29 Eylül 2024

Mutluluğun karikatürünü çizebilir misin Quino?

“Ses verelim lütfen, siz dünyayı değiştirmek için acele etmezseniz, dünya sizi değiştirecek gibi görünüyor!”

Arjantinli ünlü çizgi roman kahramanı Mafalda, 60 yaşında!

İlk kez 29 Eylül 1964’te, bundan tam 60 yıl önce yayımlanan Mafalda, sadece ülkesi Arjantin’de değil Latin Amerika’dan Avrupa ve Asya’ya kadar dünyanın birçok yerinde hem çocukların hem de yetişkinlerin sevgisini kazandı.

“Quino” lakabıyla bilinen Arjantinli karikatürist Joaquín Salvador Lavado Tejón, yetişkinlerin dünyasını küçük bir çocuğun gözünden yansıtmak için Mafalda’yı yaratmış, onu her zaman her şeyi sorgulayan, zeki, meraklı, cesur, feminist, anti-faşist ve anti-militarist bir karakter olarak kurgulamıştı.

Mafalda’nın çizeri Quino (1932-2020)

Altı yaşında bir kız çocuğunun dünya barışı hakkında endişeleri, toplumsal sorunlara karşı duyarlılığı ve ciddi tutumu, usta işi bir hicvin ürünüydü. Arjantin’de 1964’ten 1973’e kadar çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan Mafalda’nın popülerliği kitaplar ve animasyon çizgi dizilerini de beraberinde getirdi.

1970’lerde İtalya, İspanya ve Portekiz’de de yayımlanan Mafalda, İspanyol diktatör Franco döneminde “sadece yetişkinler için” etiketiyle sınırlandırılmıştı. Oysa o her zaman dünyanın tüm çocukları için sesini yükseltti.

Mafalda, 60 yıl sonra hâlâ güncel ve etkileyici.    

Mafalda’nın dünyası

Mafalda’nın bu dünyayla bir derdi var. Altı yaşındaki bu duyarlı kız çocuğunun en ünlü haykırışlarından biri şu: “Dünyayı durdurun, inmek istiyorum!” Gün geçtikçe hepimizin içinde giderek büyüyen bir çığlık bu aslında. Mafalda, tıpkı yetişkinler gibi sabahları yataktan kalkmakta zorlanıyor ve dünyaya açılmak ona çok zor geliyor. Yine de neşesini ve merakını hiç kaybetmiyor.      

“Dünyayı durdurun, inmek istiyorum!”   

-Dediğine göre “dünya” kelimesi Latince “mundus”tan geliyormuş.
-Ee?
-Nereden geldiğini değil, nereye gittiğini bilmek istiyorum!
“Bak, bu dünya. Görüyor musun?” / “Bu dünya neden güzel biliyor musun?” / “Çünkü bu bir maket. Orijinali tam bir felaket!”

Mafalda’nın bu kadar popüler olmasında ve dünyanın farklı yerlerinden insanlara hitap edebilmesinde, yalın ve derinlikli ifade biçiminin önemli bir payı var. Özellikle ısrarla sorduğu basit ama vurucu sorular yetişkinleri sürekli şaşırtıyor ve düşündürüyor. Okulda ezberlemesi gereken cümleleri her zaman kıvrak zekasıyla tiye alıyor, hazırcevaplılığıya evebeynlerini bezdiriyor ve genelde onu pek anlamasalar da arkadaşlarına yaratıcı tavsiyerlerde bulunuyor. Mafalda’nın hayatta en sevmediği şey ise çorba içmek. Eğer yemekte çorba varsa Mafalda’nın gazabına hazır olun!     

“Piller mi bitti? Yoksa uluslararası sorunlar mı?”
“Haftada bir gün iyi haberler vererek bizi kandırmaları gerek”    

Mafalda’nın müthiş bir hayal gücü var ve gelecekle ilgili hayaller kurmayı çok seviyor. Ama kafası da her zaman bulutlarda değil. Eğlenmeyi ve oyun oynamayı sevdiği kadar demokrasi ve insan hakları gibi meseleler üzerine düşünmeyi de ihmal etmiyor.   

İlk desen: -Daha iyi olup olmayacağını görmek için yeniden başlamak gerekecek  -Tamam
İkinci desen: -Ne oynuyorsunuz?
Üçüncü desen: -Hiçbir şey dostum, insanlıktan bahsediyorduk.

“Anne, yaşasaydın ne olmak isterdin?”

Mafalda elbette bir feminist, tıpkı çizeri Quino gibi… Birçok farklı durumda yaptığı tespitlerle feminist tavrını ortaya koyuyor. Misal, Noel geldiğinde sevincini şöyle açıklıyor: “Yaşasın, sonunda herkes için bir şey geldi, sadece erkekler için değil!”

