13 Şubat 2025

İki adaylı CHP, çok adaylı seçim

Ön seçim belki CHP’nin adayının kim olduğunu belirleyecek ancak bu durum Yavaş’ın aday olmayacağı anlamına gelmeyecek. CHP iki adayla seçime gitmek zorunda kalabilir. Birincisi partinin adayı İmamoğlu, ikincisi partiden kopmayacak olan ancak bağımsız biçimde adaylık ilanı yapacak Mansur Yavaş. CHP Genel Merkezi’nde bu tablonun da olumlu sonuçlar yaratabileceği konuşuluyor

ABB Başkanı Mansur Yavaş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu

CHP’liler dışında halkın ne kadar gündeminde tartışılır ancak CHP, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için 23 Mart’ta ön seçim yapma kararını kesinleştirdi.

Üstelik, adayı belirleme yetkisinin CHP TBMM Grubu’nda bulunmasına rağmen, ön seçimden birinci çıkacak ismin partinin de adayı olacağı kesin karara bağlandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da bu kararları kamuoyuna açıkladılar.

Özel, İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş arasında yapılan üçlü zirve, bu açıklamaların yapılabilmesinin temel nedeni.

CHP yönetimi, ön seçimi yapmak istiyor ancak ön seçim kararının geri alınmasını isteyen Yavaş’ı küstürmek istemiyordu.

Örgüt üzerinde gücü olan İmamoğlu da “devrim” olarak nitelendirdiği ön seçim kararından dönülmemesi gerektiğini, buna karşılık Yavaş’ın parti açısından büyük önemi olduğunu söylüyordu.

Üçlü zirveden Özel rahatlamış olarak çıktı. Elbette İmamoğlu da…

Toplantıda, Yavaş’ın “Her halükârda adayım” şeklinde bir açıklama yapmadığı, bu konunun konuşulmadığı bile söylendi.

Ancak tablo pek de öyle değil…

Gelen bilgiler Yavaş’ın, toplantıda görüşlerini açıkça paylaştığını, uzlaşının önemi üzerinde durduğunu, ön seçime ve sonucuna saygılı olmakla birlikte anketlerin, halkın çağrılarının göz ardı edilemeyeceğini açıkça söylediğini gösteriyor.

Adaylık iddiasının bittiği, adaylık konusunun ön seçim kararıyla birlikte rafa kalktığı anlamına gelebilecek bir ifadesi de söz konusu değil.

Kulislere yansıyan bilgilere göre, ön seçime katılmayacak olan Yavaş, potansiyel olarak adaylık iddiasının sürdüğünü anketlerden, yazılardan örnekler vererek anlatmış durumda.

* * *

Yine kulislerdeki bilgiler, Yavaş’ın toplantıdan sonra yapılan bazı açıklamalardan rahatsızlık duyduğu, adaylık iddiasının bittiği, bu konunun hiç gündeme gelmediği yönündeki açıklamalardan hoşnutsuz olduğu yönünde…

Açık olan, anketlerdeki iddiası sürdüğü müddetçe Yavaş’ın adaylık iddiasının da süreceği…

Ön seçim belki CHP’nin adayının kim olduğunu belirleyecek ancak bu durum Yavaş’ın aday olmayacağı anlamına gelmeyecek.

* * *

Adaylık tartışmalarını erken bulan, halkın gündeminin yoksulluk olduğunu savunan Yavaş’ın kısa vadede yapması gereken bir eylem yok. Bugüne kadarki tutumunu, adaylık tartışmalarıyla partinin ve olası adayların yıpranmamasına da özen göstererek koruyacak. Ancak seçim süreci yaklaştığında adaylık tartışmalarının yeniden yaşanacağına kuşku yok.

Bu durumda CHP aslında iki adayla seçime gitmek zorunda kalabilir. Birincisi partinin adayı İmamoğlu, ikincisi partiden kopmayacak olan ancak bağımsız biçimde adaylık ilanı yapacak Mansur Yavaş.

CHP ve İmamoğlu açısından da bu durum öngörülebilir bir hâl almış durumda. CHP Genel Merkezi’nde de aslında bu tablonun da olumlu sonuçlar yaratabileceği konuşuluyor.

* * *

Çok adaylı yarış

Görünen o ki; yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde, öncekilerden farklı biçimde her partinin kendi adayıyla yarışacağı bir ilk tur yaşanacak. Yeniden Refah Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi liderleri şimdiden adaylıklarını açıkladı.

CHP’de de İmamoğlu ve Yavaş’ın ikisinin birden aday olduğu bir süreç yaşanması yüksek olasılık.

Erdoğan, bütün bu isimlere karşı Cumhur ittifakının tek adayı olarak yarışacak.

İmamoğlu ve Yavaş’tan hangisinin ikinci tura kalacağı elbette belirsiz. Her iki ismin birbirlerine oranla daha güçlü oldukları alanlar var.

