25 Temmuz 2024

Hayırsız ülke

"Artık" deyin "Köpek saldırısından ölmeyeceksiniz. Sadece açlıktan, yoksulluktan, cahillikten öleceksiniz. Tecavüze uğramaya, istismara maruz kalmaya devam edeceksiniz. İnşaatlarda, karanlık atölyelerde kaçak olarak rahat rahat çalışacaksınız. Kaldırımlarda gönlünüzce dilenebileceksiniz. Küçük yaşta evlendirilip, felaketlere sürüklendirilebileceksiniz. Savaşlar çıkaracağız daha, bekleyin o savaşlarda öleceksiniz"

Çocukların sokaklarda rahat rahat dilendirilebildiği bir ülke burası.

Çocukların evsiz kalabildiği, parklarda gecelediği...

Enseste kurban gidiyorlar, evlerde, tarikatlarda tecavüze uğruyorlar.

Aç uyuyor çocuklar bu ülkede, üzüntüden kendilerini asıyorlar tavanlara iplerle.

Çocuklar var bu ülkede, erkenden evlendirilen, erkenden evden gönderilen, erkenden zorla büyütülen…

İnşaatlarda, atölyelerde kaçak işlerde çalıştırılıyor, iş kazalarına kurban gidiyorlar.

Mayına basan çocuk var, okulun penceresinden kendisini atan, babası annesini gözlerinin önünde sokak ortasında vuran.

Ormanlarda, kuyularda, kuytularda çocuk cesetleri…

Kimin kimi neden öldürdüğü aslında hep belli.

Çocuklar var bu ülkede köpeklere sarılıp kaldırımlarda bir başına uyuyan ve çok uzun süre hayatta kalamayan.

Hadi gidin şimdi o çocukları uyandırın, o çocukları mezarlarlarından kaldırın, saklandıkları deliklerden çıkartın, kayboldukları dünyalarda bulun ve onlara anlatın.

"Biz" deyin "Sizi sokak hayvanlarının dehşetinden korumak için çok güzel yasalar çıkarttık. Başıboş olanları, saldırgan olanları, tehlikeli olanları, etrafı rahatsız edenleri yakalayıp öldüreceğiz. Köpekler ve kediler sokakta artık size kötü hiçbir şey yapamayacaklar" deyin.

Ve itiraf edin "Size ne kötülük yapılacaksa biz bizzat yapacağız" deyin.

"Sağlıksız koşullarda doğup büyümeye devam edeceksiniz" deyin.

"Anneniz babanız hep işsiz kalacak, çalışsalarda karınları hiç doymayacak" deyin.

"Asla fırsat eşitliği olan bir dünyada yaşayamayacaksınız" deyin.

"Paranız olmadıkça iyi okullarda okuyamayacak, bir meslek sahibi bile olamayacaksınız" deyin.

"Artık" deyin "Köpek saldırısından ölmeyeceksiniz. Sadece açlıktan, yoksulluktan, cahillikten öleceksiniz. Tecavüze uğramaya, istismara maruz kalmaya devam edeceksiniz. İnşaatlarda, karanlık atölyelerde kaçak olarak rahat rahat çalışacaksınız. Kaldırımlarda gönlünüzce dilenebileceksiniz. Küçük yaşta evlendirilip, felaketlere sürüklendirilebileceksiniz. Savaşlar çıkaracağız daha, bekleyin o savaşlarda öleceksiniz."

Söyleyin hadi bunları çocuklara, sevindirin onları.

Sonra meclisinize geri dönün, bakın bakalım vasfı değiştirilecek daha başka orman kalmış mı ortalarda?

Henüz imara açılmamış SİT alanları hangileri? Başka yeşil alanlar var mı talana müsait? İnşaat yapılmamış yer kalmış mı sağda solda? Madenlere kiralanmamış dağları tepeleri gözden geçirin bir daha.

Yeniden cami yapılacak müze var mıdır başka acaba?

Kadınlara verilmiş haklara bir bakın sonra, geri alınabilmeleri için neler yapılabilir, başka hangi anlaşmalar, kanunlar iptal edilebilir?

