Moldova’da (Moldavya) 20 Ekim’de yapılan devlet başkanlığı seçimleri ve Avrupa Birliği’ne katılımla ilgili anayasa referandumu oldukça tartışmalı sonuçlar doğurdu.
Dört yıldır iktidarda bulunan Batı yanlısı Maya Sandu’nun başkanlık seçimlerini ilk turda kazanma umudu gerçekleşmedi. Oyların yaklaşık yüzde 42,5’i şimdiki Başkan için kullanılırken ikinci sıradaki Aleksandr Stoyanoglo yüzde 26’ya yakın oy aldı. 3 Kasım’da ikinci tur düzenlenecek.
Kimileri ilk tur sonucunda aradaki farkı yorumlayarak Sandu’nun ikinci turu rahatlıkla kazanacağını savunsa da durum o kadar basit değil. Gagauz kökenli eski Moldova Başsavcısı Stoyanoglo (Stoyanoğlu), Rusya yanlısı eski Başkan İgor Dodon ve Sosyalist Parti tarafından aday gösterilmişti. Ama 11 adaylı başkanlık seçimlerinin birkaç adayı daha (üçüncü gelen Renato Usatıy ve dördüncü gelen İrina Vlah dahil) Rusya’ya daha yakın ve bunların fire vermeden birleşmesi durumunda Sandu yenilgiye uğratılabilir.
AB’ye katılım referandumuna gelince. Böyle bir oylamanın yapılması şart değildi ama iktidar partisi PAS gücünden emin olduğu için bu referandumu düzenledi. Ancak beklediği başarıyı gösteremedi.
Seçim gecesi sonuçlarında AB karşıtları yüzde 46’ya karşılık yüzde 54 oranıyla ipi göğüslemek üzereydi. İlerleyen saatlerde sayılan yurtdışındaki Moldova vatandaşlarının oyları durumu değiştirdi ve referandum “burun farkıyla” ve sadece birkaç bin oyla iktidar lehine değişti: Yüzde 49,54’e karşı yüzde 50,46.
Moskova müdahale etti mi?
Geçmişte genellikle Rusya ile ilişkileri korumaya ve birçok uluslararası konuda tarafsız kalmaya özen gösteren Moldova, 22 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisiyle 3 Mart 2022’de Avrupa Birliği’ne katılmak için başvurdu ve 3 ay kadar sonra AB’den olumlu cevap aldı. “AB üyelik adayı” Moldova’nın “her şey yolunda giderse” 2030’da topluluğa üyeliğine alınması ihtimali var.
Neredeyse yüzde 50/50 çıkan sonuçlar kimseyi sevindirmedi. Gelecek yıl yapılacak parlamento seçimlerinin ne getireceği önemli olacak. Ve tabii “2030’a kadar kim öle kim kala?..”
Bu arada daha önceden Kremlin’in Moldova’da darbe yapmaya çalıştığını iddia etmiş olan Sandu yönetimi, bu seçimlerde Moskova tarafından büyük bir propaganda kampanyası düzenlendiğini ve 300 bin civarında seçmenin oylarının (bu, kullanılan oyların aşağı yukarı beşte birine karşılık geliyor) satın alınması için milyonlarca Euro harcadığını öne sürüyor. Moldova’da 15 yıl hapse mahkûm edilmiş ve Rusya’da yaşamakta olan iş insanı İlan Şor’un da bu kampanyanın organizatörü olduğunu savunuyor.
Hem iktidar hem de muhalefet cephesinden 20 Ekim oylamalarının iptal edilmesi gerektiğini ifade eden isimler var. 3 Kasım’a yönelik siyasi yarışın oldukça sert açıklamalarla başlamış olması da dikkat çekiyor.
Öte yandan Moldova seçimleri, iki gün sonra (26 Ekim’de) düzenlenecek parlamento seçimleri öncesinde Rusya ile Batı yanlılarının kıran kırana mücadelesine sahne olan Gürcistan’da da ilgiyle izleniyor.
Ve elbette komşu Ukrayna’da da. Rusya’nın Ukrayna işgalinin Odessa’yı da kapsaması halinde Kremlin’in birkaç gün içinde küçük bir ülke olan (nüfusu 2,5 milyon civarında düşmüş durumda) Moldova’yı da alacağı yolunda iddialara daha önce değinmiştik.
Gagauzlar Batı’ya karşı, Rusya’ya taraftar
Moldova’da 1990’ların başında yaşanan çatışmalar sonucu ilan edilen Transdinyester (Pridnestrovye) Rus Cumhuriyeti ile Kişinyov yönetimi arasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Transdinyester’de Rus askerleri var ve herhangi bir kritik anda harekete geçmeye hazırlar.
Cumhuriyet, Ukrayna’nın hemen yanı başında olması açısından da önem taşıyor. Yarım milyona yakın insanın yaşadığı Transdinyester’de nüfusun üçte birini Moldovalılar, bir o kadarını Ruslar ve dörtte birini Ukraynalılar oluşturuyor.
Referandumda Transdinyester seçmenlerinin neredeyse üçte ikisi AB’ye katılıma karşı oy kullandı. Muhalif aday Stoyanoglo yüzde 35’ten fazla oy alırken Başkan Sandu’nun oyları yüzde 25 civarındaydı.
Moldova’da bir de kimilerinin “Hristiyan Türkler” olarak adlandırdığı, dilleri Türkçe’ye çok yakın olan Gagauzların (Gagavuzların) özerk bölgesi var: Gagauz Yeri ya da Gagauzya. Nüfusu 135 bin kadar. Buna yakın sayıda Gagauz da yurtdışında, Rusya, Türkiye ve diğer ülkelerde yaşıyor.
Türkiye’de iktidarlar geleneksel olarak Gagauzlar ile iyi ilişkiler içinde olmaya özen gösteriyor, TİKA Gagauz Yeri’ne çeşitli yardımlar yapıyor.
Bununla birlikte “Gagauzların gönlünde yatan aslan” Türk değil, Rus. Moldova’daki son oylamalar bunu bir kez daha gösterdi. Gagauzların sadece yüzde 5’i AB’ye katılımı desteklerken, yüzde 95 bu girişime karşı çıktı.
Bu net sonuç, son dönemde Kişinyov ile giderek daha sık sorunlar yaşayan Gagauzların olası bir Rusya-Batı kapışmasında nerede duracaklarını çok net gösteriyor.
Şimdi gözler 3 Kasım’daki ikinci tur başkanlık seçimlerinde. Ancak şunu bugünden söylemek zor değil: Küçük bir ülke, Batı ile Rusya arasındaki mücadelede tam ortadan ikiye bölünmüş durumda ve seçim sonucu ne olursa olsun ülkedeki gerilim kısa süre içinde bitmeyecek. Tabii dış müdahaleler de.
Hakan Aksay kimdir?
Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.
Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.
Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.
2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.
|