27 Eylül 2024

Danıştay, yemek yardımına ilişkin SGK genelgesindeki bazı düzenlemeleri iptal etti

Danıştay, yemek kartının nakdi olmadığını, ayni olduğunu bu sebeple kısmen değil, yemek kartları aracılığıyla yapılan yemek yardımının genelge öncesinde olduğu gibi, tamamıyla SGK priminden istisna edilmesi gerektiğine karar verdi

Çalışanlara verilen yemek veya yemek için verilen ödenek çalışma disiplini açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Bazı iş yerleri, çalışana doğrudan yemek verirken bazıları ise belli tutarda yemek bedeli ya da yemek kartı/çeki/kuponu şeklinde vermektedir.

İş yeri dışında verilen yemek bedelinin 2024 yılı için 170 Türk lirası GVK m.23/8 uyarınca gelir vergisinden istisnadır. Ayrıca 2024 yılı için 170 Türk lirasına kadar verilen bu tutar damga vergisinden de istisnadır.

Çalışana ister nakit ister yemek kartı şeklinde verilen yemek bedelinin SGK’den da istisna edilmesi gerekmektedir ki tamamı istisna idi.

Şöyle ki 1 Aralık 2022 tarihinden önce çalışana nakit olarak verilen yardımın bir günlük brüt asgari ücret tutarının yüzde 6’sı sigorta primine esas kazançtan istisna idi. Ancak 1 Aralık 2022 tarihinden önce çalışana yemek kartı olarak verilen yardımın tamamı sigorta primine esas kazançtan istisnaydı. 

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü, 02.12.2022 tarihinde 2022/22 sayılı “Yemek Bedeli” konulu bir genelge yayınladı. Mezkûr Genelge uyarınca yemek bedeli adı altında sigortalılara veya sigortalılar için üçüncü kişilere yapılan her türlü ödemelerin, günlük asgari ücretin yüzde 23,65’inin prime esas kazançtan istisna etti.

Bu konunun tüm hukuki boyutunu 2023 yılında Gelir İdaresi Başkanlığı ile SGK’ye sunulmak üzere bir rapor hazırlamıştım. Detay için rapora bakabilirsiniz.

Ancak SGK’nin 2022/22 sayılı bu Genelgesi Danıştay’a götürülmüş ve iptal edilmesi talep edilmişti. Danıştay Onuncu Daire 8 Mayıs 2024 tarih ve Esas No:2023/70, Karar No: 2024/1853 sayılı Karar ile yemek kartlarının ayni yardım niteliğinde olduğunu ve dava konusu genelgenin yemek kartlarını düzenleyen maddelerinin 5510 Sayılı Kanun’a aykırı olduğunu değerlendirerek iptali yönünde karar verdi. Böylece Kanun ile genelge arasındaki çelişkili durum ortadan kalkmış oldu.

SGK, genelgeyle bunu yapabilir miydi?

Anayasanın 123’üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. İdarenin kanuniliği ilkesinin anayasal dayanağı olarak kabul edilen bu düzenlemeye göre idarenin yasama organı tarafından çıkarılan bir kanun olmaksızın, yani yasama organı tarafından önceden düzenlenmeyen bir konuda asli olarak, ilk elden (Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri hariç) kural koyması, düzenleme yapması mümkün değildir.

Anayasanın 123’üncü maddesi aynı zamanda “idarenin, bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği bir yetkiye dayanarak İdare Hukukuna özgü yöntemlerle, doğrudan doğruya uyguladığı yaptırımlar”[1] olarak da tanımlanabilecek olan idari yaptırımların kanuniliği ilkesinin de dayanağını oluşturmaktadır.

İdari yaptırımlarda kanunilik ilkesi, hangi eylemlerin idari yaptırım gerektirdiğinin kanunlarla en ince ayrıntısına kadar düzenlenmek zorunda olduğu anlamına gelmese de hangi eylemlerin idari yaptırım gerektiren eylemler olduğunun idare tarafından belirlenebilmesi için bu konuda kanunla idareye takdir yetkisinin tanınmış olması ve idareye takdir yetkisi tanıyan bu kanunun da takdir yetkisinin sınırlarını belirlenmiş olması gerekmektedir.

