20 Ocak 2025

80 milyon kişi çırılçıplağız, farkında mısınız?

Şu anda 80 milyon insan birilerinin ekranında hepimiz çırılçıplak duruyoruz aslında. O kişilerin dijital tehdidine, şantajına -henüz- maruz kalmadıysak sıra bize gelmediğinden. Yaklaşık bir hafta önce kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı'nın hızla tüm paydaşları bir araya getirmesi, bir yol haritası çıkarılması, yaşanan sızıntıyla ilgili süreci ve alınan önlemleri şeffaf bir şekilde medyayla paylaşması gerekiyor

Geçenlerde YouTube’da 140journos’un “Panel” isminde bir belgeseli yayınlandı. Belgesel hakkında sosyal medya birtakım eleştiriler de oldu.

Konuyla ilgili uzmanlıkları olduğunu sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarından anladığımız bazı kişiler belgeselde bazı anlatıların “abartı” içerdiğinden bahsetti.

Ben bu tartışmalara girmeyeceğim. Hem bu konuda bir uzmanlık sahibi değilim hem de meselenin bu kısmı beni çok da ilgilendirmiyor.

Beni ilgilendiren kısım şu: Biz “Panel” belgeselinden o veya bu şekilde, o veya bu mecradan Türkiye Cumhuriyeti’ndeki 101 milyon kişinin verisinin çalındığını öğrendik.

Bu rakama anladığım kadarıyla yurt dışında yaşayanlar, Türkiye’de geçici kimlik numarası verilenler vs… de dahil.

Çalanlar olayın gerçekleştiği 2022 yılında henüz 15-16 yaşlarında olan çocuklar. Belgeselde verilen sızma kaynağı olarak “e-nabız” uygulaması gösterildiği için Sağlık Bakanlığı bunu yalanladı.

Beni bu yazı özelinde işin bu kısmı da ilgilendirmiyor. Sadece burada sorumluların hesap vermesinin büyük önem taşıdığını belirterek geçiyorum.

Netice itibarıyla, -sosyal medyada belgeseli eleştiren uzmanlar da dahil- herkes gördüğüm kadarıyla 101 milyon insanın verilerinin çalındığı konusunda hemfikir.

Üzerimize kayıtlı telefonlar, TC Kimlik numaralarımız, ikamet adresimiz, anamızın babamızın telefonları ve ikamet adresleri, yine üzerimize kayıtlı tapular, araçlar…

Bunların hepsi şu anda birilerinin bilgisayarında duruyor.

Toplamda 25 gigabayt büyüklüğündeki bu veri bir şekilde illegal, mafyavari yapıların eline geçmiş durumda.

Hatta alınıp satılıyor. T24’ten Cengiz Anıl Bölükbaş bizzat bu satıcılarla bağlantıya geçerek bunun haberini de yaptı.

Fiyat “sıkı” müşteri olur da, çok veri sorgularsanız veri başına 70TL’ye kadar düşmüş durumda. Standart “ücret” ise 150 TL ile 350 TL arasında değişiyor.

Yine “Panel” belgeselinden öğrendiğimize göre bu verileri satın alan meslek grupları arasında avukatlar başı çekiyor.

Amacım pek tabii ki bir meslek grubunu zan altında bırakmak değil. Nitekim kendi de bir avukat olan Umut Zorer X’te yaptığı bir paylaşımla 2022 yılında kendine iletilen bir mesajda verilerin özellikle avukatlara “MERNIS 2022” adı altında satıldığını tespit edip o dönemde beklemeden suç duyurusunda bulunmuş ve sonuç alamamış bir isim.