Üniversitelerde yerinden edilmemiş iyi hoca kalmıştır inşallah? Biraz daha fazla din dersi mi koysanız okullara?

Bütçeleri yeniden gözden geçirin. Düşmandan kısıp dosta verilecekleri bir daha belirleyin. Hâlâ arttırmadığınız vergileri arttırın, yeni vergiler çıkartın. Zamlar yapın. İhaleler açın, onları eşinize dostunuza dağıtın.

Gazete var mı kapatılacak, gazeteci var mı içeri atılacak, sansür kalmış mı hiç ona buna uygulanacak? Yeni, hedefler belirleyin, o hedefleri tek tek terörist ilan edin. Anayasa'yı tekmeledikçe tekmeleyin.

Sonra arada başarılarınızı kutlayın.

Zira şu muhteşem iktidarınızda, çok güzel uyutuyorsunuz hayvanları da insanları da.

Siz bunları yaparken biz de bir kez daha düşünelim…

Hayırsız Ada'dan hayırsız ülkeye nasıl vardık, hangi hataları yaptık da çağdaşlığı barbarlığa kaptırdık…

Artık bir zahmet anlar mıyız acaba?

Mine Söğüt kimdir?

Gazeteci ve yazar Mine Söğüt, 1968 yılında İstanbul'da doğdu. 1985 yılında Kadıköy Kız Lisesi'nden mezun oldu ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi. Lisans eğitimini 1989 yılında tamamladı ve aynı bölümde yüksek lisansa devam etti.

Gazeteciliğe 1990 yılında Güneş gazetesinde başladı. Daha sonra Tempo dergisi ve Yeni Yüzyıl gazetesine çalıştı. Haberci adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı.

Çeşitli dergi ve gazetelerde yazı ve röportajları yayınlandı. 2013- 2021 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazdı.

Yayımlanmış yapıtları

- Adalet Cimcoz, Bir Yaşamöyküsü Denemesi (Biyografi - YKY 2000)
- Beş Sevim Apartmanı (Roman - YKY 2003)
- Sevgili Doğan Kardeş (Araştırma - YKY 3003)
- Kırmızı Zaman (Roman- YKY 2004)
- Aşkın Sonu Cinayettir - Pınar Kür'le Hayat ve Edebiyat (Söyleşi - Everest Yayınları 2006)
- Şahbaz'ın Harikulade Yılı 1979 (Roman - YKY 2007)
- Dolapdere, Kürt Kediler Çingene Kelebekler (Deneme - Heyemola Yayınları 2009)
- Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (Roman – YKY 2010)
- Deli Kadın Hikayeleri (Hikâye – YKY 2011)
- Darbeli Kalemler (Derleme – Getto 2011)
- Gergedan, Büyük Küfür Kitabı (Hikâye- YKY 2019)
- Alayına İsyan (Deneme - Can Yayınları 2020)
- Başkalarının Tanrısı (Roman – Can Yayınları 2022)

Yazarın Diğer Yazıları

Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi

Bu ülkede yıllardır her şey oluyor, bir tek uyanış olmuyor. Kürtlerle Türkler, yaşlılarla gençler, laiklerle muhafazakârlar, kadınlarla erkekler, sağcılarla solcular ve yoksullarla varsıllar farklı ninnilerle hep aynı uykuya yatıyor

Madencinin sesi olmak

Çıplak ayakla Soma’dan Ankara’ya yürüdüler. İş baretlerini yerlere vura vura “Ölmek istemiyoruz” dediler. Açlık grevine girdiler. Ve gözaltına alındılar. Bir iş kazasında ölmemek ve tok karınla insanca yaşamak isteyen bir avuç maden işçisinin nezdinde şimdi bu ülkenin çok önemli bir ödevi var. Herkesin bu işçilerin kısılmaya çalışılan sesi olması gerekiyor

Kadına şiddeti durdurmanın “imkânsız” ama mümkün yolları

Yasalardan taleplerimiz var, devletlerden isteklerimiz, politikacılardan beklentilerimiz… Oysa onlardan sadece şüphemiz olmalı. Çünkü o yasalar, o devletler, o politikalar en baştan beri zehirli bir eril geleneğin enstrümanı

"
"