19 Haziran 2024

"Fonlandırılan öğretmenler"

Bakan Tekin'in, öğretmenin saygınlığını hiç dert etmeden "kamu tarafından fonlandırılmak" diye andığı konunun adı, bütçe kaynakları oluyor. Kendisi de bakan olarak, bakanlığına ayrılan bütçe ödeneğinin en üst amiri. Kendisinin maaşı dahil, "fonlandırma" dediği kamu kaynakları bizlerin vergilerinden oluşuyor

Milli Eğiitm Bakanı Yusuf Tekin

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakanlığına bağlı kadrolu öğretmenlere maaş ödenmesi işleminden "fonlandırma" diye bahsetti.

Hatırlamakta yarar var.

Birkaç gün önce, partisinin Erzurum'daki bayramlaşma töreninde şöyle konuşmuş Tekin:

"Sokakta gördüğünüz her 80 kişiden bir tanesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından maaşı ödenen öğretmen statüsünde. Bakın bu devasa bir rakam. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, 30'lu 40'lı rakamlardan, şu an 13-14'lere düşmüş durumda. Bunlar dünya ortalamalarının gerçekten üstünde olan rakamlar. Dünyanın hiçbir tarafından bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlandırılmıyor."

Tekin'in öğretmenleri, seri üretim yapan bir işletme sahibi gibi ürün yerine koyup "tane" olarak anması yetmiyor. Milli Eğitim Bakanı, işçilik maliyetinin yüksekliğinden yakınan patron edasıyla kamu tarafından "fonlandırılmadan" bahsediyor. (Holding patronları, böyle bir bahiste bir cümle sonra, işletmelerini Bangladeş'e taşımaktan söz ederdi.)

Fon değil bütçe kaynağı

Bakan Tekin'in, öğretmenin saygınlığını hiç dert etmeden "kamu tarafından fonlandırılmak" diye andığı konunun adı, bütçe kaynakları oluyor.

Kendisi de bakan olarak, bakanlığına ayrılan bütçe ödeneğinin en üst amiri. Kendisinin maaşı dahil, "fonlandırma" dediği kamu kaynakları bizlerin vergilerinden oluşuyor. Vatandaşların temel haklarını gözeten, hakları ve hizmetleri eşit biçimde götürmekle yükümlü makamlar olan bakanlıklar da bu hizmet ve icraat için kamu kaynaklarını belli kurallara göre kullanır, aktarır.

Tekin'in bulunduğu o geçici makamın, en önemli fonksiyonu ise şikâyet değil, kendi partisinin zamanında birikmiş, çeşitlenmiş, kronik hale gelmiş sorunlara çözüm bulmaktır.

Gerçeği yansıtmıyor

Tekin'in yakışıksız, farklı çağrışımlara yol açan ve öğretmenleri değersizleştiren ifadesinde geçen maddi unsurun gerçeği yansıtmadığını, dün Ozan Gündoğdu'nun BirGün'deki yazısında okuduk.

Gündoğdu yazısında, UNESCO'nun "Global Report On Tecahers-2024" raporunu kaynak gösterdi. Rapora göre, Türkiye, dünyanın en çok öğretmeni olan 1. değil 17. ülkesiydi. Nüfusa bakıldığında bu da normaldi, çünkü Türkiye dünyanın en kalabalık 18. ülkesiydi.

Fonlama, şirket ve ülke

Fonlama, bir şirketin öz kaynaklarını kullanarak kaynak sağlama yöntemine verilen ad.

Gerçi AKP yöneticileri, Türkiye'yi bir şirket gibi yönetme iradelerini pek saklamadı bugüne dek. Yine de kamuoyuna bir açıklama yaparken de doğru verilerle hareket etmeyi gözetmek gerekiyor. Türkiye'de sanki öğretmen açığı yokmuş, öğretmen fazlası varmış gibi konuşmak kamuoyunu yanıltmaktır. Dahası; atama bekleyen on binlerce öğretmeni "atama bekleme" ortamına taşıyan, geçici, güvencesiz işlere yönelten, hayattan bezdiren bu tablonun sorumluluğunu görmezlikten gelince o sorumluluk da ortadan kalkmaz.

Normal koşullarda devlet, öğretmenlerin atamasını yıllarca yapamıyorsa, ilgili bölümlerde daraltmaya gidilmesi, kontenjanların azaltılması gerekir. Ama bu akılcı ve sonuç doğurucu kararlar alınmıyor. Çünkü çok üniversite, çok fakülte, çok bölüm, işsizlik sorununu zamana yayıp ertelemek, iktidarı konsolide etmek demek!

Şimdilerde de -atanmayan öğretmenlere verilen sözler bir kenara bırakılarak- sistem değişikliğine gidileceği haberleri gündemde. Öğretmenlik yapmak isteyen adaylar, üniversite mezuniyetlerinin ardından bir de "akademi eğitimi" alacakmış. Yeni kurulacak Milli Eğitim Akademi programında başarılı olanlar, önce sözleşmeli olarak atanacak, üç yıl sonra da kadroya geçecekmiş.

Dayatma, kitlesel hak ihlalidir

AKP iktidarı, eğitim sistemini bir yap-boz tahtasına dönüştürmekle kalmayıp, teşvik ettiği özel okullaşma oranının her yıl yükseldiği, küçücük çocukların hayatına mâl olan ve ölümlerin hesabı sorulamayan MESEM protokolleriyle, protokol yaptıkları dinci vakıflarıyla, bilimsellikten uzaklaşan, kendi arzularına uygun "eğitim" i tasarlayan müfredat ile kamusal eğitimi bir dayatmaya dönüştürdü.

Bu dayatmanın, iktidarın milyonlarca vatandaşa yönelik kitlesel bir hak ihlali olduğunu görmek zorundayız.

Özel okullar ve enflasyon

Öte yandan, çocuklarının Anayasa'da yazdığı gibi laik bir eğitim almasını isteyen, bu yönde kararlı olan ailelerin, özel okullara ödemek zorunda kaldığı ve giderek astronomik hale gelen ücret tutarlarının da enflasyonist bir etki yaratma potansiyelini Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, bu alanda çalışan muhalefet temsilcilerinin dikkatine sunmuş olalım.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Rüşvet tescilliyken Gri Liste'den çıkmak

Kara paranın aklanması ile yabancı rüşvet arasındaki hukuksal bağ somut ve ortada. Türkiye'nin, gerek resmi kurumları, gerekse özel sektör kuruluşları da içine alacak şekilde bu konudaki yetersizliği Rapor boyunca bir çok yerde dile getiriliyor. Böyle bir durumda "gri liste"den çıkabilmek için kripto varlıklara ilişkin yasal düzenlemenin nasıl yeterli olacağı ise fazlasıyla izaha muhtaçtır

Rüşvet suçu kara paranın öncülü değil miydi?

OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu'nun hazırladığı raporda, Türkiye'de basın üzerinde sansür olduğu belirtilerek, çok sayıda haberin erişime engellendiği verilerle yer alıyor. Basın özgürlüğünün olmayışının özellikle yolsuzluk haberlerinin ortaya çıkması konusunda derin bir kaygı yarattığının altı çiziliyor

Tasarruf paketi umursanmadı

Tasarruf paketinin Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanmasının dahi iktidar bürokrasisinin harcama alışkanlıklarında etkisi olmamış anlaşılan