09 Nisan 2025
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, iki sene önce 2025 dediği, bugünlerde ise 2027’ye ötelediği tek haneli enflasyon cümlelerini hala kurarken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı yeni elektrik tarifesiyle, konut faturalarına yüzde 25 zam geldi.
5 Nisan’dan itibaren geçerli olacak yeni tarife, yıllık tüketim sınırları içinde kalan perakende satış tarifesine tabi aboneler için geçerli olacak.
Resmi Gazete’de yayımlanan tarife değişikliğini analiz eden EMO’ya (Elektrik Mühendisleri Odası) göre, 4 kişilik bir ailenin, asgari yaşam standartlarını koruyabilmek için tüketeceği varsayılan enerji, aylık 230 kilovatsaat.
Buradan hareketle, günlük ortalaması 8 kilovatsaati geçmeyen bu tüketim için, aile bütçesinden ayrılması gereken 476,6 TL, 595,8 TL’ye yükseldi.
EMO, son zam kapsamında, konutlar için düzenlenen elektrik faturalarındaki bedel değişimlerini, 2021 yılı ile kıyasladı. Söz konusu hesaplama ve veriler, enflasyon tahribatı kadar, vatandaşın cebinden elektrik dağıtım şirketlerine aktarılan kaynakların büyüklüğünü de belgeliyor.
Bu tablodaki çarpıcı unsur, düşük tüketimli konut faturasında enerji bedelinin sadece yüzde 19,1 olması. Vergi ve fonlar da toplam faturanın yaklaşık yüzde 10’u.
Başka bir deyişle, elektrik faturasının yüzde 70,9`unu ise dağıtım bedeli oluşturuyor. Tarife değişikliği öncesinde yüzde 65,9 düzeyinde olan dağıtım bedeli, yüzde 70’in üzerine çıktı. Oysa sadece üç yıl önce dağıtım bedeli, faturanın yüzde 22’siydi. Dağıtım bedelinde üç yıl içinde ortaya çıkan üç kata yakın artış, elektrik faturasında da büyük bir haksızlık ve adaletsizlik demek.
Bundan dört yıl önce dört kişilik ailenin asgari elektrik faturası 183,4 TL. Bugün ise 595,8 TL. Yüzde 224,8 oranındaki artış, elektrik dağıtımındaki özelleştirmenin vatandaş üzerinde ne kadar acımasız ve ölçüsüz bir yük doğurduğunu gösteriyor.
Özelleştirmenin birçok alanında olduğu gibi elektrik dağıtım özelleştirmesi de rekabet, ucuzluk masallarıyla takdim edildi. Toplumda böyle rıza üretilmek istendi.
Gelinen noktada ise enerji bedelinin yani faturanın asıl özünü oluşturan unsurun devede kulak kaldığı; giderek şişen dağıtım bedellerinin Cengizler, Limaklar, Zorlular, Çalıklar, Kolinle, Kazancılar, Türkerlerler, Kilerler, Sabancılar, Akkökler’in kasalarına aktığı bir düzen işliyor.
Milyonlarca çalışanın alın teri, özelleştirme adıyla yağmalanan kamu kaynakları üzerinden holdinglerin kasalarını dolduruyor.
Elektrik bir zamanlar kısa adı TEK olan Türkiye Elektrik Kurumu tarafından üretilir, iletilir ve dağıtılırdı. TEK, hakiki anlamda bir kamu kuruluşuydu.
Sonra, özelleştirme rüzgarları Türkiye’deki iktidarları da nüfuzu altına aldı.
Rekabet, serbest piyasa, vatandaşa daha kaliteli, daha ucuz elektrik söylemleriyle bugünkü düzen yaratıldı. TEK önce ikiye, daha sonra üçe dörde bölündü. Pazarlandı satıldı. EPDK kuruldu.
"Devlet elektrik mi satar" diye özelleştirmeyi adeta fazilet mertebesine yücelttikleri yeni düzende, enflasyon altında ezilen dar gelirli milyonlarca vatandaş, bugün iştahı hiç kapanmayan holdinglerin, iktidar eliyle sırtına sopa indirilen para kaynağı haline getirilmiştir. Bakan Şimşek'in tek bir cümle kuramayacağı alanlardan biri de budur.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020) - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |
Kanal İstanbul yapılsa da yapılmasa da Nakkaş-Başakşehir otoyolu yapılacak gibi projelendirilmiş olabilir. Bu projenin AKP iktidarı için önemi, finansman profilinden de kaynaklanıyor
Emlak Konut ve GYO, Arnavutköy’deki taşınmazı, yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeğeninin yer aldığı holding iştirakine teslim edecek
Amerika Türkiye’deki piyasaları çok dalgalı ve oynak görüyor. Ekonomik görünümün belirsiz olduğunu değerlendiriyor. Türkiye’deki Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sadece “Türkiye'de yürütülen ekonomik istikrar programı hakkında bilgi verilmiş” demesi, iktidar açısından ABD nezdinde konunun ne kadar netameli olduğunu ve Türkiye’deki kamuoyu tarafından bilinmesinin istenmediğinin kanıtı
© Tüm hakları saklıdır.