. Zira Gezi iktidar tarafından hep kriminalize edildi. Baskının gerekçesi yapıldı.
Saraçhane’de Gezi’nin ruhu dolaşsa da, Taksim talebinin altında bu yatsa da, temas ederek dönüşmenin imkanları daha sınırlı gibi… Çoğulculuğun sınırları daha sınırlanmış gibi…
Konuştuğum gençlerden bazılarının farklı olana tahammüllerinin sınırı şu : ‘Etnisite benim için önemli değil, toplumun huzurunu bozmadığı sürece…’
Genel olarak siyah giyinmeyi tercih eden, anti kahraman ve aynı zaman da bir incel olan Joker’in maskesini takan bu gençler ideolojik olarak kendilerini bir ‘izm’le tanımlamıyorlar. Otoriterlikle dertleri var ve gurur duydukları geçmişin değersizleştirilmesini yeni bir Türklük inşa ederek aşmaya çalışıyorlar.
Benzer bir Kürtlük inşası da söz konusu… Genç kuşak Kürtler daha homojen ve daha içe kapanık.
Türkiye’nin sosyolojik bölünmüşlüğü siyasetin yörüngesi sağa daha da kaydıkça derinleşiyor gibi… Ve gençlerin aidiyetlik krizi bu tabloyu daha olumsuz etkiliyor.
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|