Ya da kapıyı çalan bir satıcı, “evin reisi” ile görüşmek istediğinde, “Bu evde reisler yok, biz kooperatifiz” diyerek kapıyı satıcının suratına kapatıyor. “Kadının yeri evidir” gibi cinsiyetçi laflar işittiğinde ise “Bu, çorbadan da beter!” diyerek tepkisini gösteriyor.  

Mafalda’nın üzerine çok düşündüğü insanlıkla ilgili en ünlü tespitlerinden biri de şu: “Büyük insanlık ailesinin kötü yanı, herkesin baba olmak istemesidir.”

Bütün gün ev işleriyle uğraşan annesine sorduğu şu soru da yine çok vurucu: “Anne, yaşasaydın ne olmak isterdin?”

“Anne, yaşasaydın ne olmak isterdin?”

Márquez ve Quino-terapi

Mafalda’nın hayranlarından biri de Nobel ödüllü yazar Gabriel García Márquez. Öyle ki Márquez, Mafalda’nın çizeri Quino için övgü dolu bir terim icat etmiş: Quino-terapi.

Mafalda’nın tüm karikatürlerini içeren Todo Mafalda kitabının önsözünde Márquez, kelime oyunu yaparak kanser tedavisinde kullanılan kemoterapiye gönderme yapıyor (Quino, “kino” diye okunur.) 1992’nin başlarında sol akciğerinde bir tümör teşhis edilen Márquez, başarılı bir ameliyat geçirmişti. Tam da o dönemde Márquez için “Quino-terapi” mutluluğa en yakın şeydi.

Quino-terapi, Márquez’e göre çocukların zihninde ve ruhunda yetişkinliğin metastazıyla mücadele etmenin bir yoluydu.

Buenos Aires’te Mafalda heykeli

Márquez, Todo Mafalda’nın önsözünde şöyle söylüyor:  

“Quino, her kitabıyla bize yıllardır çocukların bilgelik deposu olduğunu gösteriyor. Çocukların büyüdükçe akıllarını kullanamaz hale gelmeleri, doğduklarında bildiklerini okulda unutmaları, sevmeden evlenmeleri, para için çalışmaları, dişlerini fırçalamaları, tırnaklarını kesmeleri ve sonunda sefil yetişkinler haline gelerek bir bardak suda değil, bir kâse çorbada boğulmaları, dünya için çok kötü şeyler. Quino’nun her kitabında bize bunu göstermesi ise mutluluğa en çok benzeyen şey.”    

“Merak etme Quino, daha iyi bir dünya için mücadeleye devam edeceğim.”

Mafalda’nın ünlü laflarıyla bitirelim:

“Ses verelim lütfen, siz dünyayı değiştirmek için acele etmezseniz, dünya sizi değiştirecek gibi görünüyor!”

“Kapalı zihinlerin sorunu, ağızlarının her zaman açık olmasıdır.”

“İdeal olan, kalbin kafada ve beynin göğüste olmasıdır. O zaman sevgiyle düşünür ve bilgelikle severdik.”

“Nereye varacağımızı sormak yerine, buradan nereye gideceğimizi sormak daha ilerici olmaz mı?”

Esra Akgemci kimdir?

Esra Akgemci, lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi İktisat (İngilizce) bölümünde, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamladı. ABD, Meksika, Şili ve Brezilya'da lisansüstü araştırmalarda bulundu.

Kâzım Ateş ile birlikte Dünyanın Ters Köşesi Latin Amerika: Tarih, Toplum, Kültür (İletişim, 2020) adlı kitabı derledi. Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde doçent olarak görev yapıyor. ODTÜ Latin ve Kuzey Amerika Çalışmaları programında yüksek lisans dersleri veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir yazarın sağa dönüşü: Vargas Llosa ve “Zor Zamanlar”

“İktidar yapılarını ve bunlara karşı direnişi” bu kadar ustalıkla anlatan bir yazar nasıl bu kadar radikal bir sağ kutba savrulabilir? Bir sanat eserini, onu yaratan sanatçıdan bağımsız olarak düşünebilir miyiz?

25 Kasım: Yaşamak için direnmek

Dedé, hayatını kız kardeşlerinin hikâyelerini anlatmaya adadı. Çünkü kadın katillerinden hesap sormak kadar öldürülen kadınların anılarını yaşatmak ve onların sadece birer rakamdan ibaret olmasına izin vermemek de mücadelenin bir parçasıydı

Pedro Páramo: Toprak ağaları ve hayaletler

Pedro Paramo, bir çürüme hikâyesi. Yaşayanların da tıpkı ölüler gibi çürüdüğü, ölülerden pek de farklarının kalmadığı bir toplumun hikâyesi bu. Toprak ağaları ve hayaletler birbirinden çok da uzak değiller

"
"