01 Eylül 2023

T24 14 yaşında; nasıl da yılları buldu bir mısra boyu macera…

Bağımsız, sorumlu, güvenilir, yüksek profesyonel ve etik standartlarda gazetecilik, sadece gazetecilerin değil toplumun bütün katmanlarının meselesi haline gelmedikçe, sesimizi kısanlar sadece başkaları olmaz!

Hitchock, hayatını anlatan filmde eşine “Biliyorsun Alma, senin kadar güzel başka bir Hitchock sarışını bulmam mümkün değil” dediğinde, “Bunu senden duymak için 30 sene bekledim” karşılığını alır. Hitchock’un yanıtı, “Bana bu yüzden ‘gerilimin efendisi’ diyorlar” olur.

Takdir görmek temel bir arzu olsa da, arzuları hırpalar da insanı. Beklentilerin gerilimiyle de geçer hayatımız, “başında beklenen su kaynamaz”mış!

Bu köşede çıkan ilk yazıda, T24 için “başımızı sokacak bir masal” demiştim. Masaldı, zira, tarihimizdeki bütün girişimlerin aksine, sadece kendi ürettiği imkânları kullanarak yola çıkan ve üretmediği hiçbir kaynağı tüketmeyen T24’ün serüveni, masal gibi güzel olmakla birlikte masal gibi gerçek dışı da görünüyordu. Daima artan takipçilerimiz, yazarlarımız, editörlerimiz ve muhabirlerimizle birlikte başladığımız yerden 14 yıl mesafede olduğumuza göre, masal gerçek oldu.

Son derece çetin geçen 14 yılda, hatalarımıza/eksiklerimize yöneltilen eleştirileri dikkate almak dışında mesleğimizi icra ederken kimseden takdir/onay beklemedik. Gazeteciliğin alabildiğine “onaya tabi” tutulmak istendiği bir süreçten söz ediyorum. T24’ün serüveni için gördüğümüz takdir bizi elbette mutlu ederken, görmediğimiz takdirin yapmaya çabaladığımız gazeteciliği değersizleştirdiğini hiç düşünmedik.

Eski ana akım medyanın finansal ve ideolojik hastalıklarını taşımayan yeni ana akım gazeteciliği temsil etme yolunda 14 yılı ardımızda bırakmış bulunuyoruz. Türkiye medyasının tarihinde bu kadar uzun soluklu, hiçbir dış kaynak kullanmadan kurumsallaşmış, ideolojik ve finansal takıntılardan bağımsız başka bir gazetecilik girişimi bulunmuyor. Bunu, süregelen eski medya söyleminin pek itibarı kalmamış övünme alışkanlığının bir tekrarı olarak görmeyin. Aksine, T24’ün “gazetecilik doğru yapıldığında kendi gelirini üretecek bir meslektir” iddiasının, “öğrenilmiş/öğretilmiş çaresizlik” kapanına karşı gazetecilere daima ilham verici bir tecrübe olacağını düşündük. 14 yılın ardından T24 tecrübesinin, meslektaşlarımıza bu ilhamı verdiğini söylersem abartmış olmam. Demek ki mümkünmüş!

T24’ten haberler

T24’te bir yandan yüksek profesyonel ve etik standartlara ulaşma yolunda mesleğimizi daha iyi yapmaya çalışırken, diğer yandan Türkiye’de yayılan ‘entelektüel çölleşme’ye karşı bir zemin oluşturmaya çabalıyoruz.

Bu kapsamda, yazarımız Murat Sabuncu’nun projesiyle başlattığımız T24 Yıllık Konferanslar dizisinin ikincisini, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümünün kutlanacağı hafta, 24 Ekim’de yapacağız. Bir tam gün sürecek konferansta; Cumhuriyetimizin 100 yıllık muhasebesi ‘gelecek perspektifi’ eşliğinde ele alınacak, ekonomiden göçe, beklenen Marmara depreminin olası insani, kentsel ve ekonomik sonuçlarından yapay zekâ alanındaki gelişmelere ve politikaya uzanan geniş bir alanda bugüne ve geleceğe bakan sunumlar yapılacak, paneller düzenlenecek.

İlkini 2019 için çıkardığımız ve T24’ün kâğıda basılı tek yayını olan T24 Yıllık’ta beş sayıyı geride bıraktık. Alanlarında uzman ve saygın yaklaşık 100 isimle, başlıca konularda gelecek yıla bakmaya çalıştığımız T24 Yıllık’ın altıncı sayısı, bu sene de aralık ayının ikinci yarısında raflarda olacak. Bugünlerin Türkiye’sinde başka hiçbir yayında bir araya gelmeyecek olan onlarca ismin gelecek projeksiyonunu yansıtan T24 Yıllık, şimdiden kıymetli bir koleksiyon vasfı kazandı.

Türkiye’nin dünyada da referans alınan haber mecrası konumuna ulaştığımız 14 yılda, en geniş ve etkili yazar/analist/çizer kadrosuna ulaştık. Saygın yazar kadromuzu büyüterek T24’te bu yıl Umur Talu, Çiğdem Toker, Cansu Çamlıbel, Necmiye Alpay gibi mesleğimizin yüz akı temsilcileriyle de buluştuk. Özellikle akademi dünyasından yeni isimlere sayfalarımızı daha geniş ölçülerde açtık. Dijital haber mecraları arasında Ankara’da en güçlü büroyu, Ankara Temsilcimiz Gökçer Tahincioğlu yönetiminde inşa ettik. Editörlerimizin, muhabirlerimizin, yazarlarımızın anlayışına sığınarak, ne söylesem eksik kalacak bir listeyi burada uzatmıyorum.

