Bir Fenerbahçe taraftarı olarak, bu hafta başında biri gelip bana "Fener bu hafta tüm dünyaya manşet olacak, ancak Şampiyonlar Ligi'nden elenecek" dese sanırım pek anlam veremezdim. Lakin, Fenerbahçe gerçekten anlam verilmesi zor; giderek absürtleşen bir hafta yaşıyor.
"Kim'in yeri dolar mı; Atilla kalacak mı; forvete Boupendza mı Plea mı" diye konuştuğumuz klasik yaz transfer dönemi gündeminden, bir anda dünya basınının gündeminde bulduk kendimizi. Oysa çarşamba ne güzel başlamıştı! Aylar sonra Fenerbahçe taraftarı mabedine dönüp tribünleri doldurmuş, hatta bir grup taraftar ülkesi işgal altında olan rakip takım Dinamo Kiev'in oyuncularını alkışlamıştı. Arada haftalar veya günler yok; birkaç saat sonra taraftarların bir bölümü ilk golü atan Dinamolu oyuncuya kızıp, "Vladimir Putin" diye slogan atmaya başladı. Saracoğlu'nda "sadece 5-10 kişilik" diyemeyeceğimiz bir kalabalık, bir ağızdan eli kanlı bir diktatörün adını bağırdı.
Perşembe günü eminim ki birçok sağduyusunu kaybetmemiş Fenerbahçe taraftarı benim gibi kulüpten bir açıklama bekledi. Sonunda bir açıklama yapıldı; Fenerbahçe, tezahüratı yanlış bulduğunu söylerken "özür" dilemekten kaçındı. Daha da kahredeni Fenerbahçe Başkanı Ali Koç cumartesi günü Yüksek Divan Kongresi'nde sahneye çıkıp şunları söyledi:
"Ukrayna'dan özür dilemeyeceğiz (...) Ukrayna Büyükelçisi'nin hadsiz söylemleri sonrasında o bizden özür dilemeli."
Sayın Ali Koç,
Bir yanlış yapıldığında özür dilemek bu kadar zor mu? Evet tezahüratı siz yaptırmadınız. Uluslararası sponsorluk endişelerini bir kenara bırakıyorum; bir dünya vatandaşı olarak kendi stadımızda böyle bir tezahüratı duymanın içinizi kanattığından da eminim. Ancak niye yanlışa yanlış demiyoruz? Rusya, Ukrayna'yı işgalini başlattığında Fenerbahçe ilk "Savaşa Hayır" diyen dünyadaki takımlardan biriydi. Ukrayna'ya destek için yardım maçı bile düzenlendi. Peki cumartesi günkü açıklama, 24 Şubat'tan bu yana gösterdiğiniz duruşa yakıştı mı?
Kulübümüzden bahsederken sıklıkla"Fenerbahçe Cumhuriyeti" ifadesini kullanıyoruz. Bunu Fenerbahçe'yi "taraftarı, futbolcusu ve yöneticisiyle" yekpare bir ‘Cumhuriyet' olarak betimleme amacıyla kullanıyoruz. Fenerbahçe, sadece işine geldiğinde mi böyle bir yapı? O tezahüratı yapan taraftarlarla yarım ağızla aranıza bir mesafe koyan açıklama yayımlayınca konu kapanıyor mu? Neden Ukrayna'dan özür dilemek Fenerbahçe'ye "hakaret" oluyor? Gerçekten, söylediklerinize kendiniz inanıyor musunuz?
Öte yandan işgal altındaki bir ülkenin Devlet Başkanı'nın ve dolayısıyla halkının ülkemizdeki temsilcisi olan Büyükelçi'nin ifadelerine ‘hadsiz' demek? Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasil Bodnar'ın tweeti şöyle:
"Futbol adil bir oyun. Dün Dynamo Kyiv daha güçlüydü. Fenerbahçe taraftarlarından, ülkemizi bombalayan Rus katil ve saldırgan lehine destek sözlerini duymak çok üzücüdür. Dost Türkiye halkına Ukrayna'ya desteği ve taraftarların uygunsuz eylemlerine ilgili değerlendirmesi için minnettarım"
Bu açıklamanın tam olarak neresinin "hadsiz" bulunduğunu anlamak güç. Kulübün açıklamasına göre siz de bu tezahüratı uygunsuz bulanlardansınız. Bodnar'ın gayet seviyeli, hakaret içermeyen tepkisine neden böyle bir tepki verildi?
