25 Temmuz 2024

Türkiye'm Türkiye'm cennetim!

Siyasete girmeden önce gecekonduda yaşamakla övünenlerin, bugün sülalece saraylarda yaşıyor olmaları, ABD'li politikacılara örnek olmalı

Kamala Harris

Kamala Harris, Demokratların yeni ABD Başkan adayı olunca mal varlığı ile ilgili bildirimleri de kamuoyunun gündemine geldi.

WSJ'nin bu konudaki haberine göre Kamala Harris'in şu an için hayatındaki en sıkıcı şey, birikimlerini değerlendirdikleri yatırım araçları.

Bugüne kadarki birikimleriyle hep düşük riskli yatırımlar yapmışlar, onun için az kazanabiliyorlar.

Zaten Kamala Harris'in eşi Doug Emhoff, karısı Başkan Yardımcısı seçilince "fakirleşmeyi" tercih etmiş.

Yılda 1 milyon 200 bin dolar kazandığı avukatlık bürosundaki işini bırakıp, yılda 175 bin dolar kazandığı üniversite hocalığına geçmiş. Dedikodudan çekindiği için! Ne garip değil mi?

Onun için de son yıllarda ailenin en büyük gelir kaynağı Harris'in maaşı ile yazdığı kitaptan elde ettiği telif geliri. Bunun içinden hayır kurumlarına da 23 bin dolar bağışlamışlar.

Ve Kaliforniya'daki evleri için yüzde 2,6 faizle kredi borcu ödüyorlar ve bugüne kadar yaptıkları en akıllı yatırım da bu.

Çünkü krediyi faizlerin en düşük olduğu dönemde almışlar.

"Fırsatları paraya çevirme konusunda" bizimkiler kadar zeki ve kıvrak olmadıkları anlaşılıyor.

Mesela Cumhurbaşkanı'nın oğlu Burak Bey kardeşimiz, bisküvi satarken birden fırsatın farkına vardı ve denizcilik işine girdi.

Sadece kendisini değil, amcasını ve babasının eniştesini de işe ortak etti. Hayırlı evlat tanımının canlı timsali yani.

Küçücük bir gemicikle başladığı armatörlükte öyle hızlı yol kat etti ki rakibi sadece Binali Yıldırım Bey'in çocukları.

Gerçi karar veremedim kimin çocukları bu işte daha başarılı diye ama aslında rekabet de yeni başlıyor sayılır.

Çünkü amca Mustafa Erdoğan ile enişte Ziya İlgen gemi ve tanker işletmeciliği şirketlerindeki hisselerini Sümeyye Bayraktar, Esra Albayrak ve Bilal Erdoğan ile ortak oldukları şirkete devrettiler.

Yani Erdoğan ailesinin çocukları ilk kez tam kadro olarak Yıldırım ailesinin çocuklarının karşısına çıkıyor.

Bir tür "derbi" sayılır mı bu, bilemedim.

Siyasete girmeden önce gecekonduda yaşamakla övünenlerin, bugün sülalece saraylarda yaşıyor olmaları, ABD'li politikacılara örnek olmalı.

Türkiye'nin hava ve suyunun bu işteki rolünü de ihmal etmeyelim derim.

Siyasete girenlerin yakınlarındaki ani zihin açıklığını ben buna bağlıyorum. Havamız güzel, suyumuz temiz, zihin açıklığı veriyor; ama sadece siyasette yakını olanlara!

* * *

Haber yanlışsa, doğrusunu sen söyle

Çiçeği burnunda Anayasa Mahkemesi üyesinin, Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiş bir kanun hükmüne arkasını vererek, erişimi engelletmesine ne isim vermek gerekir, bilmiyorum
Metin Kıratlı

Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine tayin edilen Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı'nın, AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı Serkan Korkutata ile Bodrum'da iki kişilik yemek için 168 bin lira hesap ödediği iddia edilen habere "erişim yasağı" getirildi.

Yasağı ihlal etmemek için haberin ayrıntılarına girmeyeceğim.

Zaten konumuz da yemek faturası ve tutarı değil, "erişim yasağı" meselesi.

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 8. Maddesi hangi durumlarda erişim engellenmesi ve içerik çıkartılması yapılabileceğini düzenliyor.

Buna göre "intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, Atatürk aleyhine işlenen suçlar, spor müsabakalarında bahis ve şans oyunları düzenlenmesi hakkındaki suçlar ve devlet istihbarat hizmetleri ve yetkisiz olarak MİT belgelerini ve mensuplarını ifşa etmek gibi suçlarda", eğer "kuvvetli suç şüphesi varsa" erişimin mahkeme kararıyla engellenmesi mümkün.

AYM üyeliğine tayin edilen devlet memuru Metin Kıratlı'nın durumu, AYM tarafından iptal edilen aynı kanunun 9. Maddesindeki "kişilik hakları" ile ilgili.

Anayasa Mahkemesi, bu maddeyi "ifade ve basın özgürlüğüne ağır müdahale" gerekçesiyle iptal etti.

Çiçeği burnunda Anayasa Mahkemesi üyesinin, Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiş bir kanun hükmüne arkasını vererek, erişimi engelletmesine ne isim vermek gerekir, bilmiyorum.

İlginç bir hukuk anlayışı deyip geçebilir miyiz?

Peki bu kararı alabilen yargıcı ne yapmalıyız?

Vatandaşlar haklarının korunması için yargıçlara güvenemeyeceklerse, kime güvenecekler?

Normal olarak "müddei iddiasını ispatla yükümlüdür" denilir ancak konu basın özgürlüğü ise bu iş pek de öyle yürümüyor.

AİHM'nin "Slovakya'ya karşı Radyo Twist" için verdiği karar, Metin Bey'in yemek faturası ile ilgili iddiaya tıpa tıp uyuyor.

Hatta olayın kahramanlarından biri olan Adalet Bakanı Yardımcısı, tıpkı Metin Bey gibi olayın ortaya çıkmasından sonra Slovakya Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmış.

Metin Bey, kanunları altüst edip erişim engeli getirmeye çabalayacağına, yediği yemeğin faturasını gösterip "o kadar ödemedik, bu kadar ödedik" diyebilseydi, mesele çoktan kapanmış olurdu.

Haber yanlış ise "doğrusu şudur" demek bu kadar zor olabilir mi?

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Başlamadan biten “barış süreci!"

PKK’nın silah bırakmayacağı gibi kendisini lağvetmeyeceği de belli olduğuna göre Bahçeli’nin “direnç gösterilirse” şartı da oluşmuş bulunuyor. Bundan sonra Erdoğan yönetiminin “çok daha sert, seri ve şiddetli yöntemleri devreye alması” Türkiye’yi yeni bir gerilim ortamına sokacak

Alaturka BAAS rejimi böyle oluyor!

Devletin güvenliğinden sorumlu en üst düzeydeki yetkililerin toplantısına AKP Sözcüsü de katılıyor! MİT Başkanı, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bir konuda iktidar partisinin MKYK’sına giderek sunum yapıyor! Bu nasıl bir devlet? Yanıtı hepimiz biliyoruz aslında...

Savaş ağalarının Bahçeli’ye yanıtı

Kürt siyasi hareketinin desteğini almak üzere Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısına kadar varan bir dizi adım attılar. Başarabilselerdi Anayasa değişikliğinin ardından yine bildiklerini okurlardı ama öyle görünüyor ki PKK bu plana dâhil olmakta isteksiz

"
"