13 Haziran 2024

BM Komisyonu: Filistin’de ve İsrail’de uluslararası hukuk ihlal edildi

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı’nın haklarında talep ettiği tutuklama müzekkerelerinin onaylanması durumunda, İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı yargılanmak üzere aranıyor durumuna düşecekler ve Roma Statüsü’ne taraf ülkeleri ziyaret edemeyecekler

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi

BM Komisyonu İsrail’in ve Filistinli silahlı grupların savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediklerini belirledi. Komisyon’un raporu 19 Haziran’da BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulacak. Öncelik, kalıcı ateşkes; izleyen aşama, iki devletli çözüm. Olur mu?

Bugünkü yazım, 12 Haziran’da açıklanan BM Komisyonu raporu kapsamında, “İsrail Soykırım Sözleşmesi’ni aştı” başlıklı 11 Haziran tarihli yazımı tamamlayıcı nitelikte olacak.

Fotoğraf: Gazze

BM İnsan Hakları Konseyi (İHK), BM’nin insan hakları konularının ele alındığı hükümetler arası yapı. Oy yetkisine sahip 47 üye devletten oluşuyor. Oy hakları olmasa da, diğer tüm devletler ve sivil toplum kuruluşları da İHK toplantılarına katılarak konuşma yapma hakkına sahipler. İHK üyesi olmayan devletler de kararlara ortak sunucu olabiliyorlar. İHK yılda üç olağan oturum yapıyor. Bunun dışında, gerektiğinde özel oturum da yapabiliyor.

İHK Mayıs 2021’de “Doğu Kudüs dahil İşgal Altındaki Filistin Topraklarında Ciddi İnsan Hakları Durumu” başlıklı bir özel oturum düzenledi. Toplantıda kabul edilen karar ile uluslararası bağımsız bir soruşturma komisyonu kuruldu.

Birçok uluslararası kuruluş, Gazze’de kıtlık riskine vurgu yapıyor

Komisyon’un 7 Ekim 2023 sonrasında durumu değerlendiren 27 Mayıs 2024 tarihli son raporu 12 Haziran’da açıklandı, 19 Haziran’da İHK’ya sunulacak. Raporu tanıtan açıklamada 21 sayfalık rapora da bağlantı veriliyor.

Komisyon 7 Ekim 2023 sonrasında soruşturmalarını derinleştirerek sürdürdü. İsrail, Komisyon’un İsrail’e ve işgal altındaki Filistin’e girişini izin vermedi. Komisyon bunun üzerine Türkiye ve Mısır’da ulaşabildiği mağdurlar ve tanıklar ile konuştu, belgeleri ve gelişmiş adli tıp analizleri ile delilleri inceledi, ayrıca uzaydan çekilen görüntüleri değerlendirdi.

Fotoğraf: Gazze

Raporun temel bulgularını ve başlıca tavsiyelerini özetle paylaşacağım.

Temel bulgular:

- İsrailli yetkililerin çeşitli savaş suçlarından ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu oldukları belirlendi.

- İsrailli yetkililer tarafından yapılan, yaygın yıkımı ve çok sayıda sivilin öldürülmesini teşvik edici beyanların soykırım suçu bağlamında değerlendirilebileceğine dikkat çekildi.

- İsrail’in “tam kuşatma” (total siege) uygulaması sivil halkın toplu cezalandırılmasına yol açtı. İsrail sivil halkın su, elektrik, insani yardım gibi yaşamsal önemde temel ihtiyaçlara ulaşmasını engelleyerek kuşatmayı stratejik ve siyasi kazanç sağlamayı hedefine yönelik araç olarak kullandı. Kuşatma özellikle hamile kadınları, engelli kişileri ve çocukları orantısız olarak vahim ölçüde etkiledi.

- İsrail açıkta çıplaklığı teşhir etme gibi yöntemlerle cinsel şiddeti silahlı kuvvetlerinin operasyonlarının bir boyutu olarak kullandı. Böylece sivil halkı aşağılamayı ve sindirmeyi amaçladı.

- İsrail’in Batı Şeria’da cinsel şiddet, işkence ve kötü muamele uygulaması savaş suçudur.

- 7 Ekim saldırısı bağlamında, Hamas’ın askeri kanadı ve diğer altı Filistinli silahlı grubun İsrail’de sivillere saldırarak öldürmeleri, aşağılayıcı eylemleri ve rehin almaları savaş suçudur.

- Hamas ve diğer Filistinli grupların İsrail kentlerine binlerce füze göndererek sivillerin ölmelerine ya da yaralanmalarına yol açmaları, savaş dışı olan ya da kalan kişileri hedeflemeleri ve önceden belirlendiği anlaşılan aynı yöntemlerle cinsel şiddet uygulamaları uluslararası insani hukukun ve insan hakları hukukunun ihlalidir.

İsrail güçlerinin onlarca erkeği tutuklayıp onları soyunmaya zorladığını gösteren Gazze'den bir fotoğraf

Başlıca tavsiyeler:

- İsrail derhal ateşkes uygulamalı, kuşatmayı kaldırmalı, sivilleri ve sivil alt yapıyı hedef almaya son vermeli, insani yardım girişini sağlamalıdır.