Fenerbahçe'nin 19 Nisan'da Shakhtar Donetsk'le yaptığı "Barış İçin Futbol" maçından bir kare
Ali Koç'un sözlerinden dakikalar sonra Fenerbahçe kulübünden gelen açıklamaya bakalım:
"Kulübümüz, 120 dakikalık bir müsabakada tribünlerin bir bölümünden yükselen 20 saniyelik bir söylemden siyasi bir tutum anlamı çıkarılamayacağını, kulübün tüzel kişi olarak sorumlu tutulmasının kesinlikle adil olmayacağını vurguladı.
Ayrıca maç öncesi ve maç sırasında, gol sonrasında Dinamo Kievli oyuncuların taraftarımızı galeyana getiren tahrik edici hareketlerini çok net bir şekilde görseller ve videolarla ortaya koydu."
Kulüp, tezahüratla arasına mesafe koyuyor, ancak sloganın 20 saniye sürdüğünü vurguluyor. Konuyla ilgili soruşturma başlatan UEFA'ya, Kievli oyuncunun "tahrik edici hareketler" yaptığına dair kanıtlar sunduğunu ifade ediyor. Kadıköy'de her sene en aşağı 20 rakip oyuncu taraftarı kızdıracak hareketler yapıyordur; asla bir diktatörün isminin anıldığını hatırlamıyorum. 10 veya 20 saniye sürmesi ne fark eder? Olay Yoğurtçu Parkı'nda veya vapurda değil; Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oldu. O görüntüler dünya basınında, "Fenerbahçe Stadyumu'nda" diye paylaşıldı. Şimdi maalesef sizin de açıklamalarınız dünya basınında, "Özür dileyecek bir şey yapmadık" diye çevrilerek paylaşılacak. Vurgulamak istediğiniz şey anlaşılmayacak.
UEFA ile ilgili arka arkaya saydığınız, hemen hepsinde haklı olduğunuz maddeler var. Ama burada UEFA'nın veya herhangi birinin bizimle ilgili ne söylediği önemli değil; bu olay hakkında bizim vicdanımızın ne söylediği önemli.
Oysa 2018 yazında, Fenerbahçe taraftarları gelecekten - benim ömrümde hatırlamadığım kadar- umutluydu. Ali Koç ile birlikte Fenerbahçe geçmişin kavgacı görüntüsünden uzaklaşarak modernleşecekti. Kulübün başına sonunda taraftarın sevgilisi, kendinden bildiği, 3 Temmuz döneminde fiili başkanlığını yapan Ali Koç geçiyordu. Gelgelelim 4 sene sonra yine saha dışıyla kavga halindeyiz; futbol sahasında söz edecek bir başarı bulmak çok zor.
8 sezondur şampiyon olamıyoruz; ancak 5 yıldız peşindeyiz. 14 yıldır Şampiyonlar Ligi yok; ancak spor yorumcularıyla kavga ediyoruz. Şimdi de önümüzde kulübün kendi elleriyle büyüttüğü yepyeni bir vicdan ve itibar krizi var.
Bu tepkilerin çoğunun taraftarı konsolide etmek için yapıldığını kulübün birçok sevdalısı farkında. Ancak Ukrayna'nın işgalinin buna öyle ya da böyle alet edilmesine kuzeyimizde olanları az-biraz takip eden kimsenin yüreği el vermeyecektir.
Sayın Ali Koç,
Beni tanıdığınızı veya yazdığım herhangi bir şeyi okuduğunuzu hiç sanmıyorum; ancak benim çocukluğumdan beri aramızda birkaç blok veya sıra farkla; çok sevdiğimiz, gönül verdiğimiz bu takımı birlikte, "mabed" diye andığımız statta izliyoruz.
Geride kalan 4 yılda yaşanan her şeye rağmen, sizin başkanlığınızı desteklemiş biri olarak bu kulübün tarihine "en başarılı başkan" olarak geçmenizi canı gönülden istiyorum. Ancak lütfen sadece bir grup taraftarın tepkisini susturmak için inanmadığınız gündemlere sürüklenmeyin. Fenerbahçe elbet sonunda başarılı olacaktır, ancak bunu bize 2018'de hayal ettiğimiz gibi getirin. Sportif başarısızlıklar hemen unutulur, gelecek bir şampiyonluk geçen sezonlarda yaşanan felaketleri silecektir; ancak söylenen sözler, kırılan kalpler ve atılan manşetleri düzeltebilecek bir kupa icat edileceğini ben şahsen zannetmiyorum. Bu düşüncede olan Fenerbahçe taraftarlarının da sayısının az olduğunu hiç sanmıyorum…