28 Ocak 2025

Siyasi koruma olmadan mümkün değil

Turizm Teşvik Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre işletmelerin 28 Temmuz 2022'ye kadar “basit turizm belgesi” almaları zorunlu hale getirildi. 28 Temmuz 2022’den beri “basit turizm belgesi” ya da “turizm işletme belgesi” olmadan faaliyet göstermek, bir tek anlama geliyor: Kaçak faaliyet! Yani kâğıt üzerinde Grand Kartal Otel diye bir otel yok!

Yangın nedeniyle resmi verilere göre 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel

Kartalkaya’daki toplu katliamın üzerinden bir hafta geçti.

Yani bu otelin bu halinden kimin sorumlu olduğunu anlayabilmesi için İçişleri Bakanı’nın verdiği sürenin dolmasına daha üç gün var.

Bakan Bey’in bu 10 günlük süreyi nasıl icat ettiğini bilmiyoruz ama niye icat ettiğini tahmin edebiliriz: Amaç, bu yangın ile ilgili siyasi sorumluluğu iktidardan uzakta tutabilmek.

Bir haftadır süren bilgi kirliliğinin, saçma sapan tutuklamaların nedeni bu.

En başından beri belli ki bu otel kaçak çalıştırılmış.

Kaçak çalıştırılan bir otel, İl Özel İdaresi’nin kontrolünde olması gereken bir bölgede faaliyet gösteriyor, Turizm Bakanlığı bunu biliyor, Turizm Bakanı’nın şirketi de bu kaçak oteli pazarlıyor.

Türkiye’de 2021 yılının temmuz ayına kadar pansiyonlar dahil olmak üzere tüm konaklama tesisleri ruhsatlarını, belediyelerden “işyeri açma ve çalıştırma yönetmeliğine” göre alıyorlardı.

Bazı konaklama tesisleri bu ruhsatı aldıktan sonra koşulları yerine getirebiliyorlarsa Turizm Bakanlığı’ndan da “turizm işletme belgesi” alıyorlardı.

Temmuz 2021’de Turizm Teşvik Kanunu’nda yapılan değişiklikle 28 Temmuz 2022 tarihine kadar turizm işletme belgesine sahip olmayan tüm işletmelerin Turizm İl Müdürlüklerine başvurarak “basit turizm belgesi” almaları zorunlu hale getirildi.

Birçok ildeki Turizm Müdürlüğü’nün belgesi olmayan otelleri bizzat arayarak bu belgeyi almaları sağladığı da biliniyor.

Yani, 28 Temmuz 2022’den beri “basit turizm belgesi” ya da “turizm işletme belgesi” olmadan faaliyet göstermek, bir tek anlama geliyor: Kaçak faaliyet!

Turizm Kalkınma Ajansı’nın sitesindeki bilgiler yanan otelin iki belgeye de sahip olmadığını gösteriyor.

Yani kâğıt üzerinde böyle bir otel yok!

Zaten otelin aralık ayında Bolu Belediyesi’nden itfaiye raporu istemesinin nedeni de bu olmalı.

Çünkü böyle bir belge sadece ruhsat alma aşamasında gerekli.

İşletme belgesi olan bir otel durduk yerde niye itfaiye belgesine ihtiyaç duysun?

Kaçak çalışan otel İl Özel İdaresi’nin sorumluluk bölgesinde.

Belli ki Vali Bey de bölgesindeki en önemli turizm aktivitelerinin gerçekleştiği bir yerdeki otelin kaçak çalıştığının farkında değil.

Belki de farkında ama umursamamış ya da işletme sahibiyle yakın ilişkisi gözünü yummasına neden olmuş.

Nitekim otelin sahibinin bölgedeki bir başka otelinin ormanı yavaş yavaş yutarak nasıl büyütüldüğüne ilişkin haberler “göz yumma” sorununun varlığına işaret ediyor.

Koca bir orman alanı, köylülerin ihbarlarına ve itirazlarına rağmen yavaş yavaş yutuluyor ve o ilin valisi bundan habersiz.