- Uluslararası Adalet Divanı’nın 26 Ocak, 28 Mart ve 24 Mayıs tarihli ihtiyati tedbir kararları derhal ve tam olarak uygulanmalıdır.

- Roma Statüsü’ne taraf tüm devletler Uluslararası Ceza Mahkemesi ile iş birliği yapmalıdır.

Komisyon Başkanı Navi Pillay (eski BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri), “İsrail’in askeri operasyonlarını ve Gazze’ye saldırılarını derhal durdurmasını” talep etti. Pillay, ayrıca, “Hamas ve Filistin silahlı gruplarının saldırılarını durdurmalarını ve rehineleri serbest bırakmalarını” istedi.

İsrail’in uluslararası hukukun vahim ihlallerini oluşturan saldırıları BM Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu ve BM İnsan Hakları Konseyi’nde ele alınıyor. İsrail ayrıca Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlaması ile yargılanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı’nın haklarında talep ettiği tutuklama müzekkerelerinin onaylanması durumunda, İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı yargılanmak üzere aranıyor durumuna düşecekler ve Roma Statüsü’ne taraf ülkeleri ziyaret edemeyecekler.

BM İnsan Hakları Konseyi de bu çok boyutlu ve uzun soluklu süreçteki kanallardan biri. Yine de sonuçta her kanal barışa gidecek yolun taşlarını oluşturacaklar.

Öncelikli konu, derhal kalıcı ateşkes sağlanması, sivillere yönelik hukuk ve insanlık dışı vahşete son verilmesi, yeterli insani yardımın sağlanmasıdır.

İzleyen aşama, İsrail’in Filistin’i işgaline son verilmesi, BM Güvenlik Konseyi kararlarında öngörülen bağımsız Filistin Devleti’nin kurulması ve iki devletli çözümün parametrelerinin oluşturulmasıdır.

Erdoğan İşcan kimdir?

Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite üyesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim görevlisi Büyükelçi (E) Erdoğan İşcan, çeşitli düşünce kuruluşlarının çalışmalarına katkıda bulunuyor.

İşcan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk öğrenimi yaptı. Ekim 1978’de Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Diplomaside 40 yılı aşan hizmeti sonunda Nisan 2019’da emekli oldu. Ekim 2019’da Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite üyesi olarak seçildi.

Türkiye’yi 2005-2009 döneminde Ukrayna’da ve 2009-2011 döneminde Güney Kore’de (aynı zamanda Kuzey Kore’ye de akredite) Büyükelçi, son olarak 2014-2018 döneminde Strazburg’da Avrupa Konseyi Nezdinde Büyükelçi/Daimi Temsilci olarak temsil etti.

Önceki görev yerleri: Doha, Frankfurt, Bonn, Viyana (silahsızlanma müzakereleri), Londra (Başkonsolos), Cenevre (Birleşmiş Milletler Daimi Temsilci Yardımcısı).

Ankara’da son olarak Dışişleri Bakanlığı genel siyasi işlerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı (2013-2014), daha önce çok taraflı siyasi işlerden sorumlu Genel Müdür (2011-2013), Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Direktörü (2001-2005) olarak görev yaptı.

İşcan’ın diplomasi kariyeri boyunca bağımsız olarak sürdürdüğü uluslararası pozisyonlar şöyle:

- Kadına Yönelik Şiddet ve ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) Taraf Devletler Komitesi Başkanı (2015-2018).

- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi eğitim, kültür, spor, gençlik ve çevreden sorumlu Raportör Grup (GR-C) Başkanı (2017-2018).

- Demokrasi kültürü ve insan hakları alanında çalışan Norveç Kuruluşu “European Wergeland Centre” Yönetim Kurulu Üyesi (2017-2018).

Yazarın Diğer Yazıları

Küresel duruma BM’den bakış: Afganistan ve Suriye örnekleri

Suriye bir etnik, dinsel, mezhepsel mozaik. Siyasî istikrarın ön koşulu, çoğulcu ve katılımcı demokratik yönetimin oluşturulabilmesi. Yönetimi fiilen devralan yapının bunu gerçekleştirme iradesi ve yeteneği var mı, ön yargısız izleyip göreceğiz…

Siyaset işkence yasağına sahip çıkmalı

Geçmişte ve bugün birçok ülkede siyasetin isterse işkence yasağına sahip çıkarak hızlı ve görünür ilerleme sağladığı biliniyor. “İşkenceye sıfır tolerans” ilkesinin yalnız sözde değil, uygulamada da gerçekleşmesi, demokratik istikrarın kalıcı olmasını sağlayacaktır

İsrail Soykırım Sözleşmesi’ni aştı

Uluslararası hukuk İsrail’in yarattığı vahşeti tanımlamakta yetersiz kaldı. Yeni bir normatif yapı ihtiyacı bile tartışmaya açılabilir. UAD ve UCM kararları yönlendirici olacak. Hukuk üstünse cezasızlık olmaz. Cezasızlık varsa hukuk üstün değildir. Bakalım uluslararası siyaset hukukun üstünlüğünü tanıyacak mı?

"
"