Zorer, verileri satanlarla yazışmaları dahil kendine verilen IBAN adreslerini, kart numaralarını, kısacası her türlü delili savcılığa ilettiğini belirterek savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararını X’te şöyle ifade ediyor:

“Savcılık iki hafta içerisinde soruşturmasını tamamladı ve "herhangi bir kişisel verimi vermediğim", "verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğine ve bu bilgileri kullanan kişilerin dolandırıcı olduğuna ilişkin delil bulunmadığı", "telefon numarasının UYAP'ta bulunmadığı", "zararımın bulunmadığı", "ŞÜPHELİ ŞAHISLARIN HUKUKİ MAHİYETTE YARDIM AMAÇLI İLGİLİLERİN BİLGİLERİNİ PAYLAŞILDIĞI TESPİT EDİLDİĞİ" gerekçeleri ile KYOK kararı verildi. KYOK kararını ekliyorum.”

Halbuki o zaman gecikmeden önlem alınmış olsa belki de verilerin bu kadar yayılmasının önüne geçebilecektik.

Ben de birkaç avukat arkadaşımla konuştum. Onlar da bu verilerin satıldığından haberdar, hatta özellikle icra takibi yapan bazı avukatların karşı tarafın mal varlığını tespit etmek -ve gerektiğinde karşı tarafa gözdağı vermek- amacıyla bu verileri satın aldıklarını anlattılar.

Devam ediyorum. Yine belgeselde de görüşlerine yer verilen gazeteci İbrahim Haskoloğlu, Sağlık Bakanlığı’nın yalanlamasına rağmen panellerde kendi sağlık verilerinin görüntülendiğini, askerde aldığı ilacın bile bu panellerde görüntülenebildiğini öne sürdü ve X hesabından bu bilgilerin paylaşıldığı panellerin ekran görüntülerini paylaştı.

(Bu arada Haskoloğlu’nun paylaştığı ekran görüntüsünde ilaçların alım tarihinin 2023 yılı olması da ayrıca ürkütücü. Yani belgeselde anlatılan ve 2022’de yaşandığı anlaşılan veri sızıntısının devamı gelmiş. Belki de sürekli sızıyor bu veri, bilmiyoruz.)

Altını çiziyorum: Birileri aldığımız ilaçları dahi görüntüleyebiliyor.

Yine Haskoloğlu çekip X’ten paylaştığı bir videoda geçen yılın, yani 2024’ün mart ayında “devletin hiçbir zaman bahsedemeyeceği (ismini zikredemeyeceğini anlıyoruz buradan) bir kurumunun daha değerli verilerinin de çalındığını” söylüyordu.

Bunun üzerine devletin istihbarat birimleri harekete geçmiş ve olaya karışanlar hızla yakalanarak ağır hapis cezaları almışlardı.

Bu güzel bir gelişme. Lakin bırakalım ne olduğunu bilmediğimiz “hassas” verileri, en alelade görünen verilerin bile bugün ne kadar tehlikeli bir araca dönüşebileceğini gelin size bir örnekle anlatayım:

Fransa’da geçenlerde ismi açıklanmayan fakat “Anne” olarak anılan 53 yaşındaki bir kadın sadece yapay zeka fotoğraflar sayesinde Brad Pitt’le yazışmakta olduğuna inandırıldı. Kanser tedavisi gören Pitt’in (Anne’e gönderilen fotoğraflar arasında hastanede tedavi gören Brad Pitt fotoğrafları vardı) Angelina Jolie’yle devam eden boşanma davası nedeniyle fonlarına erişemediğine ikna oldu ve Hollywood yıldızına tedavisi için 830 bin euro göndermeyi kabul etti.

“Anne de amma salakmış ya” deyip geçmeyin. Düşünün, bugün yapay zeka sesi çok kolay bir şekilde klonlayabiliyor.

Türkiye’de oğlunun veya kızının telefonundan “Anne/baba, çok acil şu kadar paraya ihtiyacım var. Şu IBAN’a hemen atar mısın” diye bir sesli Whatsapp mesajı alan kaç ebeveyn sizce “Bir dakika ya, bu evladımın sesi olmayabilir, sesini klonlamış olabilirler” diye şüpheye düşer?

Dolayısıyla bir cep telefonu bilgisinin bile büyük önem taşıdığı bir çağda yaşadığımızı anlamamız lazım. İkamet, sağlık bilgileri, mal varlığı… Bunlar kötü ellerde bir felakete neden olabilecek önemde bilgiler.