Hukuka uygun bir çerçeve hükümden bahsedilmesi için hem maddi hem de şekli anlamdaki bir kanun hükmü ile idari yaptırımın temel esasları, türü, süresi/miktarının düzenlenerek yaptırımın çerçevesinin belirlenmesi şarttır. Hatta çerçeve hükmün açık ve herkes tarafından anlaşılır olması da gereklidir. Torba bir hükümle idareye idari yaptırımı belirleme yetkisi verilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle idari yaptırımların kanuniliği ilkesi ile alakalı yukarıda yapılan açıklamalar ile Rapor’da bahsedilen hususlar göz önünde bulundurulduğunda SGK tarafından çıkarılan mezkûr genelge ile ihdas edilen idari yaptırımın kanunilik kriterini sağlamamıştı.

Danıştay da böyle dedi

Danıştay verdiği 2024/1853 sayılı kararda özellikle Rapor’da ve yukarda açıkça bahsettiğim şekilde değerlendirilmiştir.

Şöyle ki “Yönetmelik ve Genelge kuralları ile Kanuni düzenlemenin dışında, Kanunda tanınmayan bir sınırlama, ölçüt getirilerek, ayni yardım olan yemek yardımının yapılmasına ilişkin olarak, yemeğin yenildiği mekandan hareketle bir ayrım yapıldığı, ii yerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi şartıyla sigortalılar için üçüncü kişilere yapılan her türlü ödemenin, sigortalılara yapılan nakit ödeme ile aynı kapsamda değerlendirilmek suretiyle primden kısmen muaf tutulan kalemler arasına alınmıştır.” denilmiştir.

Danıştay bu kararı verene kadar neler oldu?

Yemek bedelinin nakden ödenmesi ile söz konusu genelge sonrası kamu maliyesi ve sosyal açıdan birtakım olumsuz etkiler yaşandı. 2023 yılında yeme içme sektörü KDV matrahı 2022 yılına kıyasla 100 milyar liradan fazla azaldı, nakit yemek yardımlarının çalışanın maaşının asli bir parçası olarak görüldüğünden çalışanlara eksik zam yapıldı, yemek hizmeti sunan birçok kurum küçülmeye gittiğinden bu sektörlerde çalışan kişi sayısı azalarak işsizlik üzerinde olumsuz etki yaratmıştır.

Velhasıl iyi bir şey olmadı.

Ve böylece…

Danıştay, yemek kartının nakdi olmadığını, ayni olduğunu bu sebeple kısmen (yani 2024 yılı için günlük 157,69 TL) değil, yemek kartları aracılığıyla yapılan yemek yardımının genelge öncesinde olduğu gibi, tamamıyla SGK priminden istisna edilmesi gerektiğine karar verdi.


[1]Anayasa Mahkemesi, E.2000/43, K.2004/60, 13/05/2004.

Murat Batı kimdir? 

Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.

Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. 

Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.

"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.

Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Olası asgari ücret artışının işverene maliyeti…

Cumhurbaşkanı net asgari ücret düzeyiyle işverene olan yükü birlikte değerlendirerek bir karar verecek. Küçük ve orta ölçekli firmaların da gözetileceğini Cevdet Yılmaz da dile getirmişti. Bu nedenle en fazla yüzde 35 bandında bir iki puan artı/eksi olacak şekilde artacağını öngörmemin nedenlerinden biri de budur

2024 Ocak-Kasım bütçe karnesi: Gelir vergisinin yüzde 93’ü stopajdan alındı…

Petrolden ve doğalgazdan alınan ÖTV yüzde 140,43 ve dahilde alınan KDV ise yüzde 97,9 oranında artmıştır. ÖTV genel toplamı ise geçen yıl aynı döneme göre yüzde 57,5 oranında artmış. Gelir vergisi yüzde 119,8; BSMV yüzde 168,56; harçlar yüzde 57,1; damga vergisi ise yüzde 79,5 oranında artmıştır

Yine yeniden üst mahkemeye erişimde enflasyon engeli…

Dava konusu tutara bağlı olarak verilecek kararların verildiği tarihler önem arz etmekte ve bu durum maalesef hak kayıpları yaşatabilmektedir

"
"