10 Kasım 2024

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

Yapay zekânın yükselişi, insanlığın başına gelebilecek en iyi şey midir?

Yoksa en kötü şey mi olacak?

Yani bizleri yok edebilecek bir makine mi yarattık?

Şurası gerçek ki sohbet robotlarından otonom sistemlere kadar yapay zekâ hayatımızı değiştirdi ve hızla değiştirmeye devam ediyor. Bu teknolojinin hayatımız üzerinde etkisi derinleştikçe onun olası riskleri ile de yüzleşmeye başladık.

Yapay zekânın bizi en çok heyecanlandıran yanı, onun süper zeki bir varlık haline gelme olasılığı; ancak bu olasılık aynı zamanda sürecin en korkutucu tarafı. Bazı öngörülere göre yapay zekâ her yönden insan zekâsını geçecek ve zor sorunlarımızı çözerken bizlerle ilintili birçok şeyi kontrol altına alma potansiyeline de sahip olacak.

2023 yılında "Future of Life Institute" tarafından yapay zekâ (AI) uzmanları arasında yapılan bir ankette, ankete katılanların yüzde 36'sının AI geliştirme çalışmalarının sürdürülmesinin "nükleer düzeyde bir felakete" yol açabileceğine ilişkin kaygı duyduğu görüldü. Bunlar arasında Steve Wozniak ve Elon Musk gibi isimlerin yanısıra çeşitli yapay zekâ şirketlerinin CEO'ları da bulunuyor. Ayrıca aynı enstitü tarafından hazırlanan ve yeni AI geliştirme çalışmalarına ara verilmesini talep eden bir açık mektubun altında, aralarında birçok önemli teknoloji uzmanının da yer aldığı yaklaşık 28 bin kişinin imzası bulunuyor.

Teknoloji uzmanlarının geleceğe dönük kaygıları bize sınırda bir yerde durduğumuzu göstermekte.

İnsanlığın başına gelen en iyi veya en kötü şey

Öte yandan bilim insanlarının da aynı kaygıları paylaştığını görüyoruz.

Profesör Stephen Hawking, 1980 yılında Cambridge Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmada yapay zekâlı makinelerin büyüyen yetenekleri hakkında çarpıcı öngörülerde bulunmuştu. Derin öğrenme algoritmaları ile yapay zekânın, geniş veri kümelerini tarayarak önemli sonuçlar çıkarma becerisinden ve bunun ötesinde özellikle kuantum fiziği ile relativitenin birleştirilmesine dönük anlamlı fiziksel denklemler çıkarma yeteneğinden yararlanabiliriz diyordu.

Bundan 36 yıl sonra da Hawking'in benzer görüşleri tekrarladığını görüyoruz. Bu süreçte yapay zekâ çok yol kat etmiş ancak onun güçlü ilerleyişi beraberinde başka kaygıları zihinlere yerleştirmişti.

Stephen Hawking'in 19 Ekim 2016'da "Leverhulme Zekânın Geleceği Merkezi"nin açılışında yaptığı konuşmada yapay zekânın, yoksulluğu ve hastalıkları ortadan kaldırma yeteneğinden yararlanabileceğimizi ancak bu makinelerin aynı zamanda insan uygarlığının sonunu hızlandırma gücüne de sahip olabileceğini belirtiyordu.

Hawking''in konuşmasının can alıcı satırları şöyle:

"Zekâ, insan olmanın merkezinde yer alır. Uygarlığımızın başardığı her şey; ateşi ustalıkla kullanmayı öğrenmekten, yiyecek yetiştirmeyi öğrenmeye, kozmosu anlamaya kadar insan zekâsının ürünüdür. 

Biyolojik bir beynin başarabileceği şeylerle bir bilgisayarın başarabileceği şeyler arasında derin bir fark olmadığına inanıyorum. Buradan bilgisayarların teoride insan zekâsını taklit edebileceği ve onu aşabileceği sonucu çıkar.

Yapay zekâ araştırmaları artık hızla ilerliyor. Bu teknolojiye muazzam miktarda yatırım yapılıyor. Şimdiye kadar gördüğümüz başarılar, önümüzdeki on yılların getireceklerinin yanında kesinlikle sönük kalacaktır.

Zekâ yaratmanın potansiyel faydaları çok büyüktür. Belki de bu yeni teknolojik devrimin araçlarıyla, sonuncusu olan endüstrileşmenin doğal dünyaya verdiği zararın bir kısmını geri alabileceğiz. Ve kesinlikle hastalıkları ve yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedefleyeceğiz. Hayatlarımızın her yönü dönüşecek. Kısacası, AI yaratmada başarı, medeniyetimizin tarihindeki en büyük olay olabilir.

Ancak risklerden nasıl kaçınacağımızı öğrenmezsek, bu sonuncusu da olabilir. Faydaların yanı sıra, AI aynı zamanda güçlü otonom silahlar veya azınlığın çoğunluğu ezmesi için yeni tehlikeler de getirecek. Ekonomimize büyük bir bozulma getirecek. Ve gelecekte, AI kendi iradesini geliştirebilir ve bu bizimkiyle çatışan bir irade olacaktır."

Profesör Hawking, yapay zekânın yükselişinin hayatımızın her alanını değiştireceğini ve bunun sanayi devrimiyle aynı düzeyde, belki daha da güçlü küresel bir olay olduğuna işaret ediyordu.

Sonumuzu getirecek bir makine mi yarattık?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor.

Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

AI uzmanları ve bilim insanları geleceğe dönük olarak olası riskleri yeterince değerlendirmediğimizi düşünüyorlar.

Hawking'in bu soruya yanıtı ise çok çarpıcı:

"Kendi zihinlerimiz yapay zekâ tarafından güçlendirildiğinde neler başarabileceğimizi tahmin edemeyiz. Yapay zekâ yaratma başarısı, uygarlık tarihimizin en büyük olayı olabilir. Ancak risklerden nasıl kaçınacağımızı öğrenmediğimiz sürece sonuncusu da olabilir. "

"Güçlü yapay zekânın yükselişi, insanlığın başına gelebilecek en iyi veya en kötü şey olacak. Hangisi olduğunu ise henüz bilmiyoruz."


Kaynakça:

https://futureoflife.org/cause-area/artificial-intelligence/

https://www.ibm.com/cloud/learn/what-is-artificial-intelligence

https://www.livescience.com/48972-stephen-hawking-artificial-intelligence-threat.html

https://www.bbc.com/news/technology-30290540

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kuyruklu yıldız gizemi

Düne kadar kuyruklu yıldızlar Güneş Sistemi'nin en dış bölgesindeydiler; yeni bulgulara göre onların bazıları çok yakınımızda bulunuyor ve Mars yolcusu olmaya hazırlanan bizler ise bunu yeni fark ediyoruz. Neyse ki Jüpiter'in koruması altındayız!

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

"
"