03 Ekim 2024

Soyut norm denetimine ilişkin bir öneri…

Barolar, odalar, sendikalar, akademisyenler, üniversiteler kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlardaki kanunların Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla soyut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gidebilmeli

Kanunların Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle dava açma hakkı Anayasa’nın İptal Davası kenar başlıklı 150’nci ve Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi kenar başlıklı 152’nci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunların iptali için davanın, Resmî Gazete’de yayımından itibaren 60 gün içinde (AY m.151) açılması gerekir. Buna soyut norm denetimi denir. Davayı, Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubu ve TBMM üye tam sayısının en az 1/5 tutarındaki milletvekilleri açabilir.

İlaveten görülmekte olan bir davada taraflarca ileri sürülen Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi bulunması veya mahkemece resen buna karar verilmesi durumunda bu konuda verilecek karara kadar davanın geri bırakılarak işin Anayasa Mahkemesi’ne intikal ettirilmesiyle başlayan yargısal denetim sürecine somut norm denetimi denir.

Görüldüğü üzere kanunların Anayasaya aykırılığı nedeniyle dava açma hakkı soyut norm denetimi yoluyla Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubu ve TBMM üye tam sayısının en az 1/5 tutarındaki milletvekilleri ile somut norm denetimi yoluyla mahkemelere tanınmıştır.

Bunlar dışında kimsenin böyle bir hakkı bulunmamaktadır.  Peki Türkiye Barolar Birliği, Türmob gibi birlikler ile akademisyenlere soyut norm denetimine gitme yolu açılamaz mı?

Buna cevap bulmak için dünyadaki uygulamalarına bir bakmak lazım.

Dünyadaki uygulamalar nasıl?

Polonya, Romanya, Bulgaristan, Brezilya gibi ülkelerde yargı başta olmak üzere üniversiteler, meslek örgütleri gibi diğer belirli bazı anayasal kurum ve kuruluşlar AYM’ye soyut norm denetimi yoluyla iptal davası dava açabilmekteler.

Örneğin Polonya Cumhuriyeti Anayasasının 191’inci maddesine göre, işveren örgütleri ve meslek kuruluşlarının yanı sıra sendikalar da kendi faaliyet alanlarıyla ilgili konularda anayasaya aykırı yasal düzenlemelere karşı Anayasa Mahkemesi’nde dava açma hakkına sahiptir.

Brezilya’da soyut norm denetimi yoluyla bir kanunun Anayasaya uygunluğunu inceleme yetkisi yalnızca Federal Yüksek Mahkemeye aittir (m.102). Anayasanın 103’üncü maddesine göre bir kanunun Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla doğrudan Federal Yüksek Mahkemeye başvurma yetkisi (soyut norm denetimi) Cumhurbaşkanı, Temsilciler Meclisi ve Federal Senatonun Başkanlık Divanları, Eyalet Meclislerinin ve Senatolarının Başkanlık Divanları, Eyalet Valileri, Federal Başsavcı, Federal Barolar Birliği, Parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler ve ülke çapında teşkilatlanan iş ve meslek örgütlerine aittir.

Romanya Anayasası m.146 ile avukatların doğrudan Anayasa Mahkemesine gidebilecekleri belirtilmiştir.

Bulgaristan Anayasasının 150’nci maddesinde de Yüksek Baro Kurulunun, vatandaşların hak ve özgürlüklerini ihlal eden bir kanunun anayasaya aykırı ilan edilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurabileceği belirtilmiştir.

Fransa’da ise Anayasanın 62’nci maddesine göre soyut norm denetimi başvurusu Cumhurbaşkanı, Başbakan, Ulusal Meclis Başkanı, Senato Başkanı ve Ulusal Meclisin veya Senatonun en az 60 üyesi tarafından yapılabilir.

Ülkemizde olabilir mi?

Belirli organ ve kurumlar tarafından en azından kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlardaki kanunların anayasaya aykırılığı iddiasıyla dava açabilmesine olanak tanınabilir.

Her ne kadar Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yoluyla kamu gücünün yaptığı hak ihlalleri telafi edilebilse de bu mekanizma ancak hak ihlali vuku bulduktan (mağduriyet statüsü oluştuktan) sonra ve ancak bütün idari veya adli yargıdaki olağan kanun yolları tüketildikten sonra mümkün olabilmektedir. Kaldı ki bireysel başvuru mekanizması sadece başvurucuya yönelik sübjektif bir işlev görmektedir. Oysa bazı kişi ve kurumlar soyut norm denetimine başvurma konusunda yetkilendirildiğinde hak ihlalini baştan önleyici ve objektif etki doğuracak genel koruma mekanizması yaratılacaktır.

Bu kapsamda özellikle barolar, odalar, sendikalar, akademisyenler, üniversiteler kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlardaki kanunların anayasaya aykırılığı iddiasıyla soyut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gidebilmeliler.

Murat Batı kimdir? 

Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.

Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. 

Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.

"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.

Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Asgari ücret ne kadar olacak?

Ekim ve kasım enflasyon verileri, Şimşek’in asgari ücrete bakışı ve kamuoyu baskısıyla birlikte değerlendirdiğimde asgari ücret artışının orta noktada bir yerlerde yani...

2025 yılında olası vergi harcamaları

Vergisel teşviklerin gözden geçirilerek vergi harcamaları ve bunların mali etkilerinin rasyonel şekilde ele alınması, etkinliği olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kademeli olarak kaldırılarak vergi sistemi dâhil bütüncül, sade ve etkin hâle getirilmesi gerekmektedir

1929 krizinin 95’inci yılındayız; günlerden 24 Ekim 1929 Perşembe…

Gecikmiş adalet, adalet değildir derler bilirsiniz. Bu ifadeyi ekonomiye pekâlâ uyarlayıp gecikmiş müdahale, etkin müdahale değildir şiarına sahip olmamız gerekmektedir

"
"