Fenerbahçe futbol takımının Akhisarspor maçından sonra İstanbul’a “otobüs ile dönme cezasına çarptırıldığını” ilk duyduğumda bir Zaytung şakası ile karşı karşıyayım diye düşündüm.
Kulüp idaresinde devrim yaratmak üzere gelen kadronun, sonuç ne olursa olsun kahvehane kızgınlığı ile hareket etmeyeceğini zannetmiştim. Yanılmışım.
Şimdi öyle görünüyor ki Koeman da işin sonuna gelmiş, Ersun Yanal ile temas kurulmuş vs.
Fenerbahçe seçimleri öncesinde Ali Koç ve ekibinin yıllardır bu işler için hazırlandıklarından söz ediliyordu.
Ortaya çıkan sonuç, bu söylentinin bir seçim propagandası olduğunu düşündürtüyor.
Yanlış Teknik Direktör seçildi, yanlışta uzun süre ısrar edildi, yanlışı bir başka yanlış ile düzeltme yoluna gidildi ve sonuçta Fenerbahçe ciddi olarak küme düşme tehlikesi ile karşı karşıya bir futbol takımına sahip!
“Hadi canım öyle olmaz” demeyin, dünya futbol tarihi, ‘düşmez’ denilen nice kulübün küme düştüğüne tanıklık etti.
2 – 2 berabere kalınan Galatarasay maçından sonra “Bu takım ciddi bir teknik direktöre ve kaliteli futbolculara ihtiyaç duyuyor. Yoksa küme düşmesi bile söz konusu olabilir” dediğimde müneccim değildim.
Galatasaray maçının oynanış biçimi Koeman’ın kapasitesini gösteriyordu.
Cocu’yu seçmek bir hataysa, Koeman’ın performansını gördükten sonra üzerine bir buçuk ay daha ısrar etmek katmerli bir hataydı.
O günden bu güne kaybedilen zaman da her halde egoların büyüklüğü ile açıklanmalı.
Öte yandan ciddi bir Sportif Direktör sorunu da var.
Bir sportif direktörün yaptığı bütün transferler “patlak” çıkar mı?
Fernandao’yu gönderip, yerine Frey’i alan Sportif Direktör’ün futbol bilgisinden kuşku duymak gerekmez mi?
Fenerbahçe, Finansal Fair Play (FFP) şartları nedeniyle transferde zorlandı, bunu biliyoruz.
Ama alınan oyunculardan hiç olmazsa biri bu takıma ciddi katkı sağlayacak kapasitede olamaz mıydı?
Kadro dışı bırakılan oyuncular var. Dördü de geçtiğimiz sezon iki puanları hakem tarafından çalınıp, rakip takıma yazdırıldığı için şampiyonluğu kaybeden kadrodaydı.
Bu oyuncuları silip atmak mı yöneticilik, yoksa sorunları neyse onları konuşup, ikna ederek takıma kazandırmak mı?
Bunu yapmak Sportif Direktör’ün mü görevi, idari menajerin mi, Teknik Direktörün mü?
Yoksa, bu üçünü de seçip takımın başına koyan yönetimin sorumluluğu mu?
Şurası çok açık ki devre arası transferi artık Comolli’ye bırakılmayacak kadar kritik.
Unutmasınlar ki bu takım küme düşerse ya da bu rezil futbola rağmen kümede kalırsa tarih, “Comolli zamanında küme düştü – rezil oldu” diye yazmayacak.
Mühür kimdeyse Süleyman odur ve FFP kurallarına rağmen takımın transfere harcayabileceği parayı çarçur eden ve ilk devreyi tarihi hezimetle kapatan yönetim, sorumluluğunun gereklerini yapmalıdır.
Şimdi anlaşma kesinleşirse Ersun Yanal’dan mucize beklenecek.
Ama unutmayın ki o da sihirbaz filan değil, simyacı hiç değil. Bu kadroyu Kasımpaşa’ya, bile dönüştüremez.
Sol ve sağ beke, orta sahada oyunu iki yönlü oynayabilecek en az bir oyuncuya ve bir golcüye ihtiyaç var.
Yanal’ın geçmiş performansında kayda değer başarı sadece Gençlerbirliği ve Fenerbahçe ile geldi ve o Fenerbahçe ile o günkü Gençlerbirliği bugünkü Fenerbahçe’yi rahatça beşler!
Yanal dönemindeki Fenerbahçe’nin bazı oyuncularını hatırlatayım isterseniz: Egemen, Alves, Kadlec, Gökhan Gönül, Meireles, Cristian, Selçuk, Emre, Caner, Sow, Kuyt, Yobo, Emenike!
Hiçbirimizin sevmediği o Emenike bile bugünün santraforlarından iyiydi.
Onun için Ersun Yanal’dan mucize bekliyorsanız, o mucizeyi pişirmesini sağlayacak malzemeyi de eline teslim etmelisiniz.
“Paramız yok” artık bir mazeret değil.