Ancak CHP için en güçlü olasılık, ikinci tura kalan ismin açıktan desteklenmesi ve kalamayan ismin de aynı ekip içerisinde, diğer isme destek vermesi. Yarı parlamenter sistem gibi işleyecek bir modelin daha o aşamada geliştirilmesi.

* * *

İmamoğlu’nun hukuki durumu

Bu nedenle aslında ön seçim sonucu CHP açısından adaylık tartışmasını bitirmeye yönelik bir anlam ifade etmekten çok, İmamoğlu’na yönelik olası bir operasyonu ve yargıdan çıkacak adaylığına engel oluşturacak olası bir kararı engelleme işlevi görecek. İmamoğlu’nun aday olarak ilan edilmesinin olası bir operasyonu engelleyebileceği düşüncesi partide hâkim. Bu durumda cumhurbaşkanı adayının önünün kesildiği algısının oluşacağı ve iktidarın da bunu göze almayacağı hesap ediliyor. Bu hesap ne kadar tutar bilmez ancak aday tartışmasını bitirmekten çok ön seçimin bu işlevi görmek için yapıldığı anlaşılıyor. Adaylık tartışmaları kuşkusuz orta vadede yeniden alevlenecek ve CHP’de bu kez gerçek bir formül geliştirmek üzere masa kurulacak.

* * *

Öcalan beklentisi ve iktidarın tutumu

Ankara’da bir süredir İmralı’dan gelecek açıklama bekleniyor. İktidar elbette açıklamanın içeriği ve yapılacak tarih konusunda bilgi sahibi.

Öcalan’la İmralı’da görüşmeler yapan DEM Parti heyeti ise beklendiği gibi önce Kuzey Irak yönetimi ardından da Suriye’de temaslarda bulunacak ve görüşmeler konusunda buralarda da bilgi verecek.

Bu sırada Kandil’den de Öcalan’ın yapacağı açıklamaya yönelik ilk kez sıcak mesajlar gelmeye başladı. Yeni bir dönemin başlayacağı, ilk kez pozitif bir dille açıklandı.

Öcalan, iktidarın beklediği gibi “koşulsuz” bir silah bırakma çağrısı mı yapacak yoksa önceki süreçlerde olduğu gibi silah bırakmanın belli süreçlerden sonra mümkün olabileceğine mi işaret edecek?

Ankara’daki hava, kamuoyunda rahatsızlık yaratabilecek, şartların sıralandığı, örtülü anlamlar içeren bir açıklama yapılmayacağı yönünde.

Ancak bu beklentilerin olmadığı anlamına gelmiyor. Özellikle Kandil’in yapılan çağrıya kulak vermesi bu beklentilerin karşılanmasına bağlı.

Bu noktada rafa kaldırılan Dolmabahçe mutabakatını anımsamakta, akılda tutmakta fayda var. Açıklamada dillendirilmese bile güvence içeren adımlar, demokratikleşme hamleleri, yapısal değişiklikler beklendiği sır değil. Bu görüşmelerin düğüm noktası Öcalan’ın umut hakkından yararlandırılması, ev hapsine alınmasından çok söz konusu bu başlıklar.

Bu nedenle açıklamadan çok sonrasına bakmakta, hangi adımların atılacağını izlemekte fayda var. Kayyım ve operasyon politikasını ısrarla sürdüren iktidarın bir tutum değişikliğine gidip gitmeyeceği de temel göstergelerden biri.

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi.

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Mumcu cinayetinin firari sanığı ailesini de yanına aldırmış!

Emniyet cinayetin bir numaralı sanığı Oğuz Demir’in eşi ve kızının adres bilgilerini kontrol ederek Nevşehir Ürgüp’teki adrese gitti. Demir’in eşi ve kızı Ürgüp adresine kayıtlı görünüyordu sistemde. Diğer iki kızının adres kaydı olarak ise emniyet sisteminde sadece “Avustralya” yazıyor

Depremzede çocuğa zırhlı araçta tehdit, alıkoyma, istismar: Valilik koruması için örülen koruma duvarı

Depremde babasını kaybeden 15 yaşındaki küçük kız, Hatay’dan Şırnak’a taşınmak zorunda kaldı. İddianameye göre, Şırnak Valiliği’nde koruma olarak çalışan O.Y., hayatlarına girdi. Küçük kız bir süre sonra kendini tutamayıp yaşadıklarını anlattı. İddialar korkunçtu ancak mahkemeye yetmedi

Beyaz Toros ve Yeşil’i şefkatle kucaklamak!

İtirafları ile davaların açılmasını sağlayan Abdülkadir Aygan ile JİTEM’ci Fethi Çetin’in kayıtları uzun süre bulunamamıştı dosyalar oluşturulurken. Sistemde öldü görünüyorlardı... Emniyet Genel Müdürlüğü, Aygan’ın isminin Aziz Turan olarak değiştirildiğini açıkladı. Bir ülke düşünün… PKK itirafçılarından bir cinayet birliği kurulmuş… İtirafçılar yakalanmasın diye “şehit” gösterilmiş…

"
"