Kartalkaya Grand Kartal Otel'in sahipleri Emine Murtezaoğlu Ergül ve Halit Ergül'e ait olan ve halen Bolu Valiliği sitesinde de tanıtımı yapılan Gazelle Resort Otel, orman içinde büyümesiyle de tartışma konusu olmuştu

Kimse kusura bakmasın böyle bir şey mümkün olamaz.

Yerel bürokrasi böyle durumlarda sessiz kalmayı ve gözünü yummayı tercih ediyorsa bunun bir numaralı nedeni otel sahibinin siyaset ile ilişkisidir.

Siyasi koruma olmadan bu tür bir şeyi yapabilmek mümkün değildir.

O zaman da gözlerimizi Ankara’ya çevirmeliyiz.

Siyasi bağlantılarına güvenerek ormanlık alana doğru otelini büyütmeye cesaret edebilen kişi, kaçak otel işletmeye de aynı güvenle cesaret edebilir.

Kime güvendiğini büyük ihtimalle hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz ama bilin ki siyasi koruma olmadan bu mümkün olamaz.

Öte yandan aralarında Turizm Bakanı’nın sahibi olduğu şirket de bulunan tur şirketleri bir kaçak işletmeyi nasıl satabilmişler burası da bir muamma.

Tur şirketleri, sattıkları otellerin yetersizliklerinden sorumlu değil mi?

* * *

Bakan istese de istifa edemez

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un istifa etmesi bekleniyor, boşuna bir beklenti bu... Rejimin karakteri gereği bakan istifa edemez, istese de edemez. İstifa, sorumluluğu üstlenmek anlamına gelir ki Erdoğan buna izin vermez
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy

Tepkiler özel olarak Turizm Bakanı’na yöneliyor. İstifa etmesi bekleniyor.

Boşuna bir beklenti bu. Sadece istifa kültürünün bu topraklarda yeterli zemini bulamamış olmasından değil.

Çünkü bakanın istifası, sorumluluğun idare tarafından üstlenilmesi demek ki Türkiye yansa idare sorumlu tutulamaz.

Hazreti Ömer’in Fırat kıyısında kaybolan kuzusu masallarını kalabalıklara anlatırlar, hatta anlatırlarken gözlerinden iki damla yaş bile süzülebilir ama iş gerçek hayatta sorumluluklarla yüzleşmeye gelince yan çizerler.

Rejimin karakteri gereği bakan istifa edemez, istese de edemez.

Türkiye’de alaturka başkanlık sistemine geçildiğinden beri yürütme organı tek bir kişi: Cumhurbaşkanı.

Yürütmenin başarısızlığından o sorumlu, başarıların da sahibi o.

Turizm Bakanı’nın istifa etmesi bu yüzden mümkün değil.

İstifa, sorumluluğu üstlenmek anlamına gelir ki Erdoğan buna izin vermez.

Siyasi sorumluluk Cumhurbaşkanı’na aittir.

Bakan bu rejimde tayin ile göreve gelen üst düzey bir kamu yöneticisidir, o kadar.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Hukuk bir kere yoldan çıkınca!

Savcılığın sevk evrakında yer alan, Ayşe Barım’ın Mehmet Ali Alabora ile yaptığı bir telefon konuşmasının çözümüne göre, Barım yönetmenlerin ve oyuncuların imzalaması düşünülen bir bildiriye karşı çıkıyor. Görünen o ki bu durum, aradan 12 yıl geçtikten sonra, Ayşe Barım’ı hükümeti devirmeye teşebbüs eden insan olarak suçlanmaktan korumaya yetmemiş

İhmalden değil, düzenden

Çıkmaz ama diyelim ki bir savcı çıktı ve bu gerçeklere işaret ederek sorumlu olması olası memurlar için soruşturma izni istedi: Bu izni alamaz. Türkiye’nin düzeni, kurbanların hakkını aramaya izin vermez; zengini ve o zenginlikten pay kapmaya çalışan siyaseti korur

Kötü yönetim ve yolsuzluk ekonomisinin sonucu

Yayın yasakları ve erişim engellemeleri ile ilgili kararların ışık hızıyla alınabildiği bir sansür mekanizması işliyor. Hemen her büyük olayın ardından ilk öğrendiğimiz şey yayın yasağının getirildiği, çünkü bu tür büyük dramlara yol açan olayların temel bir nedeni var: Kötü yönetim!

"
"