2013 yılının 22 Aralık günü İskoç gazetelerinin hemen tümünün birinci sayfasında aynı haber vardı: "Bay Viski'yi kaybettik…" Son nefesini ülkesinden uzakta, New York'ta veren 86 yaşındaki Charles Grant Gordon'un ölümü, ülkesinde büyük üzüntü uyandırmıştı. Zira büyük ölçüde Fransız, Japon, hatta Tayvanlı holdinglerin eline geçen İskoç viski dünyasında, sahibi hâlâ yerli olan ve dededen toruna viski üreten son aile şirketlerinden birinin lideriydi Gordon. Büyük dedesi William Grant'in 1887'de kurduğu Glenfiddich ile Balvenie damıtımevlerini 1953'ten itibaren yönetmiş, viskiyi fabrikasyon hacimde üreten dev Girvan damıtımevini de bizzat kurmuştu.
Charles Grant Gordon viski firmasını yönettiği 60 yıl boyunca en beğendiği fıçıları kendine ayırmıştı.
Sevimli ve alçakgönüllü kişiliğiyle çalışanlarının bile "Charlie" diye seslendikleri genç adam, en büyük golü ise 1963'te attı. O zamana kadar tek bir damıtımevinin ürünü harmanlanmamış "single malt" viskiler çok az şişelenir ve İskoçya'da bile ender bulunurken, ilk popüler malt viskiyi dünya piyasasına çıkararak bu kategorinin öncüsü oldu. Yardımcıları "Patron, insanlar bu viskiyi diğerlerinden nasıl ayıracaklar? 'Malt viski' nedir, tüketicimiz bilmiyor" dediğinde, soruna dahiyâhe çözümü de o getirmişti: "Viskinin üçgen yeşil şişesinin yanına bir de üçgen şeffaf şişe koyup viskiye hayat veren memba suyunu dolduralım. İkisini bir arada satalım, viskinin arkasına da 'Bu viski buzla içilmez. Diğer şişeden kendi ırmağının suyunu ekleyerek için' yazalım…"
Küçük bir aile işletmesini yarım asırda dünyanın 1 numaralı malt viski üreticisine dönüştüren Charlie, İskoçya'nın en yaşlı insanı olarak 110 yaşında ölen teyzesi Janet Roberts'a da çok düşkündü ve teyzesini Glenfiddich'e yakın evi Hazelwood House'da, Türkçe söylersek Fındıkağacı Malikânesi'nde sık sık ziyaret ederdi. Gençliğinde yaz tatillerini geçirdiği bu kır evi, onda çocukluk anılarını canlandırıyordu.
2012'de önce teyze, ertesi yıl da vefalı yeğen hayata veda etti…
Charles Grant'in viski koleksiyonu, teyzesi Janet'in evi House of Hazelwood'un adıyla şişeleniyor.
Gizli mahzenin kapıları açıldı
Bize hayli uzak bu ailenin öyküsünü niye anlattığıma gelince… Charlie soyadını taşıyan Grant's viskisini rakiplerinden de aldığı dökme viskilerle harmanlanıyor, bu yüzden tüm İskoçya'nın kalburüstü viskileri elinden geçiyordu. Ömrü boyunca İskoçya'nın yaylaları, ovaları ve adalarında yüzün üzerinde damıtımevinde üretilmiş binlerce fıçı viskiyi tatmış ve bunlardan en beğendiklerini kendine ayırmıştı. Kapanmış bir tesisinin gözlerden ırak deposunda bunları yıllandırıyor, düğün, anma ve yıldönümü gibi çok özel anlarda açıp sevdikleriyle paylaşıyordu. Öldüğünde bunlardan müthiş bir koleksiyonu miras olarak bıraktı. Ve varisleri, içe içe bitiremeyecekleri bu muazzam viski "kütüphanesi"ni satışa çıkarmaya karar verdiler…
Gerçi hiçbir viskiden bir fıçıdan fazla yoktu. Ayrıca yılda yüzde ikiye varan buharlaşma, İskoç deyimiyle söylersek "meleklerin payı" yüzünden çoğu fıçı yarıya inmiş, bazılarında seviye daha bile azalmıştı. Ama bu miktarı azalttıkça değeri arttıracağı için bir sorun değildi.
Janet Teyze'nin evi bu koleksiyon için marka adı olarak seçildi ve House of Hazelwood viskileri kısa bir süre önce çok sınırlı sayıda piyasaya sürüdü. Çok az bir miktarı da, geçtiğimiz ay Türkiye'ye kadar geldi…
İskoçya tarihinin en yaşlı viski koleksiyonunu A'dan Z'ye Viski kitabını birlikte yazdığımız Teoman Hünal'la birlikte tattık.
"Bay Viski"nin yeğeniyle tattık
Türkiye'ye gelebilen on beş viskiden altısını, Charles Grant Gordon'un yeğeni Kirsten Grant ve markanın müdürü Phil Keene ile çok şık bir ortamda, Zorlu Center'daki Raffles Otel'in Writer's Bar'ında tattık. En azı 192, en fazlası da 564 adetlik bu koleksiyon viskileri, serum kavanozunu andıran gösterişsiz şişelere konulmuştu. Türkiye kotası ürüne göre 6 ila 18 şişeydi. Damıtıldıkları tarihler 1960'lara uzanıyordu, en gençleri ise 33 yıllıktı. Meşe fıçılardaki güzellik uykusunun tadlarına kattığı derinlik ve kompleksite, onları gündelik viskilerden ayırıyordu. Her biri, İskoçlar'ın "Viskiyi viski yapan biraz da zamandır" sözünü doğruluyordu.
Kirsten Grant amcasının ömrü boyunca yıllandırdığı viskilerini müdürü Phil Keene ile birlikte dünyaya tanıtıyor.
Fiyatları da yaşları kadar rekor kıran bu nadir viskilerin gelişi, eminim okurlarımızın ezici çoğunluğu için bir fırsat oluşturmuyor. Çoğu kişi bırakın böyle viskilerin tadını çıkarmayı ya da ileride müzayedelerde satmak için yatırım amacıyla almayı, normal bir bakkal viskisini bile alıp içemiyor. Ama viski tarihinin en çarpıcı koleksiyonuyla, bir İskoç yazarın deyimiyle "Satışa çıkarılan paha biçilmez aile mücevherleriyle" karşılaşınca, insan düşünmeden de yapamıyor:
En eski markası 1777 tarihli Hacıbekir olan, şirketlerin ortalama 12 yıl yaşadığı, ekonomik krizler yüzünden sermayenin kökleşip gelenek yaratamadığı ülkemizden bir gün böyle bir öykü çıkabilecek mi? Bizim "aile mücevherlerimiz" de bir gün böyle parlayabilecek, dünya zenginlerinin peşinde koşacağı bir rüya nesnesi olabilecek mi? Britanya adasının en yoksulu İskoçlar bile birkaç çuval arpayı adeta altından bir sıvıya dönüştürürken, Türkiye tarımından, tarıma dayalı sanayi ürünlerinden böyle katma değerler yaratabilecek mi?
Fındıkağacı Malikânesi'nin viski koleksiyonunu beşinci kuşaktan Kirsten Grant yönetiyor.
Mehmet Yalçın kimdir?
Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu.
1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı.
"A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı.
Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor.
|