Takipçilerimizin sabrını zorladığımız en önemli konunun, programatik reklamlarla dolu sayfalarımız olduğunu biliyoruz. Uzun bir sürenin ardından nihayet yeni yazılım ve tasarıma -mütevazı da olsa- bütçe ayırabildik. Abonelere özel reklamsız T24 yayınını da içeren yeni yazılım ve tasarımımızla çok yakında karşınızda olacağız.

Sesimizi sadece başkaları kısmaz!

Hiçbir kişi, şirket, dernek, oluşum, kurum, kuruluş, fon gibi yollardan herhangi bir dış destek almayarak, tamamen kendi ürettiğimiz kaynaklarla “imkânlarımız nispetinde” gazetecilik yapma çabasıyla geçen 14 yılda en büyük yükü, mütevazı ücretlerle çalışmak durumunda kalan editörlerimizin, muhabirlerimizin, büyük bir çıkarsızlıkla yazan yazarlarımızın ve davalarımızı fedakârca takip eden avukatlarımızın çektiğini burada kayda geçiriyorum.

Bu vesileyle, çok yakında başlayacak reklamsız T24 yayını için abone olacak okurlarımızın, bağımsız gazeteciliğe de önemli bir katkı sağlayacaklarının altını çizmek istiyorum. Bağımsız haber mecralarının tamamen karşılıksız yayın yapmalarının, gazetecileri içinde bulunduklarından da daha derin bir yoksulluğa mahkûm etmesinin yanı sıra “imkânlar nispetindeki” gazeteciliğin alanını daraltarak sonuçta toplumun sesini de kıstığını unutmamalıyız.

Bağımsız, sorumlu, güvenilir, yüksek profesyonel ve etik standartlarda gazetecilik, sadece gazetecilerin değil toplumun bütün katmanlarının meselesi haline gelmedikçe, sesimizi kısanlar sadece başkaları olmaz!

Evet, T24’ü, kredi kartlarımıza yaptığımız taksitlerle kurduk ve bugün buradayız. Fikret Kızılok’un unutulmaz müziğini de fısıldayan Ahmed Arif’in “Suskun” şiirindeki dizeyle; nasıl da yılları buldu, bir mısra boyu macera…
Ne yapıyorsak birlikte, sağ olun.

 

Doğan Akın kimdir?

Doğan Akın, Ankara'da doğdu. Ankara'da Necatibey İlkokulu, Anafartalar Ortaokulu, Anıttepe Lisesi'nde ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1987 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi.

Gazeteciliğe, 1987 yılında Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda başladı.
Gece muhabirliği, belediye muhabirliği, Başbakanlık muhabirliği ve parlamento muhabirliği görevlerinin ardından Cumhuriyet Ankara Haber Müdürlüğü'ne getirildi.

1997 yılında Milliyet Dergi Grubu Ankara Temsilcisi oldu. 1998'de Milliyet Gazetesi Ankara Haber Müdürlüğü'ne, 1999'da Milliyet Haber Merkezi Müdürlüğü'ne getirildi.

Milliyet Haber Merkezi'ni sekiz yıl yönettikten sonra 2008'de Doğan-Burda Dergi Grubu Yayın Direktörü oldu. Grubun ilk haber portalı Tempo24'ü kurup yayına geçirdi.

1 Eylül 2009'da; hiçbir kişi, kurum, şirket, dernek, devlet, fon ve benzeri bir oluşumdan herhangi bir destek almadan bağımsız internet gazetesi olarak kurduğu T24'ün yayınına başladı.

Yaptığı çalışmalar, Sedat Simavi Vakfı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Bülent Dikmener, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik haber ödüllerine değer görüldü.

"Uçuran Holding - Tansu Çiller'in Can Sıkıcı Belgeseli" ve "İki Gözüm Ayşe - Sabahattin Ali'nin Yayımlanmamış Mektupları" adlı iki kitabı yayımlandı.

Halen, kurucusu olduğu T24'ün genel yayın yönetmenliğini sürdürüyor.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

Schengen vizesi eziyeti için gazetecilere çağrı, AB başkentlerine mektup

Sığınmacı sorunuyla, üstelik milyonlarca insan eşliğinde Türkiye de muhatap. Ancak bu durumun, örneğin Federal Almanya’nın Volkan Konak, Deniz Türkali gibi sanatçıların da vize başvurularını reddetmesiyle nasıl bir ilgisi olabilir? AB ülkeleri diplomatlarının, sürekli mesai yaptıkları gazetecilere, vize talebi söz konusu olduğunda, “Bizim için Edirne sınırına kadar gazetecisiniz” anlamına gelen tavrı vize rejiminin amaçlarına uygun mu? Peki gazeteciler ve meslek örgütleri, yıllardır süren bu kötü muameleye karşı neden sessiz, neden bu eşitsiz ilişkiyi reddetmiyorlar?

T24 13 yaşında: Boşluk bütün hayatımızı doldururken…

Ülkemizin kapanmayan yaralarından birinin gazetecilik olduğunu unutmayarak, özgür ve ortak aklın eşliğinde, şüphenin yararına inanarak, önümüze gelenin ardına bakmaya çalışarak, hatalarımızı tecrübeye çevirip yinelememeye çabalayarak birlikte yürümeyi sürdüreceğiz…