Bir insanın bir "çocuk kitabı" yazmak istemesi nasıl içimizi ısıtan bir eylemse, içinde bir tecavüz hikâyesine yer vermesi de bir o kadar aklımızı kaçırtan ve ruhsallığımızı sarsan, bildiklerimizi unutturan, bizi şok eden bir eylem.
Musa Dinç isimli biri bu ikisini birleştirmiş. İçinde tecavüz eylemi, ırza geçme eylemi barındıran bir çocuk masalı hazırlayarak. Bir varmış bir yokmuş. Musa Dinç bunları hazırlamış ve çocuklarımıza sunuvermiş, editörden geçmiş, yayınevinden geçmiş, öğretmenlerden ve velilerden de geçmiş. Ve demiş ki Dinç: Haydi çocuklar bunları okuyun, gülün ve düşünün! (Gül ve Düşün diye bir masal serisi) .
Peki aslında ne oluyor? Kitap çocuklara cinsel saldırıyı örnek göstererek neyi söylemek istiyor? Sebebi ve biçimi ne olursa olsun cinsel saldırıyı olağanlaştırıyor. Zorda kalınırsa yapılabilecek bir öç alma davranışı olarak çocuklara sunuyor. Çocukları ürkütüyor ve korkutuyor. Büyükleri ürkütüyor ve korkutuyor. Şiddeti, cinsel şiddeti ve saldırıyı çocuğun aklında meşrulaştırıyor. Şok ediyor. Öfkelendiriyor. Sarsıyor. Her geçen gün türlü türlü sarsılmıyormuşuz gibi.
Çocuk bunları okuduğunda ne oluyor?
Çocuklar bu sayfaları okuyunca mesela, gülüyorlar mı? Eğleniyorlar mı? Peki düşünüyorlar mı? Ne düşünüyorlar? (Gül/Düşün masal serisi)
Öç almak, kötülük yapmak, saldırı planlamak, saldırmak, tecavüz etmek, namusunu kirletmek, birini japon yapıştırıcısı gibi yüzüstü yere yapıştırmak ve ırzına geçmek gibi kelime ve ifadelerle ne yapacak şimdi ilkokul çocuğu?!! El-insaf!
Belki mideleri bulanıyor çocukların; belki bir şeyler, ama hatalı bir şeyler öğreniyorlar; belki cinsellikle bilişsel düzeydeki ilk karşılaşmaları bu şekilde oluyor; belki cinsellikten tiksiniyorlar; belki başlarına böyle bir şey gelecek diye korkuyorlar; belki başlarına benzer bir şey gelenler var aralarında, şimdi bunu hak ettikleri için yaşadıklarını düşünmeye ve kendilerini suçlu hissetmeye başladılar….
Bilmiyoruz ama hepsi olası ve hiçbiri abartılmış reaksiyonlar değil. Gerçekler.
* * *
Bir edebi eseri okurken, bir sinema filmi izlerken, bir şarkı dinlerken konunun öznesi ile özdeşim kurarız. Mağdura veya faile özdeşim kurmamız kişisel tarihimize, güncel yaşam olaylarımıza ve travmatik yaşantılarımıza göre değişir. Onunla empati kurar, konuyu sanki kendi başımıza gelmiş gibi canlandırırız zihnimizde. Özdeşim kurmak sanatın üzerimizdeki etkisinde önemli bir faktördür. Dolayısıyla buradaki masalı okuyan kimi çocuk faille kimi çocuk da mağdurla özdeşim kuracak. İkisi de korkunç.
Hiç çekinmeden "bir masal üzerine kıyameti kopardınız" diyen Musa Dinç ve kendisi gibiler (yayınevi, editör de dahil...) işte bunları yaptı çocuklara. Kıyameti koparmadıysak o ayıp da bize.
İlkokul dönemine önerilmiş bu seri. 6-10 yaş arasındaki çocuklar bunları düşünmeye başladığında, bu zaten onun duygusal bütünlüğüne, dünyayı algılayış biçimine, psikolojik durumuna bir saldırı oluyor; diğer bir deyişle psikolojik bir saldırı, psikolojik taciz..
Çocuğu psikolojik olarak taciz etmek ne demektir? Çok özetle, çocuğu, yaşına uygun olmayan herhangi bir duruma, bilgiye, davranışa, söze ve tavıra maruz bırakmak demektir. Musa Dinç ve kendisi gibiler (yayınevi, editör de dahil...) bunları yaptı çocuklara. Psikolojik saldırı, taciz. Kıyameti koparmadıysak o ayıp da bize.
Yazar(!) "Beni tanısanız..." ile başlayan bir ifade ile kendini savunmaya kalkarken, kullanabileceği başka argüman kalmadı da "konuyu anlatmak için bu örneği vermeye mecbur kaldım aslında" mı demek istiyor? "Erdemli bir insan olarak özür diliyorum işte" derken aslında "uzatmayın, işinize gücünüze bakın, beni görmezden gelin, olmuşsa olmuş işte, münferit bir hata bu" mu demek istiyor? "Bir kereden bir şey olmaz yaa" mı diyor?
"Bir masal üzerinden kıyamet kopartılıyor. Siz asıl hırsızlara, sapıklara bakın. Bir masal yüzünden toplumun ahlakı bozuluyorsa, ben toplumdan özür diliyorum" diyerek, kendini bunlardan ayrı mı tutuyor? Sapık düşüncelerini inkar ederek hem kendini hem bizi mi kandırıyor? Ne demek istiyor Musa Dinç?
Suç-suçlu-suçlular
Bu ve benzeri durumlara "pedofili" gibi bir psikiyatrik tanımlama yapmak birçok açıdan uygun değildir. Fail bir hastalıktan muzdarip olduğu (ki bilmiyoruz) için mi bunları yapmaktadır? İlk hareket noktası hastalık değil, failin suçlu olmasıdır.
Peki çocukları korumak kimlerin görevidir? Anne-babanın mı? Psikolog-sosyal hizmet uzmanının mı? Okulun-öğretmenin mi? Yayınevinin-yazarın mı? Devlet politikalarının-devletin mi? Sağlık bakanlığı-aile bakanlığı-Milli Eğitim Bakanlılığı'nın mı?
Allah aşkına! Musa Dinç ile Gül ve Düşün, ipi kopmuş, baş aşağı yuvarlanan milli eğitim sistemimizin bir ürünü değil midir?