Şimdi bunu söyleyince beni “nasıl bir ülkede yaşadığımı bilmemekle” yahut “fazla naiflikle” itham edenler olacak biliyorum ama yine de yazacağım: Sesin klonlanabildiği, sahte videoları üretmenin çocuk işi olduğu böyle bir dünyada, nasıl oluyor da bize ait bu kadar mahrem bilgiler açıkta alınıp satılırken yer yerinden oynamıyor gerçekten anlayamıyorum.

Belki TC Kimlik No’larımız dahil her şeyin değişmesi gerekiyor.

Belki açıktaki verilerin dolaşımını engellemek yahut tüm bilgisayarlardan silinmesini sağlamak için dünya çapında yazılımcılarla çalışmak gerekiyor.

Belki bu işin de bir sabotaj yöntemi vardır, sahte verileri piyasaya sürerek suyu bulandırıp verilerin ticaretini anlamsız hale getirmek gerekiyor.

Bilmiyorum. Sadece akıl yürütüyorum.

Bildiğim ve emin olduğum şu: Bu gerçekten bir milli güvenlik sorunu.

Bu veriler üzerinden şantaja uğrayan, taciz edilen, tecavüz edilen kız çocuklarını gördük, okuduk.

Şu anda 80 milyon insan birilerinin ekranında hepimiz çırılçıplak duruyoruz aslında. O kişilerin dijital tehdidine, şantajına -henüz- maruz kalmadıysak sıra bize gelmediğinden.

Yoksa hepimiz birilerinin insafına bağlı bir şekilde sıramızı bekliyoruz.

Yaklaşık bir hafta önce Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu.

Geç bile kalındığını söyleyebiliriz. Bu başkanlığın hızla tüm paydaşları bir araya getirmesi, bir yol haritası çıkarılması, yaşanan sızıntıyla ilgili süreci ve alınan önlemleri şeffaf bir şekilde medyayla paylaşması gerekiyor.

Belki farkında değiliz ama dediğim gibi 80 milyon insan şu anda çırılçıplağız.

Bu “Türkiye’de neler oluyor, bunun da olmasına hiç şaşırmadım” diyerek geçiştireceğimiz bir mesele değil!

Şaşırın, korkun, tedbir alın ve konunun takipçisi olun, olalım. Lütfen.

İyi haftalar.

NOT: Yapay zekanın tehlikeli ellerde bir silaha dönüşebileceğinden Prof. İlker Birbil’le T24 Youtube kanalında yaptığımız söyleşide de bahsettik. Buradan (https://youtu.be/CitZVcZAF5g?si=Clyq3rPYG4L5f03J )  izleyebilirsiniz.

Eray Özer kimdir?

Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.

Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.

Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

7 soruda Nvidia hisselerini çökerten DeepSeek hakkında her şey

Teknoloji dünyasında bomba etkisi yaratan ve kimilerine Çin’in Amerikan teknoloji endüstrisini çökertme girişimi olduğunu düşündürten yapay zekâ modeli DeepSeek'in ne olduğunu birlikte inceleyelim

Stargate Projesi ve Trump’ın “büyük” hedefleri

Trump, “has adamı” Elon Musk’ı kızdırma pahasına OpenAI’ın 500 milyar dolarlık devasa Stargate Projesi’ne onay verdi. Projeyle Amerika’nın yapay zeka yarışında Çin’i sürklase etmesi arzulanıyor. ABD Başkanı göreve hızlı başladı. Belli ki kafasındaki “büyük” emellere ulaşmak için kaybedecek vakti yok

New York’taki Türkevi’ne bakıp Bolu’yu görmek

New York Başdenetçisi’nin iki hafta önce yayımlanan raporunda, şehirdeki Türkevi binasında “gerekli yangın önlemlerinin alınmadığı, bina sakinlerinin ve komşuların güvenliğinin tehlikeye atıldığı” yazıyor… 34 sayfalık raporda Türkevi’nin eksiklerine dair tespitlere birlikte göz atalım…

"
"